Aylar önce, “Kemal Kılıçdaroğlu Kandil’in isteğini geri çevirmeyecek ve HDP ile seçim ittifakına gidecek” dediğimde CHP’li arkadaşlarım bana epey bi saldırmıştı .
Türkiye Gazetesinden Süleyman Özışık’ın haberine göre;
Aylar önce, “Kemal Kılıçdaroğlu Kandil’in isteğini geri çevirmeyecek ve HDP ile seçim ittifakına gidecek” dediğimde CHP’li arkadaşlarım bana epey bi saldırmıştı.
Küfürler, hakaretler, “İftira atma, Atatürk’ün partisi böyle bir şey yapmaz” demeler. Herkes ağzına geleni saymıştı.
Aradan geçen süre gerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gerekse CHP’li diğer kurmayların bu yönde bir isteği olduğunu ve hatta çalışmalar yaptıklarını gösterdi.
Ekrana çıkan kimi CHP’li üst düzey isimlerin, “Bizim HDP ile gönül ittifakımız var” demesi, arka kapı diplomasisi ile pazarlıkların yapıldığını işaret ediyordu.
Ancak CHP her seferinde her nedense bu görüşmeleri inkâr ediyor, hatta yalanlama yolunu seçiyordu.
Ancak son görüşmeyi inkâr edecek hâlleri kalmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 8 Kasım tarihinde HDP kökenli Ahmet Türk ile bir otelde gizlice görüştüğü ve ittifak pazarlıkları yaptığı haberi medyaya düştü. Her iki taraf da önce hık mık etti, sonra “Yahu görüştük de hele bir sorun niye görüştük” dedi, en sonunda olanı biteni itiraf etmek zorunda kaldı.
Daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu ölü taklidi yapmayı tercih ederken, Ahmet Türk, RS FM’de gizli görüşmenin içeriğine ilişkin konuştu.
Ahmet Türk yaptığı açıklamanın bir yerinde, “Ben ne dediysem Kemal Kılıçdaroğlu onayladı” dedi.
Kemal Bey nelere onay vermiş bir bakalım:
Ahmet Türk, “Demokrasiyi esas alan ve bunu yürütebilen bazı yerlerde ortak adaylar etrafında bütünleşmelidir” demiş, Kılıçdaroğlu itirazsız kabul etmiş.
Ahmet Türk, “Resmî bir ittifak olmayabilir ama birçok yerde o ilin yönetimini değiştirecek bir güç varsa onu da doğru kullanmak lazım” demiş, Kılıçdaroğlu buna da “tamam” demiş.
Dikkatinizi çekti mi?
Ahmet Türk, yönetici değişikliğinden değil, yönetim değişikliğinden bahsediyor, Kemal Kılıçdaroğlu da onay veriyor. Nasıl bir yönetim değişikliği olacağını merak ediyorsanız, CHP’nin 24 Haziran seçimleri öncesinde hazırladığı seçim beyannamesine göz atmanız yeterli:
“Bazı bakanlıkların taşra kuruluşları da yerel yönetimlere devredilecek ve yerel yönetimlerin aldığı kararlara merkezî yönetimin müdahalesini önlemek için yasal düzenlemeler yapılacak.”
“Vergiyi belediyeler toplayacak, madenleri belediyeler işletecek, polis gücü belediyelerin kontrolünde olacak. Tüm okullar belediyelerin olacak, müfredatı da onlar belirleyecek. Ekonomiyi de belediyeler yönetecek, tarımı da.”
Şimdi anladınız değil mi il yönetiminin değişmesiyle neyin amaçlandığını?
“Yahu belediye seçimlerinde il yönetimi nasıl değişecek kardeşim?” dediniz.
Duydum!
Şöyle olacak o iş:
Yerel yönetimlerde AK Parti’ye seçim kaybettirilirse, muhalefet, 24 Haziran seçimlerinin meşruiyetini tartışmaya açacak ve hükûmeti seçime zorlayacak. Yapılacak seçimi AK Parti ve Cumhurbaşkanı kaybederse, bahsi edilen illerin yönetim şekli değişikliği gerçekleştirilecek.
Bu kadar basit!
Tabii, Ahmet Türk ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha başka neler konuştuğunu bilmiyoruz. Ama bahsi edilen başlıklardan çok fazlasını konuştuklarını da tahmin edebiliyoruz.
Ahmet Türk’ün, PKK üst düzey yöneticilerinin talimatlarını almadan Kemal Kılıçdaroğlu’na gitme ihtimali var mı sizce?
Ben buna zerre-i miskal ihtimal vermiyorum. O hâlde Kandil’in talep ve emirleri de Kılıçdaroğlu’na iletilmiştir.
AK Parti hükûmeti yıkılsın diye, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelen bu talep ve emirlere de tereddüt etmeden “Tamam” dediğinden hiç şüphem yok.
24 Haziran seçimlerinde, “HDP’yi baraj altında bırakmamalıyız” diyerek her aileden bir oyun HDP’ye gitmesi talimatını veren bizzat kendisiydi netice itibarıyla…
O gün yaptığını bugün neden yapmasın ki?
Bu arada, daha önce yazdığımda, “CHP’nin HDP ile iş birliği yaptığını, ittifak kuracağını ispatla. İftira atma” diyen CHP’li arkadaşlardan hiç ses seda çıkmıyor.
Nasılsınız arkadaşlar iyi misiniz?
Yazının devamı için;