Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, Millî Mücadele’nin 100. yılı münasebetiyle 18-19 Mayıs tarihlerinde Uluslararası Gençlik Kongresi düzenliyor. Açılış programı ve ilk günkü oturumlara MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kâmil Aydın, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Eyüp Yıldız, MHP MYK Üyesi Doç. Dr. Muhammet Koçak, MHP MYK Üyesi Ali Güler, MHP Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, MHP Asarcık Belediye Başkanı Şerif Kılavuz, Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticileri, Ülkü Ocakları İl Başkanları, TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Sıddık Korkmaz, pek çok akademisyen ve dinleyici katıldı.
Kongre cumartesi günü üç ve pazar günü iki olmak üzere toplamda 5 oturumdan oluşuyor.
Bilhassa gençler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan kongrenin açılış konuşması ise Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş tarafından yapıldı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Samsun’a çıkarak Millî Mücadele’yi başlatmalarının, yani ilk adımın üzerinden tam bir asır geçtiğini ifade eden Ateş, “Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı olarak bu ilk adımın 100. yıl dönümünde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sonsuza kadar hür olacağını dünyaya Samsun’dan haykırmak istedik. 100 yıl sonra ilk adımı unutmadığımızı yedi düvele ilan ediyoruz. İşte bu sebeple bugün Samsun’da bir araya gelmiş bulunmaktayız.” açıklamasıyla programı neden Samsun’da gerçekleştirdiklerini izah etti. 19 Mayıs’ın Türk ve dünya tarihi açısından ehemmiyetine vurgu yaparak konuşmasına devam eden Ateş, Millî Mücadele’nin fikrî mücadele boyutunun önemini de vurguladı.
Sinan Ateş “Samsun’a çıkış; Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş, sonrasında şartları ağır bir ateşkes antlaşmasıyla ordusu dağıtılmış, işgallerle haysiyeti zedelenmiş; bitkin ve çaresiz kalan milletimizin silkinip ayağa kalkışıdır. Sömürgeci güçlere teslim olmaktansa yok olmayı yeğleyen, bunu da “Ya istiklal ya ölüm!” sözleriyle sistemleştiren kutlu zihniyetin, topraklarımızı parselleyerek aralarında taksim eden bedbahtları, vatanımızdan sürüp çıkarmaları elbette Samsun’dan itibaren beliren derin kavrayış, tavizsiz millî duruş, gözleri kamaştıran inanmışlık ve Türk milletine adanmışlıkla gerçekleşmiştir.” diyerek Millî Mücadele’nin anlamına dikkat çekti.
Ateş, Millî Mücadele ruhunun yaşatılması gerektiğini şu sözleriyle belirtti: “Samsun’a, Türk milletinin namusunu, şerefini kurtarmak ve kimseye muhtaç olmadan var olabilmek için çıkıldı. İşgalci mihrakların bayrakları altında, sömürge valileri yönetiminde köle olmamak için Samsun’dan Anadolu’ya ulaşıldı. Ne kadar övünsek ne kadar gururlansak azdır. Azametli bu ruhu sonuna kadar muhafaza edeceğimizden ve millî birliğimize yönelen her türlü tehdide karşı, Samsun’a çıkan iradenin sahip olduğu inançla cevap vereceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır.”
Sinan Ateş, “En zor zamanlarında bile mutlaka, muazzam iradesi ile kudreti birleşerek küllerinden yeniden doğmuştur. Türk’ün hür yaşama aşkı, hiçbir engel tanımamıştır. Bağımsızlık kıvılcımı, er ya da geç çakmıştır. İşte, Samsun’a çıkış, bahsettiğimiz bu asil karakterin bir sonucudur. Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp’in ifade ettiği gibi mukaddes ateş, vicdanlarda saklı duran bu hürriyet sancağının tüm yurdumuzu baştan başa tesiri altına almasıdır.” dedi.
Sinan Ateş, Ülkücü Hareket ve kurumlarının Millî Mücadele ruhu ile hareket ettiğini şu sözleriyle belirtti: “Türk milleti, bugün de bu reflekse sahip olduğunu göstermektedir. Şartları ve şekli farklı olsa da bugün de aynı kuşatmaya karşı, millî bir duruşa ihtiyaç vardır. Bu millî duruşun merkezi de Türk’ün çelik çekirdeğini temsil eden Ülkücü Hareket ve onun kurumlarıdır. Bugün Samsun’da attığımız ilk adım, yeni bir başlangıcın sırrı ve yeniden şahlanışın müjdecisidir. 100 yıl önceki ilk adım şuurunun sahibi olan bizler, Türk devletinin bağımsızlığını sonuna kadar koruma iradesini göstermek üzere buradayız. Tuzakları bozmak, komploları önlemek, kuşatmaları yarmak, bize atalarımızdan ve fikriyatımızın kurucu önderlerinden mirastır.”
Daha önce de Atatürk’ün “Nutuk” eserini dağıtma çalışmasıyla bilinen Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ateş, “Bazı çevreler Çanakkale Savaşları örneğinde olduğu gibi, “Mustafa Kemalsiz bir Millî Mücadele” inşa etme garabeti içerisindedir. Elbette Millî Mücadele sadece Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya inhisar edilemez. Ancak, Gazi Mustafa Kemal’in Millî Mücadele’deki öncü rolünü inkâr etmek, Türk milletine düşmanlık etmektir. Unutmayınız ki bir milleti iğdiş etmek isteyenler, ilk önce o milletin kahramanlarını gölgeleme ihanetine girişirler. Bu bağlamda biz Ülkü Ocakları olarak hem Millî Mücadele önderlerimizi hayırla anmaya devam edeceğiz hem de Millî Mücadele’ye, o dönemde de bu dönemde de karşı olanlara karşı kinimizi muhafaza edeceğiz.” Sözleriyle Ülkücülerin Atatürk konusundaki hassasiyetini dile getirdi.
Sinan Ateş bu anlamlı tarihin yıl dönümünün aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak da kutlandığını, geleceğimizin güvencesi olan gençlerin, dünü iyi öğrenerek onlardan sonuçlar çıkarmalarının çok önemli olduğunu ve bunun da yüksek bir millî sorumluluk bilincinin aşılanmasıyla mümkün olduğunu söyledi.
Sinan Ateş konuşmasını Atsız’dan alıntıladığını ifade ettiği ve Atatürk’e ithafen sarf ettiği şu sözlerle bitirdi: “Saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna, tuğu kaldırmış olan orduların Başbuğuna!”
Sinan Ateş’in akabinde konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet edilen MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kâmil Aydın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Ülkücü Hareket’in Bilge Lideri Devlet Bahçeli’nin selam ve başarı dileklerini ileterek sözlerine başladı. Kâmil Aydın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkış sürecini naklederek başladığı “Nutuk”ta Türk gençliğine şöyle seslendiğini belirtti: “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum.” Aydın, Atatürk’ün bahsettiği gençliğin Ülkü Ocaklarında yetişen Ülkücü gençlik olduğuna dikkat çekti; dün olduğu gibi bugün de yedi düvelin saldırılarıyla karşı karşıya kalan Türk milletinin ve hassaten Ülkücü Hareket’in sürekli bir mücadele vermeye devam ettiğini vurguladı.
Japon bilim adamı Ermenileri anlattı
Birçok ülkeden katılımcının yer aldığı kongrede Japon bilim adamı Keisuke Waizaka da bir tebliğ sundu. “Kendi Kaderini Tayin Hakkının 1. Dünya Savaşı Sonrası Ermeni İlişkilerine Etkisi” isimli tebliğde Wilson ilkeleri kapsamında “kendi kaderini tayin hakkı”nın Ermenilerde milliyetçilik duygularını kabarttığı ve kendi devletlerini kurma isteğini harekete geçirdiğini; başta Rusya olmak üzere Avrupalı devletlerin bu durumdan istifade ederek Osmanlı Devleti’nde bir gedik daha açmak üzere Ermenilere yasal ve gayriyasal tüm desteği verdiğini söyledi.
Waizaka sözlerine şöyle devam etti: Ermeniler aldığı bu destekle yalnızca Türklere değil bölgede yaşayan diğer milletlere de büyük katliamlar gerçekleştirmek suretiyle bağımsızlıklarını kan ve nefret üzerine bina etmiştir.