TİHEK, Bursa’da “İl İnsan Hakları İstişare Toplantısı” düzenledi

BURSA (AA) – Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından, insan hakları sorunlarını tartışmak, bilgi ve görüş alışverişinde bulunmak amacıyla Bursa’da “İl İnsan Hakları İstişare Toplantısı” gerçekleştirildi.

TİHEK Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Tayyare Kültür Merkezi’nde kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, sosyal ve mesleki kuruluşların temsilcilerinin katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, insan hakları ihlallerinin küresel bir sorun olduğuna dikkati çekti.

İnsan haklarının korunması gerektiğini belirten Kılıç, “İster sığınmacı olsun ister engelli olsun isterse de başka statüde olsun insanların sürekli yüzleştiği, karşı karşıya kaldığı sorun alanlarının her biri neticede dönüp dolaşıp insan haklarına çıkıyor. İnsan hakları, hak ve özgürlükler kataloglarını, buna ilişkin düzenlemelerin esasını insan onuru oluşturuyor. Yapılan bütün hukuksal düzenlemeler, insan haklarını korumayı amaçlayan bütün normatif çerçevelerin temelinde insan onurunu güvence altına almak yatıyor.” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, TİHEK Başkanı Kılıç, Kurul Üyesi Avukat Zennure Ber, Başkan Yardımcısı Nimet Özkaya Sevim ile TİHEK uzman ve uzman yardımcılarından oluşan heyet, toplantı öncesi Bursa Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu ve Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ı ziyaret etti. Görüşmelerde, Bursa ilindeki insan hakları konuları ele alındı.

Ziyarette konuşan Vali Yardımcısı Gençoğlu, insan haklarının geçen yüzyılın en çok tartışılan, önemi her geçen gün artan konusu olduğunu ve yeni yüzyılda da tartışılmaya devam ettiğini belirtti.

İnsanın olduğu her yerde insan haklarından bahsedilebileceğini vurgulayan Gençoğlu, şunları kaydetti:

“İnsanlık tarihi bir yönüyle insan hakları tarihidir. Fakat ne enteresandır ki insanın hakkını ihlal eden yine insanın kendisidir. Tarihe baktığımızda insanların bireysel olarak veya topluca birbirlerinin haklarını ihlal ettiklerini görmekteyiz. İnsan hakları kavramı, tarihsel süreç içerisinde insanın hangi ırktan, hangi inançtan, hangi düşünceden, hangi milliyetten olursa olsun başlı başına mevcudiyeti ile ve sahip olduğu haklarla eşit olarak görülmesi anlayışının uluslararası alanda kabul edilmesiyle birlikte evrensel bir değer kazanmıştır.”