İSTANBUL (AA) – Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Kemal Özdemir, S-400 denildiğinde akla sadece füzelerin geldiğini ancak füzenin en son kısım olduğunu belirterek, “Sistem birbirine entegre birçok farklı alt bileşenden oluşuyor. Asıl alt sistem elektronik kalkan dediğimiz kısım. ‘Kendi gökyüzümüzde ne kadar güvendeyiz’ sorusu tarih oluyor. Bilindiği üzere hava sahamızda yoğun bir trafik var. Bunlar yabancı yolcu uçağı mı, ajan hava araçları mı, bizim mi yoksa düşmanın mı hepsini bilmemiz gerekiyor. S-400’ün savunma kalkanı alanının şimdilik en iyisi.” ifadelerini kullandı.
Medipol Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “S-400’lerle barışı ve milli güvenliğimizi garanti altına almaya çalışıyoruz” sözlerine Türk bilim adamlarından destek geldi.
Açıklamada, ASELSAN Yönetim Kurulu Üyesi de olan Medipol Üniversitesi Mühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercüment Arvas ile TÜBİTAK Savunma Teknolojileri Grup Yürütme Kurulu Üyeliği görevini de yürüten Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Kemal Özdemir, dünya gündemini meşgul eden Türkiye’nin son gözdesi S-400’ler hakkındaki görüşlerine yer verildi.
F16’larda kullanılan radar sinyalinin tasarımcısı olan, halihazırda milli askeri çip, İHA’ların birbiriyle haberleşmesi, 6G, milli radar ve yerli işlemci üzerine çalışmalar sürdüren Doç. Dr. Özdemir, kamuoyunda S-400’lerin yanlış algılandığını belirtti.
Doç. Dr. Özdemir, şunları kaydetti:
“S400 denildiğinde akla sadece füzeler geliyor. Ancak füze en son kısmı. Sistem birbirine entegre birçok farklı alt bileşenden oluşuyor. Asıl alt sistem elektronik kalkan dediğimiz kısım. ‘Kendi gökyüzümüzde ne kadar güvendeyiz’ sorusu tarih oluyor. Bilindiği üzere hava sahamızda yoğun bir trafik var. Bunlar yabancı yolcu uçağı mı, ajan hava araçları mı, bizim mi yoksa düşmanın mı hepsini bilmemiz gerekiyor. S-400’ün savunma kalkanı alanının şimdilik en iyisi. Sistemin ikinci artısı ateşleme kabiliyeti. Hedefte en ufak bir sapma yok. Mesela, havada farklı yönlerde ilerleyen saatte 10 bin kilometreden daha hızla giden iki cisim düşünün. Bir milimden az açı sapmaları bile sizi kilometrelerce öteye savurabilir. Sistem o kadar hassas ki mikro düzeydeki açıyı kaçırmıyor. Bu sayede füze sert rüzgarlarda bile rotasından sapmıyor.”
– “Topraklarımızda bizden gizli hiçbir yapı ve tehdit kalmayacak”
Özdemir, ABD’nin S-400 alımına neden karşı geldiğine ilişkin, “S-400 yukarıdaki gözümüz olacak. Sistemin birçok farklı frekans bantlarındaki gözlem kabiliyeti sayesinde topraklarımızda bizden gizli hiçbir yapı ve tehdit kalmayacak. İstanbul Levent’teyseniz büyük binaları görürsünüz. Ancak Silivri’deyken Levent’e uçan sineği göremezsiniz. Yani büyük füzeleri tespit edebilirsiniz. Ancak önemli olan küçük olduğu kadar taktiksel uçan ve radara yakalanması çok zor olan F-22 ve F-35 gibi savaş uçaklarını da yakalayabilmektir. İşte S-400’ler bu alanda uzman. Türkiye S-400’lerle toprağının her karışının kontrolünün yanı sıra kendi hava sahasının güvenliğini de sağlamış oldu.” ifadelerini kullandı.
– “Bize kendi sınırlarımızda daha rahat nefes aldıracak”
F16 ve benzeri jetlerin dış dünyayla haberleşmesini sağlayan transponder sistemi ile yerli bir pasif radarın tasarımcısı olan Prof. Dr. Ercüment Arvas ise ABD basını tarafından ortaya atılan “S-400’lerin Rusya’nın kontrolü altında kullanılacağı” yönündeki spekülasyonlara ilişkin, Türkiye’de S-400’lerin bakımı ve yazılımını yürütecek mikrodalga mühendis ekibinin olduğunu hatırlattı.
Medipol’de mikrodalga mühendisliği üzerine çalışan güçlü bir ekibin ve bölümün olduğunu açıklayan Prof. Dr. Arvas, “Ekipte F16 gibi uçaklarda kullanılan bazı hassas mikrodalga devrelerinin tasarım, imalat ve testlerinde bulunan değerli isimler var.” ifadelerini kullandı.
Arvas, mikrodalga frekansları üzerindeki çalışmalarda Türkiye’nin geldiği noktayı şöyle aktardı:
“Haberleşmede, sağlıkta, üretimde, rezerv çıkarmada ama en önemlisi milli savunmada mikrodalga frekansı kullanıyoruz. Görüntülü haberleşmenin süresi azalıyor. Pasif radar sistemiyle sinyal göndermeden hava araçlarının, yerini, rotasını ve niyetini tespit edebiliyoruz. Bunun yanı sıra ekibimle birlikte tasarımı tamamen bize ait olan duvar ötesi radar projesini sonuçlandırdık. Duvarın arkasında insan mı, silah mı var belirledik. Bu teknolojiler bize kendi sınırlarımızda daha rahat nefes aldıracak.”