EKONOMİ – TÜİK, 2022 yılı çocuk araştırması sonuçlarını bugün yayınladı. TÜİK’ten yapılan açıklamaya göre, 10 Ekim- 16 Aralık 2022 tarihleri arasında yapılan araştırma kapsamında 0- 17 yaş grubundaki 14 bin 705 çocuk ile ilgili bilgi derlendi.
Annelerden, temel bakım verenlerden 0- 17 yaş grubundaki tüm çocukları için eğitim, yaşam koşulları, erken çocukluk gelişimi, sağlık, engellilik, çocuk işlevselliği, okul yaşam kalitesi, ebeveyn katılımı, emzirme ve beslenme, sosyal ve kültürel katılım, çocuk işçiliği ve çocuk disiplini konularında bilgiler elde edildi.
Ayrıca 13- 17 yaş grubundaki 4 bin 72 çocuğa ayrı bir soru formu uygulanarak aile hayatı, okul hayatı, çocuk hakları ve çocuk katılımı konularında bilgiler de derlendi.
Peynir ve yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı yüzde 57,8 oldu.
Anneleri tarafından ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı yüzde 62,4 iken, meyveyi her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 50,5, sebzeyi her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 33 oldu.
TÜİK verilerine göre, et, tavuk veya balığı her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 12,7 ve fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 10,9 oldu.
Şeker veya çikolata gibi tatlıları her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 32,6, cips ve kraker gibi atıştırmalıkları her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 21,4, kola veya şeker içeren diğer alkolsüz içecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı ise yüzde 15,1 olarak gerçekleşti.
Şeker veya çikolata gibi tatlıları, cips ve kraker gibi atıştırmalıkları, kola veya şeker içeren diğer alkolsüz içecekleri her gün tüketen çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe bu ürünleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranının arttığı görüldü.
Son bir hafta içinde en az bir gün, günde en az bir saat yapılan sportif faaliyetler incelendiğinde, 4- 17 yaş grubundaki çocukların yüzde 14,1’inin yürüyüş, koşu yaptığı, yüzde 7,6’sının futbol oynadığı, yüzde 4’ünün bisiklet sürdüğü, yüzde 1,8’inin voleybol oynadığı, yüzde 1,5’inin basketbol oynadığı, yüzde 5,8’inin ise diğer sportif faaliyetleri yaptığı anlaşıldı.
Çocukların yaptığı sportif faaliyetler cinsiyete göre incelendiğinde, 4- 17 yaş grubundaki erkek çocukların en fazla yaptığı sportif faaliyet yüzde 14,3 ile futbol oynamak oldu. Bu faaliyeti yüzde 13,1 ile yürüyüş, koşu yapma, yüzde 5,1 ile bisiklet sürme izledi. Aynı yaş grubundaki kız çocukların en fazla yaptığı sportif faaliyet de yüzde 15,2 ile yürüyüş, koşu yapmak oldu. Bu faaliyeti yüzde 3,4 ile voleybol oynama, yüzde 2,9 ile bisiklet sürme takip etti.
İlgili işlev alanında çok zorlanan veya hiç yapamayan çocuklar incelendiğinde, görmede zorluk yaşadığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 1, duymada zorluk yaşadığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 0,2, yürümede zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının yüzde 1,1, kendi özbakımını yapmada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının ise yüzde 0,9 olduğu belirlendi.
İletişim kurmada zorluk yaşadığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 0,8, öğrenmede zorluk yaşadığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 1,5, hatırlamada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının yüzde 1,1, konsantre olmada zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranının ise yüzde 1,4 olduğu görüldü. Değişikliği kabul etmede zorluk yaşadığı belirtilen çocukların oranı yüzde 2,1, davranış kontrolünü sağlamada zorluk yaşayan çocukların oranı yüzde 1,6, arkadaş edinmede zorluk yaşayan çocukların oranı ise yüzde 2,1 oldu.
Her gün kaygı yaşadığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 7,3 iken her gün depresyonda hissettiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı ise yüzde 4,7 olarak gerçekleşti.
Okul derslerinin baskısı altında olduğunu hisseden 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 13,4 oldu. Bu baskıyı hisseden erkek çocuklarının oranı yüzde 12,7 iken, kız çocukların oranı yüzde 14,1 olarak belirlendi.
Çocukların okul derslerinin baskısı altında hissetme oranının yüzde 14,3 ile en yüksek 15- 17 yaş grubunda olduğu görüldü. Okul derslerinin baskısı altında hissettiği belirtilen 6- 9 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 12,1, 10- 12 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 14, 13- 14 yaş grubundaki çocukların oranının ise yüzde 13,8 olduğu anlaşıldı.
Çocukların okul derslerinin baskısı altında hissetme oranının işlevsel zorluğu olan çocuklarda yüzde 25,6, işlevsel zorluğu olmayan çocuklarda ise yüzde 11,4 olduğu görüldü.
Ebeveynlerinin ayda en az bir kez ödevlerine yardım ettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 54,8 oldu. Çocukların yaşları ilerledikçe, ebeveynlerin çocukların ev ödevlerine yardım etme oranının azaldığı görüldü. Ebeveynlerinin ayda en az bir kez ödevlerine yardım ettiği belirtilen 6- 9 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 82,8 iken 15- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 23,1 olarak gerçekleşti.
Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez okul durumları hakkında konuştukları belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 89,7, kitap, film veya televizyon programları hakkında konuştukları belirtilen çocukların oranı yüzde 69,9, kütüphaneye veya kitapçıya gittiği belirtilen çocukların oranı ise yüzde 28,5 oldu.
Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez ülke gündemi hakkında konuştukları belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 33,3 oldu. Çocukların yaşları ilerledikçe, ebeveynleri ile birlikte ülke gündemi hakkında konuşma oranının da arttığı görüldü. Ebeveynleri ile birlikte ayda en az bir kez ülke gündemi hakkında konuştukları belirtilen 6- 9 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 19,3 iken 15- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 47,8 oldu.
Araştırma sonuçlarından elde edilen temel bilgilere göre de kendine ait odası olan çocukların oranı yüzde 34 iken kendine ait odası olmayan çocuklar arasında, uyumak için kullandığı odayı bir hane halkı üyesi ile paylaşanların oranı yüzde 29,4, iki veya daha fazla hane halkı üyesi ile paylaşanların oranı ise yüzde 36,6 oldu.
Kendine ait odası olan çocukların oranı yaş grubuna göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe kendine ait odası olan çocukların oranının arttığı görüldü. Bu oran 0- 1 yaş grubunda yüzde 23,4 iken 15- 17 yaş grubunda yüzde 45,3 oldu.
Günde en az bir kez diş fırçaladığı belirtilen 3- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 66,5 oldu.
Diş fırçalama oranları cinsiyete göre incelendiğinde, kız çocukların erkek çocuklara göre daha fazla diş fırçalama oranına sahip olduğu görüldü. Günde bir kez diş fırçaladığı belirtilen 3- 17 yaş grubundaki kız çocukların oranı yüzde 36,7 iken erkek çocukların oranı yüzde 34,1 oldu. Günde bir kereden fazla diş fırçaladığı belirtilen 3- 17 yaş grubundaki kız çocukların oranı da yüzde 36,7 iken erkek çocukların oranı yüzde 26 oldu.
Diş fırçalama oranları yaş gruplarına göre incelendiğinde, yaş ilerledikçe diş fırçalayan çocukların oranının arttığı belirlendi. Günde bir kereden fazla diş fırçaladığı belirtilen 3- 5 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 21,3 iken 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 39,3 oldu.
Haftada en az bir kez banyo yaptığı belirtilen 3- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 99,9 iken haftada en az iki kez banyo yaptığı belirtilen çocukların oranı yüzde 88,9 oldu.
Annenin, temel bakım verenin eğitim seviyesi arttıkça meyve, sebze, et, tavuk veya balık, peynir ve yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranının arttığına da rastlandı. Bir okul bitirmemiş annelerin, temel bakım verenlerin çocuklarından her gün meyve tüketenlerin oranı yüzde 30,6 iken yükseköğretim mezunu olanların çocuklarında bu oranın yüzde 70,3 olduğu görüldü. Bir okul bitirmemiş annelerin, temel bakım verenlerin çocuklarından her gün sebze tüketenlerin oranı yüzde 26,5 iken yükseköğretim mezunu olanların çocuklarında bu oranın yüzde 44,6 olduğu görüldü.
Son 12 ayda sinema ve/ veya tiyatroya gittiği belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 39,1 olduğu görüldü.
Son 12 ayda sinema ve/ veya tiyatroya gitmediği belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların yüzde 40,1’inin aileleri tarafından maddi olarak bu etkinliğin karşılanamadığı, yüzde 24,3’ünün yaşadığı yerin yakınında sinemanın, tiyatronun olmadığı, yüzde 21’inin sinema veya tiyatroya ilgi duymadığı, yüzde 6,2’sinin ailesinin zamanı olmadığı için götürmediği, yüzde 5,2’sinin pandemi ile ilgili durumlar nedeniyle yüzde 2,8’inin ailesinin izin vermediği için gidemediği görüldü.
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından zorbalığa maruz kaldığı belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 13,8 oldu.
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından bazı şeylerin kasıtlı olarak dışında bırakıldığı belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 7,2 iken ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından alay edildiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 7,7 oldu.
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından hakkında kötü söylentilerin yayılmasına maruz kaldığı belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 4,8 iken ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından vurulmaya veya itilmeye maruz kaldığı belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 4,4 oldu.
Ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından eşyalarının alındığı veya eşyalarına zarar verildiği belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 3,4 iken ayda en az birkaç kez diğer çocuklar tarafından tehdit edildiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 2,1 olarak gerçekleşti.
İşlevsel zorluğu olan çocukların diğer çocuklar tarafından daha fazla zorbalığa uğradığı görüldü. İşlevsel zorluğu olan çocuklarda zorbalığa uğrama oranı yüzde 27,2 iken işlevsel zorluğu olmayan çocuklarda bu oran yüzde 11,6 oldu.
Davranışlarını kontrol edebildiği belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 83,4 oldu. Davranışlarını kontrol edebildiği belirtilen 6- 17 yaş grubundaki kız çocuklarının oranı yüzde 85,3 iken aynı yaş grubundaki erkek çocuklarının oranı ise yüzde 81,7 olarak gerçekleşti.
Karşılaştığı zorluklara karşın başladığı işleri bitirebildiği belirtilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 79,3 iken duygularını kontrol altında tutabildiği belirtilen aynı yaş grubundaki çocukların oranı ise yüzde 77,6 oldu. Hem davranışlarını kontrol edebilen hem başladığı işi bitirebilen hem de duygularını kontrol altında tutabilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranının ise yüzde 66,3 olduğu görüldü.
Hem davranışlarını kontrol edebilen hem başladığı işi bitirebilen hem de duygularını kontrol altında tutabilen 6- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yaş ilerledikçe arttığı görüldü. İşlevsel zorluğu olan çocuklarda bu oranın yüzde 45,8 iken işlevsel zorluğu olmayanlarda yüzde 69,6 olduğu görüldü.
Son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yaptığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 52,5 oldu. Son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yaptığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki kız çocukların oranı yüzde 55,2 iken aynı yaş grubundaki erkek çocukların oranı ise yüzde 49,9 olarak gerçekleşti.
Son bir hafta içerisinde ev için alışveriş yaptığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 39,4, bulaşık yıkayan veya ev temizleyenlerin oranının yüzde 23,1, yemek pişirenlerin oranının yüzde 17,4, evdeki diğer çocuklara bakanların oranının yüzde 13,1, çamaşır yıkayanların oranının ise yüzde 9,1 olduğu görüldü.
Son bir hafta içerisinde eve su getirdiği veya taşıdığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 6,2, evde kullanmak için odun, yakacak toplayan veya kömür taşıyan çocukların oranının yüzde 3,2, yaşlı veya hasta birine bakanların oranının ise yüzde 2,9 olduğu görüldü.
Son bir hafta içerisinde en az bir ev işi yaptığı belirtilen 5- 17 yaş grubundaki çocukların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, ev için alışveriş yapma, eve su getirme veya taşıma ve evde kullanmak için odun, yakacak toplama veya kömür taşıma işlerinin daha yüksek oranda erkek çocuklar tarafından yapıldığı görüldü.
Ebeveynlerinin kendilerini önemsediğini gösterdiklerini belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 92,8, ebeveynlerinin onlara ihtiyaç duydukları kadar yardım ettiğini belirten çocukların oranının yüzde 91,6, ebeveynlerinin, sorunlarını ve endişelerini anlamaya çalıştıklarını belirten çocukların oranının ise yüzde 87 olduğu görüldü.
Ebeveynlerinin üzüldüklerinde kendilerini daha iyi hissetmelerini sağladıklarını belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 84,8, ebeveynlerinin kendi kararlarını vermeleri için cesaretlendirdiğini belirten çocukların oranının yüzde 83,1, ebeveynlerinin yapmaktan hoşlandıkları şeyleri yapmalarına izin verdiklerini belirten çocukların oranının ise yüzde 81 olduğu belirlendi.
Ebeveynlerinin yaptıkları her şeyi kontrol etmeye çalıştığını belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 47,7 iken kendilerine bebek gibi davrandıklarını belirten çocukların oranı yüzde 18,8 oldu. Ebeveynlerinin kendilerine bebek gibi davrandıklarını belirten 13- 17 yaş grubundaki erkek çocukların oranı yüzde 16,5 iken aynı yaş grubundaki kız çocukların oranı ise yüzde 21,2 oldu.
Üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşabildiği arkadaşları olan 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 85 oldu. Sorunları hakkında arkadaşları ile konuşabilen 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 80,3, arkadaşlarının gerçekten kendilerine yardım etmeye çalıştıklarını belirten aynı yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 78,1, işler ters gittiğinde arkadaşlarına güvenebildiğini belirten çocukların oranının ise yüzde 71,7 olduğu görüldü.
Tüm yaşantılarında kendini mutlu hissettiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 69,1 iken kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 27,6, kendini mutsuz hissedenlerin oranı ise yüzde 3,4 oldu.
Kendini mutlu hissettiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki erkek çocukların oranı yüzde 71,4 iken kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki erkek çocukların oranı yüzde 25,6, kendini mutsuz hissedenlerin oranı ise yüzde 2,9 oldu.
Kendini mutlu hissettiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki kız çocukların oranı yüzde 66,5 iken kendini orta seviyede mutlu hisseden aynı yaş grubundaki kız çocukların oranı yüzde 29,6, kendini mutsuz hissedenlerin oranı ise yüzde 3,9 oldu.
Tüm yaşantılarında kendini mutlu hissettiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki işlevsel zorluğu olan çocukların oranı yüzde 58,6 iken işlevsel zorluğu olmayan aynı yaş grubundaki çocuklarda ise bu oranın yüzde 70,9 olduğu anlaşıldı.
Okulda kolayca arkadaş edinebildiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 73,2 iken kendini okula ait hisseden aynı yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 72,4 oldu. Diğer öğrencilerin kendini seviyor gibi göründüğünü belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 55,6, okulda kendini garip ve yabancı hissettiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 8,8, okulda kendini yalnız hissettiğini belirten çocukların oranı ve okulda kendini dışlanmış hisseden çocukların oranı yüzde 6,8 oldu.
Sınava iyi hazırlanmış olsa bile kendini çok endişeli hissettiğini belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 50,5 oldu. Bu oran aynı yaş grubu erkek çocuklarda yüzde 43,9 iken kız çocuklarda yüzde 57,6 oldu.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni duyduğunu belirten 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranının yüzde 45,1 olduğu görüldü. Bu oran aynı yaş grubundaki erkek çocuklarda yüzde 39,1 iken kız çocuklarında yüzde 51,4 oldu.
Hangi haklara sahip olduğunu bilen 13- 17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 53,3 iken yetişkinlerin genellikle çocuk haklarına saygı duyduğunu düşünen çocukların oranı yüzde 52,7 oldu.