GÜNDEM – 3213 Sayılı Maden kanunu gereği, bir maden ruhsat sahasının terk edilebilmesi için rehabilitasyon çalışmalarının tamamlanmış ya da doğal topoğrafyanın bozulmamış olması gerekiyor. 13 Şubat 2024 tarihinde İliç’te yaşanan maden faciası sonrasında, Türkiye’deki madencilik ve madencilik faaliyetleri, yalnızca madenlerin işletilmesi aşamasında değil, bununla birlikte maden alanlarının terk edilmesi sonrasında maden sahalarının rehabilitasyonu açısından da önemli bir gündem oluşturuyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’nın sorularına verdiği yanıtta 2006-2023 yılları arasında Bursa’da toplam 1043 maden arama ve 355 maden işletme ruhsatı verildiğini açıkladı. Bayraktar açıklamasında Bursa’da aynı yıllar arasında 808 maden ruhsatının iptal edildiğini ve 903 de terk edilen maden ruhsatı olduğunu paylaştı. Sorulara verdiği yanıtın devamında Türkiye Geneli Rehabilite Edilmiş Sahalar ile Madencilik Sosyal Sorumluluk Çalışmalarının Tespiti Projesi (TÜRMES)’den bahseden Bayraktar; bu envantere göre Bursa’da 903 terk edilen maden sahasına karşın, yalnızca Büyükhorhan’da ve Orhaneli’nde birer tane olmak üzere toplam 2 maden sahasının sırasıyla 2 ve 315 hektarlık bir alanının ağaçlandırıldığını açıkladı. Bakan Bayraktar, rehabilitasyon çalışmalarının bir proje kapsamında yürütüldüğünü ve halihazırda maden sahalarının rehabilitasyonu ile ilgili düzenlemeleri içeren bir mevzuatın olmadığını ancak üzerinde çalışmalar yapıldığını vurguladı.
Bakan Bayraktar’ın verdiği yanıt üzerine açıklama yapan CHP’li Pala; “Bakanın verdiği yanıta göre Bursa gerek arama gerek işletme ruhsatı sayılarıyla devamında iptal edilen ve terk edilen maden sahalarının çokluğu ile maalesef ekolojik bir yıkım altındadır. Bakan’dan Bursa’da rehabilite edilen maden sahalarının adlarını ve koordinatlarını talep ettik, ancak bu bilgiler paylaşılmadı. Terk edilen maden sahası sayısı 903 olarak açıklandı, ancak bu sayıdaki maden sahasının büyüklüğüne ilişkin bir açıklama yapılamadı. Ayrıca bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu gibi, maden sahalarının ağaçlandırılması ancak kısmi rehabilitasyon olarak değerlendirilebilir. Maden sahalarının gerçek rehabilitasyonu ise ağaçlandırmanın yanı sıra madencilik faaliyetleri sırasında bozulan arazinin, madencilik öncesi arazi kullanım biçimine dönüştürülmesi ile sağlanabilir. Bursa’da ruhsatı terk edilen maden sahası sayısı 903 iken hiç birinde rehabilitasyon yapılmamış olması, yalnızca ikisinde kısmi rehabilitasyon yapılmış olması; AKP iktidarının madencilik alanındaki tutumunu göstermesi bakımından ibret vericidir. İktidar maden şirketlerini desteklerken, ekolojik yıkıma seyirci kalmaktadır. Maden sahalarının rehabilitasyonu hakkında halen bir mevzuatın olmaması kabul edilemez. Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Bursa’da da hem aktif madenler hem de terk edilen maden sahaları ile doğa büyük bir eko-kırıma uğratılmaktadır” dedi.
Terk edilen maden sahalarının rehabilitasyonu, Türkiye’de çevresel sürdürülebilirlik ve ekolojik denge açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bu konudaki uygulamalar ve yasal zorunluluklar sıklıkla tartışma konusu olmaktadır. Özellikle Bursa’daki maden sahaları hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alpaslan Bayraktar’a yönelttiği sorular ve aldığı geç yanıtlar, bu alandaki sorunların ve çözüm arayışlarının altını çizmektedir.
16 Ocak 2024 tarihinde Milletvekili Pala tarafından Bakan Bayraktar’a yönelttiği dört soru, terk edilen maden sahalarının rehabilitasyonu ile ilgili süreçleri ve bu alandaki hükümet politikalarını mercek altına almaktadır. Ancak, bu sorulara verilen yanıtın üç ay gibi uzun bir süre sonra gelmesi, konunun aciliyetini ve yönetimdeki iletişim sorunlarını gözler önüne sermektedir.
Türkiye’deki madencilik faaliyetleri, 3213 Sayılı Maden Kanunu’na göre belirli standartlara tabidir. Kanun, maden ruhsat sahalarının terk edilmesi durumunda rehabilitasyon çalışmalarının tamamlanmış olmasını veya doğal topoğrafyanın bozulmamış olmasını zorunlu kılar. Ancak, 13 Şubat 2024’te İliç’te yaşanan maden faciası sonrası, maden sahalarının rehabilitasyonuna dair yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin uygulanabilirliği konusunda ciddi endişeler ortaya çıkmıştır. Bu facia, madenlerin işletilmesi aşamasında olduğu kadar, terk edilmesi sonrasında da gerekli olan rehabilitasyon çalışmalarının önemini bir kez daha gündeme getirmiştir.
Rehabilitasyonun önemi, çevresel etkilerin minimize edilmesi, doğal habitatların korunması ve yerel topluluklar üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılması açısından hayati rol oynar. Ancak, uygulamada, bu yasal zorunlulukların etkin bir şekilde hayata geçirilip geçirilmediği, yapılan denetimlerin yeterliliği ve şeffaflığı sürekli olarak sorgulanmaktadır.
Bu bağlamda, Milletvekili Pala’nın soruları ve Bakan Bayraktar’dan alınan yanıtlar, madencilik faaliyetlerinin ve bu faaliyetlerin sonlandırılmasının ardından gerçekleştirilmesi gereken rehabilitasyon çalışmalarının daha fazla dikkat ve özen gerektirdiğini vurgulamaktadır. Türkiye’nin maden sahalarının geleceği, bu sorunların üstesinden gelinmesi ve daha sıkı bir yasal çerçevenin hayata geçirilmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de sosyal sorumluluk açısından elzem bir adımdır.