Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’e ‘FETÖ’ye yardım’ suçundan iddianame.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun avukatı Celal Çelik‘in, “Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) üye olmamakla birlikte;
Yardım, zincirleme şekilde hakaret, kamu görevlisine alenen hakaret ve silahlı terör örgütü propagandası” suçlarından 11 yıl 11 aydan 40 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu,
5 Eylül 2017’de Ankara’da gözaltına alınan,
28 Eylül 2017’de adli kontrol kararıyla serbest bırakılan ve adli kontrolü de daha sonra kaldırılan avukat Celal Çelik hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
Hazırlanan iddianamede, müşteki olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gösterildi.
FETÖ’nün yapısının anlatıldığı iddianamede, şüpheli Celal Çelik’in kullandığı tespit edilen
“@celalcelik2” adlı Twitter hesabından, 2 ve 16 Mart 2014 tarihlerinde, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içeren,
FETÖ üyelerinin kullandığı terimleri kullanarak paylaşımlar yaptığı belirtilerek,
Çelik’in eylemlerinin zincirleme şekilde “kamu görevlisine hakaret” suçunu oluşturduğu ifade edildi.
Digitürk üyesi olan Çelik’in, 13 radyo ve televizyon kanalının platformdan çıkarılması sonrası, örgüt üyelerinin protesto için üyeliklerini iptal ettirdiği ve iptale yönelik çağrı yapıldığı süreçte,
2 Kasım 2015’te verdiği dilekçeyle üyeliğini iptal ettirdiği kaydedilen iddianamede,
Söz konusu dilekçede Çelik’in, “siyasi tasarruflar nedeniyle kanal sayısını azalttığınızdan” gerekçesini ileri sürdüğü dile getirildi.
Çelik’in konuyla ilgili savunmasında,
“Firmanın siyasi tasarruflar sebebiyle bahsi geçen kanalları platformdan çıkarması nedeniyle üyeliğini iptal ettiği,
yaklaşık 1,5 yıl sonra yeniden üye olduğu,
bu yönde siyaset yaptığı partinin de görüş açıklaması sebebiyle hareket ettiği ve örgüte yadım gayesi taşımadığını” beyan ettiği aktarılan iddianamede,
Çelik’in, FETÖ’nün kontrolüne geçmesi nedeniyle KHK ile kapatılan YARSAV’a 24 Eylül 2014’te 17 bin liralık bağış yaptığına ilişkin değerlendirme de yapıldı.
Bu bağışla ilgili 15 Eylül 2017’de çıkan haberlerin kullanıldığı iddianamede,
Yargıtay tetkik hakimliği görevinden 24 Ekim 2011’de istifa ettiği belirtilen Çelik’in,
söz konusu transfere ilişkin, “alkolün etkisiyle para yardımı yapmayı kabul ettiği” beyanında bulunduğu dile getirildi.
İddianamede, Çelik’in savunmasının aksine 2014 yılında HSYK seçimlerinde YARSAV’ın gösterdiği adayların birçoğunun, daha sonrasında FETÖ ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle
kamu görevinden çıkarıldıklarına dikkat çekilen iddianamede, dernek başkanı olan Murat Arslan’ın Ankara’da “FETÖ üyeliği” suçundan 10 yıl hapisle cezalandırıldığı hatırlatıldı.
Telefonunda yapılan hts incelemesine göre şüpheli Çelik ile
“FETÖ üyeliği/yöneticiliği” suçundan haklarında soruşturma/kovuşturma yürütülen çok sayıda kişi arasında olağanın ötesinde, çok yoğun irtibatlar tespit edildiği vurgulanan iddianamede,
Çelik’in görevden ihraç edilen tetkik hakimi Kazım Uslu’nun telefonuna ByLock programı yükleyen kişi olarak bilinen Yargıtay tetkik eski hakimi Mustafa Savaş ile toplamda
118 adet, eski YARSAV Başkanı Murat Arslan ile de 417 kez,
Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmat davasına bakan mahkeme hakimi
Mehmet Hamzaçebi ile 5 kez ve usulsüz mal varlığı araştırması yaptığı belirtilen eski Maliye Bakanlığı müfettişi Hamza Yetiş ile 1659 kez irtibatının tespit edildiği anlatıldı.
Çelik’in MİT tırlarının durdurulması soruşturmasında adı, tırların durdurulmasında görev alan sivil örgüt yöneticisi olarak geçen Süleyman Gürbüz ile aynı ByLock grubunda yer alan,
FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle hakkında kamu davası açılan ve ByLock sistemini kullanan Fatih Gürsul ile de 26 adet görüşmesinin bulunduğu belirtilen iddianamede, Çelik’in diğer irtibatlarına da yer verildi.
İddianamede, “Şüphelinin haklarında ‘FETÖ/PDY’ye üye olmak’ suçundan soruşturma ve kovuşturma yürütülen kişilerle, olağanın ötesinde yoğun ilgi ve irtibatının bulunduğu anlaşılmıştır.” denildi.
Celal Çelik’in, 7 Şubat 2012’de gerçekleşen ve kamuoyunda “MİT kumpası” olarak bilinen olaydaki eylemlerinin de anlatıldığı iddianamede, bu soruşturma kapsamında başsavcılıkça yapılan tespitlere göre,
Şüpheli Çelik’in de “örgüte yardım” niteliğinde bir kısım eylem ve işlemlerde bulunduğunun tespit edildiği, hakkındaki soruşturmanın tefrik edildiği bilgisi verildi.
FETÖ’nün MİT kumpası ve 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasına kadar geçen sürece ilişkin değerlendirme yapılan iddianamede,
FETÖ’nün gerçekleştirmeye çalıştığı kumpas ile ilgili yürütülen soruşturmada elde edilen bulgular ışığında Celal Çelik’in eylemlerine, şu şekilde yer verildi:
“O dönem Ankara’da serbest avukatlık yapan Celal Çelik’in,
7 Şubat 2012 tarihinde, MİT görevlilerinin kumpas soruşturması kapsamında ifadeye çağrılırken,
daha önceki yıllarda terörle mücadelede görev alırken gazilik mertebesine erişmiş ve bu kapsamda tedavi gören kişilere,
FETÖ’den almış olduğu bilgilerle ulaştığı, tamamen FETÖ’nün oluşturmak istediği algı doğrultusunda, soruşturma dosyamız içerisinde yer alan
8 Şubat 2012 tarihli suç duyurusundan ibaret dilekçeyi gazilerin milli duygu ve hassasiyetlerini de istismar ederek imzalattığı, dilekçe içeriğinde öne sürülen hususlar ve olgular dikkate alındığında,
7 Şubat günü MİT krizinin gerçekleştiği günden sonra bir gün içerisinde hazırlanmasının ve gazilere imzalattırılmasının mümkün görülmediği, bu hususta daha öncesinden
FETÖ’den yardım alınarak eş zamanlı sayılabilecek şekilde dilekçe hazırlayarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu anlaşılmıştır.
Celal Çelik’in 7 Şubat MİT kumpası sürecinde,
FETÖ’nün yargı ve emniyet teşkilatındaki mensuplarıyla eş zamanlı olacak şekilde,
‘o dönem başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile MİT Müsteşarı ve diğer MİT görevlilerinin PKK ile iş birliği içerisinde hareket ediyormuş’ şeklindeki
FETÖ’nün oluşturmaya çalıştığı algının oluşmasına, eylemleriyle katkıda bulunduğu anlaşılmıştır.”
Tüm bu eylemlere göre Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçunu işlediğinin tespit edildiği belirtilen iddianamede, Çelik’in, henüz MİT tırları durdurulmadan, 19 Ekim 2013’te Twitter hesabından, FETÖ’nün amacı doğrultusunda ve “MİT’in terör örgütlerine silah gönderdiği” algısını oluşturacak şekilde paylaşımda bulunduğu, bu paylaşımın FETÖ üyelerinin söylemleriyle ayniyet gösterdiği ve örgütün amaçları doğrultusunda algı oluşturmak maksadıyla paylaşımlar yaparak “FETÖ’nün propagandası yapma” suçunu işlediği ifade edildi.
Şüpheli Çelik’in 26 Temmuz 2017’de bir televizyon kanalındaki programda yapılan tartışmalar sırasında, MİT tırlarının durdurulması olayına ilişkin kişilere terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı göstermeyi amaçlayan açıklamalarda bulunduğu ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili “kontrollü darbe” tabirini kullandığı belirtilen iddianamede, bu kişinin bu şekilde örgüt propagandası yaptığı öne sürüldü. Çelik’in “propaganda” suçunu oluşturacak diğer eylemleri de anlatıldı.
İddianamede, Celil Çelik’in, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan 5 yıldan 10 yıla, zincirleme şekilde “hakaret” suçlarından 9 aydan 6 yıla, zincirleme şekilde “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıldan 3 yıla, zincirleme şekilde “kamu görevlisine alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2 aydan 3 yıl 6 aye ve zincirleme şekilde “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan da 3,5 yıldan 17,5 yıla kadar olmak üzere toplam 11 yıl 11 aydan 40 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
İddianame, gönderildiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanmasının ardından terör davalarından sorumlu İstanbul ağır ceza mahkemelerinden birine gönderilecek. Kabul edilmesi durumunda Çelik’in yargılanmasına başlanacak.