Yerli otomobil için 10 ülke bayilikle ilgili irtibata geçti. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “nöbetçi bakan” uygulaması kapsamında geldiği Mecliste, parlamento muhabirlerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2020’yi Patara Yılı ilan ettiğini hatırlatan Varank, önemli bir turizm bölgesi olan Patara’yı daha da güzelleştirmek istediklerini belirtti.
Sanayi üretimi verilerine değinen Varank, “Beklentiler, sanayi üretiminin aralıkta yüzde 6,8 artması yönündeydi ancak 21 ay sonunda beklentilerin üstünde bir rekorla yıllık yüzde 8,6 artmış oldu. Aylıkta da artış eğilimini görüyoruz.” diye konuştu.
Satın Alma Yöneticileri Endeksi’nin (PMI) ocakta ilk kez eşik değerin üstünde 51,3 seviyesine geldiğine dikkati çeken Varank, “Bu da üretim ve büyümenin öncü göstergelerinden. Aralıktaki sanayi üretiminin artışı, PMI endeksi bize 2020’de güçlü bir büyümeyle karşılaşacağımızı gösteriyor. Bizim açımızdan tabii ki mutluluk verici.” değerlendirmesinde bulundu.
Sanayi büyümesinin alt başlıklarına bakıldığında özellikle ara malı ve sermaye mallarında çift haneli büyüme görüldüğünün altını çizen Varank, “Bu da yatırımlar açısından bize bir bilgi veriyor. İnşallah 2020 yatırımların öncelendiği, istihdamın arttığı ve bu şekilde sağlıklı büyümeyi yakalayabileceğimiz bir yıl olacak. Hem yurt içindeki hem de uluslararası yatırımcılarımızın gerçekten iştahı var. İnşallah biz bu sene yatırımlarla büyüyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Kovid-19’un (koronavirüs) ticarete etkisine ilişkin soru üzerine Varank, “Bu virüs, insanların yaşadığı sıkıntılar, ölümler açısından oldukça üzüntü verici ama Çin dünyada üretim açısından çok önemli bir oyuncu. Dünya üretiminin büyük bir kısmı aslında Çin’de gerçekleştiriliyor. Uluslararası kuruluşların değerlendirmesi, bu virüs nedeniyle Çin ekonomisi oldukça olumsuz etkileniyor ve dünya ekonomisi bununla paralel olarak olumsuz şekilde etkilenecek.” diye konuştu.
Türkiye’de, Çin’e alternatif bir üretim üssü olması açısından Kovid-19’un negatif etkilerinden ziyade pozitif etkilerinin görülebileceğini dile getiren Varank, şöyle devam etti:
“İhracat yapan firmalarımızla son birkaç haftadır görüşmeye başladım. Onların bize söyledikleri, Çin’e alternatif şekilde yurt dışındaki firmalar, tedarikçi olarak daha yoğun şekilde Türkiye’deki üreticilerle iletişime geçmeye başlamışlar. Biz elbette ülkelerin bu tip sıkıntılar yaşamasını istemeyiz ama dünyada da sonuçta süren bir ekonomi var. Burada bize bir görev düşerse, üstümüze yük yüklenirse Türkiye de bunun altından kalkabilecek durumdadır. İnşallah biz de bu süreçleri güzel şekilde atlatırız.”
Mustafa Varank, Kovid-19 ortaya çıktığından bu yana hangi sektörler açısından gelişmeler yaşandığına ilişkin soruya, “Her türlü sektör açısından. Mesela dün tekstilcilerle beraberdim. Tekstilciler şu anda sipariş kaydırmak için kendileriyle iletişime geçildiğinden bahsettiler. Türkiye hemen hemen her sektörde üretim yapabilen bir ülke. Bu açıdan diğer ülkelere alternatif olabilecek şekilde kapasitemizi artırabilecek durumdayız.” karşılığını verdi.
“FETÖ’nün siyasi ayağı tartışması”na ilişkin değerlendirmesi sorulan Varank, “Bu tartışmalar çok üzücü. Açık konuşacağım, maalesef CHP bir siyaset üretemediği için böyle tartışmalarla gündeme gelmeye çalışıyor. Bizim yapmamız gereken, bu siyasetsizliği ademe mahkum etmek ama maalesef bazen vatandaşlarımızın kafasını karıştırabiliyorlar. Mecburen bunlara cevap vermek durumunda kalıyoruz.” dedi.
Mustafa Varank, FETÖ’nün, kendini Türkiye’ye sivil toplum kuruluşu faaliyetleri yapan, hayır işleri ve eğitim faaliyetleri yürüten yapı olarak pazarladığını ifade ederek “CHP Genel Başkanı’nın söyledikleri çok açık konuşuyorum hezeyandan ibarettir. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızı suçlamak tam bir saçmalıktır. Bundan önceki bütün siyasi liderlerin, rahmetli Demirel’in, Özal’ın, Ecevit’in bu yapıyla irtibatı oldu. Sayın Çiller’in irtibatı oldu. Onlarla, Fetullah Gülen’le fotoğrafları var ama buraya getirip Sayın Cumhurbaşkanımızı suçlayacak şekilde bu hezeyanları sıralamak hem haksızlık hem de Türkiye’nin enerjisini boşa harcamaktır.” değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, FETÖ’nün gizli emelleri ortaya çıktıktan sonra bu yapıyla mücadelesini herkesin iyi bildiğini vurgulayan Varank, şöyle devam etti:
“Bu işler dün başlamadı, bir süreçten bahsediyoruz. Sayın MİT Müsteşarımız Hakan Bey’le ilgili kurulan kumpas da bu yapının nerede durduğunu, Hakan Bey’i içeri almak için ne kadar uğraştığını ve o zaman Cumhuriyet Halk Partisinin nasıl onlarla iş birliği yaptığını, gazete manşetlerini açtığınızda çok kolay görebilirsiniz. 17/25 Aralık’ta partimize karşı yargı darbesi yapılmaya çalışılırken yine Cumhuriyet Halk Partisi, FETÖ dediğiniz yapıyla beraber hareket ederek hem partimize hem de Sayın Cumhurbaşkanımıza en büyük zararı vermek için uğraştı. Böyle onlarca örnek sıralayabiliriz. En son 15 Temmuz darbe girişiminde Sayın Cumhurbaşkanımızın nasıl halkla birlikte, adeta meydanlarda çarpışarak FETÖ’nün darbe girişimini engellemeye çalıştığını hepimiz biliyoruz. Bu hakkı da açıkçası herkes teslim ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, mücadelesi olmasaydı bu yapının Türkiye’yi teslim alacağını herkes biliyor. Şimdi çıkıp da ‘FETÖ’nün siyasi ayağı AK Parti’dir, Cumhurbaşkanı’dır.’ demek açıkçası edepsizliktir.”
FETÖ’nün siyasi ayağının kim olduğunun açık olduğunu söyleyen Varank, “Bu sadece emin olun siyasetçileri değil, şehit yakınlarını da üzen bir hadisedir. Biliyorsunuz ben bu darbe girişiminde ağabeyini kaybetmiş biriyim. Benim ismim Özel Kuvvetler Komutanlığından albayların arabasından çıkmış, evimin adresi çıkmış. Biz FETÖ’nün siyasi ayağı olacağız ama onlarla aynı söylemi kullanan CHP siyasi ayağı olmayacak. Bu çok büyük bir edepsizliktir. Burada FETÖ’nün siyasi ayağı varsa onların savunuculuğunu yapan, onların söylemini her türlü gündeme taşıyan CHP’dir.” dedi.
Varank, Antarktika’daki Türk Bilim Üssü’ne ilişkin çalışmaların sorulması üzerine, Antarktika’nın yapılacak bilimsel çalışmalarda büyük öneme sahip olduğunu belirtti.
Antarktika’nın, bir ülkenin idaresinde olmadığını, anlaşmalar sistemi çerçevesinde danışman ülkelerin oy birliğiyle yönetildiğini ifade eden Varank, Türkiye’nin de bu anlaşmanın “gözlemci” statüsünde tarafı olduğunu söyledi.
Varank, gözlemci statüsünü oy verebilecek danışman ülke statüsüne çıkarabilmek için Antarktika’ya düzenli bilimsel seferler düzenlemek gerektiğine işaret ederek, “Biz de bu çerçevede dördüncü seferimiz için ekibimizi pazar günü uğurladık. Bir önceki seferimizde Kıta’daki geçici bilim üssümüzü kurmuştuk. Bu seferde de oraya gönderdiğimiz heyetle birlikte 15 ana bilimsel projenin yanında, Kıta’da kuracağımız kalıcı bilim üssüyle ilgili çalışmaları yapmış olacağız.” şeklinde konuştu
Bakan Varank, Antarktika’da kalıcı üssün kurulmasının ardından Türkiye’nin bilimsel çalışmalarla öne çıkmasını istediklerini belirtti. Varank, “İnşallah bu seneki seferimiz de kazasız belasız, salimen tamamlanır ve arkadaşlarımız Türkiye’ye dönerler.” temennisini dile getirdi.
Yerli otomobil üzerindeki çalışmalara ilişkin de değerlendirmede bulunan Varank, yerli otomobilin Türkiye’nin gündeminde uzun süredir bulunduğunu, muhalefet partilerinin de bu konuda kendilerini sürekli sıkıştırdığını söyledi.
Meşakkatli bir sürecin ardından 2019’un aralık sonunda otomobilin tanıtımının yapıldığını anımsatan Varank, vatandaşlarla yaptığı sohbetlerde hem arabanın hem de arabanın tanıtımının beğenildiği şeklinde yorumlar aldığını anlattı.
“Türkiye’nin otomobili, vatandaşımızın sahiplendiği bir proje.” diyen Varank, şunları kaydetti:
“Otomotiv endüstrisi tüm dünyada büyük bir değişimden geçiyor. 100 yıldır araba üreten firmalar bile elektrikli, bağlantılı otomobille piyasaya çıkmasının ardından aslında diğer şirketlerle eşit konuma gelmiş durumda. Biz de bu fırsat penceresinden faydalanarak Türkiye’ye ait 100 elektrikli, bağlantılı ve mobilite ekosistemi dediğimiz, sadece otomobil teknolojileri değil, otomobilin etrafındaki teknolojileri de geliştirecek şekilde bir yola çıkmış olduk.
Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Gemlik’te kendilerine verdiğimiz araziyle ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Bu senenin ilk yarısında fabrikanın temelleri atılacak diye planlamalarını yapıyorlar. Bu yıl yine otomobilin marka lansmanıyla ilgili çalışmalarını son noktaya getirecekler ve 2022’nin sonunda inşallah piyasada Türkiye’nin otomobilini görmüş olacağız.”
Projeyi, Türkiye’nin otomotiv endüstrisini dönüştürecek lokomotif olarak gördüklerinin altını çizen Varank, bunda da başarılı olmak istediklerini söyledi.
“Ön sipariş durumu varsa nasıl başvuruluyor?” şeklinde bir soru üzerine Varank, ön sipariş sürecini henüz başlatmadıklarını belirtti.
Varank, firmanın, bu manada marka lansmanını beklemek istediğini aktararak, şöyle devam etti:
“Bize de gerçekten onlarca, binlerce talep var. Arabayı almak isteyenler, arabada çalışmak isteyenler, arabaya katkı sağlamak isteyenler, bir tarafını üretmek isteyenler, bayisi olmak isteyenler… Şu anda en az 10 tane ülkeden bayilikle ilgili, benimle irtibata geçtiler. Şirketle irtibata geçenleri saymıyorum bile. Gerçekten büyük bir teveccüh var. Vatandaşımızın yüzünü kara çıkarmamamız lazım. Bu teveccühü en iyi karşılayacak şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Varank, bir soru üzerine, bayilik taleplerinin Körfez ülkelerinden, Orta Asya ülkelerinden ve Almanya’dan geldiğini ifade etti.
Almanya’da, Türkiye ile irtibatlı iş çevrelerinin kurduğu sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin bayilik anlaşmasını imzalamaya hazır olduğunu bildiren Varank, otomobile duyulan ilgiye yönelik bu havayı sürdürmek istediklerini kaydetti.
Varank, otomobilin fiyatının netleşip netleşmediğine ilişkin soruya cevap verirken de “Bugünden bir fiyat söylemek mümkün değil ama arkadaşlarımızın iddiası şu: Sınıfında rekabetçi bir fiyatla piyasaya çıkacaklarına inanıyorlar.” dedi.
Bakan Varank, yerli otomobilin ismi üzerindeki çalışmalar konusunda ise şunları kaydetti:
“Daha isim bulmadık. Ben de bu süreçlerin içine girince, bu kadar profesyonel götürüldüğünü gördüm. Daha önce tescillenmemiş isimleri bulmaya çalışıyorlar. Yurt dışında bu markanın lansmanı yapıldığında, o ülkedeki insanların kolay telaffuz edebileceği bir ismi bulmaya çalışıyorlar. En uygun ismi bulmak üzere faaliyetlerini sürdürüyorlar. Yoksa bize sorsalar biz de bir isim öneririz.”
Şarj istasyonlarına ilişkin çalışmalar hakkında da bilgi veren Varank, Türkiye’deki şarj istasyonu sayısının, var olan elektrikli otomobillerin ihtiyacının üzerinde olduğunu söyledi.
Elektrikli otomobillerin çoğalmasıyla alt yapının buna uygun hale gelmesi gerektiğini ifade eden Varank, şarj istasyonlarının alt yapısıyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Baknalığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığındaki ekiplerin çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.
Varank, “Çok yakın zamanda, bakanlar seviyesinde bir araya gelerek bu konuda kararlarımızı vermiş olacağız.” dedi.