Çocuk ve Genç Psikiyatristi Uzman Dr. Emine Demirbaş Çakır, başvuruları devam eden 2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı ile ilgili, öğrenci ve velilere uyarılarda bulundu.
15-16 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) için yapılan başvurularda son tarih olan 6 Mart yaklaşırken, öğrenci ve veliler, başvuruların en yoğun geçtiği bu dönemde kaygı ve stres yaşayabiliyor.
Bu yoğun süreçte öğrencilere ve velilere uyarı ve önerilerde bulunan Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Demirbaş Çakır, “Biraz kaygının olması eksikleri fark edebilmek, canlı, uyanık, dikkatli olabilmek, çalışmaya motive olmak açısından olumlu itici güç olur. Ancak aşırı kaygı belli bir noktadan sonra çocuğun öğrendiklerini sınav performansına yansıtmakta zorlanmasının yanı sıra duygusal, bedensel ve zihinsel sıkıntılara da yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
“Çocuklarımız kaygıyı tanımalı, bastırmak yerine yönetmeli”
Çocukların ve ailelerin sınava ilişkin tutum ve düşüncelerini gözden geçirmeleri gerektiğine vurgu yapan Dr. Çakır, “Çoğu çocuk sınava yeteri kadar çalışmış olmasına rağmen, sınavın olumsuz geçebileceğini, olumsuz geçmesi durumunda başlarına gelebileceklerle ilgili aileden ve çevreden alabilecekleri tepkiler ile ilgili endişelenmektedir. Çocuğun bu noktada ‘Sınav benim nasıl biri olduğumu gösterir, başarısızım’ gibi gerçekçi olmayan düşüncelerinin farkına varması, gerçekçi bir bağlamda bunları sorgulaması; bu düşüncelere, ‘Elimden geldiği kadar çalıştım. Bu sadece bir sınav. Benim ne kadar değerli ya da yeterli olduğumu belirlemez’ gibi alternatif yanıtlar geliştirerek kontrolü ele alabilmesi, kaygısını tanıması, onu bastırmak yerine nasıl yöneteceğini öğrenmesi, kaygının bedensel belirtilerini yatıştırıcı nefes ve gevşeme egzersizlerini hayatına koyabilmesi çocuğu rahatlatacaktır” dedi.
“Hayatta her şeyin telafisi vardır”
Sınavın hayatın amacı olmadığını, çocuklarımızın hedeflerine ulaşmak için bir araç olduğunu unutmamak gerekir diyen Dr. Çakır şöyle devam etti: “Aileler için de sınavın ne ifade ettiği, sınavlar konusundaki düşünce ve tutumları, yüksek beklenti düzeyleri çocuğun sınava ilişkin kaygısını artırabilmektedir. Şüphesiz ki sınavların hayatımızın üzerindeki etkileri yok sayılamaz. Ancak hayatta her şeyin telafisi vardır. Sınavın hayatın amacı olmadığını, çocuklarımızın hedeflerine ulaşmak için bir araç olduğunu unutmamak gerekir. Çocuğumuzu kaygılandırmamak için ona sınav öncesi ve sonrasında, değerli olduğunu söylememiz ve davranışlarımızla hissettirmemiz gerekir.”
“Sınava hazır olmayan bir çocuk doğal olarak kaygılanacaktır”
Sınava hazırlık süreciyle ilgili de önerilerini sıralayan Dr. Çakır, sözlerini şöyle noktaladı: “Sınava hazır olmayan bir çocuk doğal olarak kaygılanacaktır. Sınava da bilinçli ve doğru bir şekilde hazırlanmak çok önemlidir. Sınava hala zaman varken, sınava hazırlık sürecinde çocuklarımız öncelikle çalışma alışkanlıklarını gözden geçirmelidir. Kısa ve uzun vadeli gerçekçi çalışma hedefleri koyarak planlı ve programlı çalışma disiplini edinmeleri, sınava yönelik çalışmaları son zamana bırakmamaları, zamanı iyi kullanma becerilerini geliştirmeleri, yeteri kadar iyi beslenmeleri, uyumaları, ders dışında kendilerini rahat hissettikleri spor, müzik gibi aktivitelere devam etmeleri sınava hazır olduklarını hissetmeleri açısından önemlidir.”