Türkiye, rahatlıkla yetiştirebileceği tarımsal ürünlerin ithalatına hız kesmeden devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, yılın ilk dört ayında tarım ürünleri ithalatı önemli bir artış gösterdi. Bu veriler, kırmızı mercimek, barbunya, bezelye, nohut, badem, fındık, karpuz, patates, soğan ve zeytinin bile artık Türkiye’ye ithal edildiğini gözler önüne seriyor. İlk dört aylık dönemde, tarım ithalatı için 4,1 milyar dolar harcandı. Geçtiğimiz yılın tamamında Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatı 14 milyar dolar seviyesinde kalmıştı. İlk dört aylık veriler, Türkiye’nin ithalatının geçen yılı da aşacağını güçlü bir şekilde gösteriyor.
“İlginç olanı, ithal edilen bu ürünlerin bir zamanlar bizim topraklarımızda kolayca verimli bir şekilde yetiştirilebilen ürünler olmasıdır.” diyen CHP Edirne eski Milletvekili ve Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, “İthalatın temel nedeni, nitelikli bir tarım politikasının uygulanmaması ve üreticinin yeterince desteklenmemesiyle doğrudan ilişkilidir. İthalatın artık kalıcı hale gelmesi, döviz kurlarının artışına, gıda fiyatlarındaki enflasyonun sürekli yüksek seviyelerde kalmasına yol açıyor.” şeklinde konuştu.
“Çok uzun zaman önce değil, 80’li yıllarda domates, biber satarak Ereğli Demir Çelik tesislerini inşa etmekle övünüyorduk. Buğday, arpa satarak dış borçlarımızı ödüyorduk. 90’lı yıllarda canlı hayvan ihraç ederek Ortadoğu’yu beslediğimize inanıyorduk.” diyen Gaytancıoğlu, özellikle 2007 yılında yürürlüğe giren tarım kanununun çiftçiler için tam bir yıkım olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin kendi topraklarında rahatlıkla yetiştirebildiği soya fasulyesi için Brezilya, Gana ve Çin’den toplam 794,1 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Aynı şekilde, ayçiçeği için Ukrayna, Rusya ve Bulgaristan’dan ithalat için 733,1 milyon dolar, buğday için Rusya, Ukrayna ve Moldova’dan 695 milyon dolar ödendi. Bir zamanlar dünyanın en kaliteli pamuğunu üreten Türkiye, artık ABD, Mısır ve Kırgızistan’dan 666,3 milyon dolarlık pamuk ithal ediyor. Rusya, Ukrayna ve Moldova’dan mısır ithalatı için 297,6 milyon dolar, İran ve Suriye’den karpuz ithalatı için 5,4 milyon dolar harcandı. Şili’den gelen kiraz ithalatı bile 200 bin doları buldu.
“Ülkemizdeki çiftçilerimiz, kendi topraklarımızda rahatlıkla yetişebilecek ürünler için ithalata bağımlı kalıyoruz. Bu durum, tarım sektörümüzün güçlenmesini engelliyor, dışa bağımlılığımızı artırıyor ve gıda güvenliğimizi tehlikeye atıyor.” diyen Gaytancıoğlu, nitelikli bir tarım politikası uygulayarak, üreticilere yeterli destek vererek ve tarım sektörünü yeniden yapılandırarak, Türkiye’nin tarımsal ithalatına olan bağımlılığını azaltabileceğini belirtti.
Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatının artışını sürdürmesi, yerli tarımsal üretimde bir düşüşe işaret ediyor. Bu durum, çiftçilerin desteklenmesi, sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi ve tarım teknolojilerine yatırım yapılması gibi politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Türkiye’nin tarımsal ithalatına olan bağımlılığını azaltması, gıda güvenliğini sağlaması, döviz kurlarını kontrol altında tutması ve gıda enflasyonunu düşürmesi için kapsamlı bir tarım politikası uygulaması şarttır. Aksi takdirde, ülke tarım ürünleri konusunda dışa bağımlı hale gelecek ve bu durum uzun vadede Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısını olumsuz yönde etkileyecektir.