Son yıllarda yapılan araştırmalar, yalnızca tek bir travmatik olay, hatta acı verici bir boşanma, beklenmedik bir ölüm veya ciddi bir yaralanma gibi hayat değiştiren olaylar, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak kanserin gelişmesi için verimli bir zemin oluşturabileceğini gösteriyor. Bu olumsuz etkiler, kişilerin gelecek yaşamları boyunca stresle başa çıkma mekanizmalarını bozabiliyor ve potansiyel olarak kanser geliştirme risklerini artırabiliyor.
2019’da 54.000’den fazla kadını içeren bir çalışma, travmatik bir olay, örneğin bir trafik kazası veya bir saldırı, yaşamış ve sonrasında Post-Travmatik Stres Bozukluğu (PTSD) belirtileri gösteren kadınların, benzer olayları yaşamamış kadınlara göre yumurtalık kanseri risklerinin iki katından fazla olduğunu ortaya çıkardı.
2022’de 278 hasta üzerinde yürütülen başka bir araştırma, baş, boyun ve pankreas kanseri teşhisi konan hastaların çoğunun, teşhislerini izleyen beş yıl içinde önemli ve stresli bir yaşam olayıyla karşılaşmak zorunda kaldığını gösterdi. Bu bulgular, travmatik olaylar ve kanser arasında bir bağlantı olabileceğine işaret ediyor.
Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörü Dr. Andrea Lynne Roberts, PTSD ve yaşam boyu duygusal sorunlara yol açabilecek stresli olayların sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini kabul ediyor. Bu olumsuz etkiler, bir dizi tıbbi durumun gelişme ihtimalini artırabilir. Örneğin, stres ile kalp hastalığı arasındaki bağlantı, kanser ve stres arasındaki bağlantıya oranla daha belirgindir. Bu nedenle, yüksek stres seviyelerine sahip bireylerin öncelikli olarak kalp hastalığı risklerini ele almaları önerilir.
Yukarıdaki uyarılara rağmen, bilim insanları kanser ve stres arasındaki nedensel ilişkiyi onlarca yıldır incelemeye devam ediyorlar. MD Anderson Kanser Merkezi’ndeki İntegratif Tıp Programı Direktörü Dr. Lorenzo Cohen, stresin “vücudun sistemlerinin işleyişini kökten değiştirebileceğine” inanıyor. Dr. Cohen’e göre, ellerindeki en kuvvetli kanıt, stresin vücudu kansere karşı daha müsait hale getirdiği; yani bağışıklık sisteminin kanser ve diğer hastalıklara karşı doğal savunma mekanizmasını zayıflattığı yönündedir.
Tek bir travmatik olay bile vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak kanser gelişimine uygun bir ortam yaratabilir. PTSD ve benzeri duygusal sorunlar, kişilerin stresle başa çıkma mekanizmalarını bozabilir ve dolayısıyla kanser riskinde artışa yol açabilir. Ancak yüksek stres seviyeleri bulunan bireylerin öncelikle kalp hastalığı risklerini yönetmeleri önerilir. Kanser ve stres arasındaki bağlantı konusunda araştırmalar devam etmektedir ve edinilen bilgiler, gelecekte kanseri önleme ve tedavi etme yaklaşımlarının geliştirilmesine yardımcı olabilir.