Telefonun ucunda bana “Gel akıllı ol. Devlet Bey artık bitti. Yolun sonuna geldi. Meral silip süpürecek” diyordu.
“Bak herkes döndü ama sen hala Devlet Bey diyorsun” diyordu.
Bursa’nın giriş kavşaklarında konvoy yapıp, ipe un serenlerle boy boy bozkurt işareti yapıp poz veriyordu.
ABD/Fetö medyası ve Hakan Bayrakçı’nın gazına gelip yüzde 20’ler 30’lar havalarda uçuşuyor, erken zafer çığlıkları ile kendilerinden emin, başa geleceklerini sanıyorlardı.
Hakan Bayrakçı’nın sonradan “Evet biraz fazla uçtuk, fazla salladık” demesiyle pişmiş armuta döndüklerini de iyi biliriz.
Bi şekilde usta bir manevra ile koltuğunu korumayı başardı.
Her zaman söylerim; Sinyal vermeden bodozlama gidenlerin ileride dörtlüleri yakarak bizi beklediklerini de çok gördük.
Evvelsi gün Devlet Bey güzellemeleri yapıp, Belediyeye Başkan olmak için Devlet Beye sinyal çakıyor olarak gördük kendisini…
Yine bir diğeri telefonun ucunda bana “Bak Abicim, Devlet Bey CIA Ajanı, sen bilmezsin. Artık ondan kurtulmamız lazım” diyordu.
Seçimden sonra MHP heyetinin Bursa girişinde kurban keserken bulduk kendisini.
Bi de tatlısu kurnazları var.
Hacı yatmaz gibi duruma göre hareket eden, kendilerini uyanık ama milleti saf sanan, kim kazanırsa ona yamanan tipolojiler var.
Zor günlerde zerre kelâm etmemiş, ibre Devlet Beye dönünce, “Biz hep Devlet Beyciydik” diye bangır bangır kıçını yırtanlar.
Şimdi uzaktan hepsini ibretle izliyorum…
Ahali de ibretle izliyor pek bi şaşırıyor.
Hepsi kayıtlı, yazılı çizili.
Aslında kızmıyorum bu tiplere. Kendilerine göre haklı olabilirler zira siyaset dedikleri şey bu…
Asıl kafama takılan şey, vakti zamanında burun kıvırıp, ilk fırsatta satanların ve gıkı çıkmayanların şimdi senden benden fazla atıp tutması.
Gerçi bu tipler dün vardı, bugün de var ve yarında varolacaklar.
Tıpkısını bugünlerde Bursa Ak Parti kanadında da görüyoruz.
Vakti zamanında sabah-akşam Ak Partili Başkanları baştan aşağı yalayan sözde gazeteci müsveddeleri için, “Bakın bunların meselesi Ak Parti değil, mama meselesi. Mamaları kesilsin sizi ilk bunlar satacak” dediğimizi iyi biliyorum.
Ortalık ciğeri beş para etmez, Türkçe bilmez, kripto fetöcüsünden İngiliz ajanına kadar birbirini yiyen, iftiracı, şizofren ne idüğü belli olmayan raporlu saksağanlardan geçilmiyor.
Ülke yangın yerine dönmüş bunların tek dertleri mamaları.
Oturduk çekirdek çitleyerek, film tadında bunların yediği naneleri izliyoruz
Bunlarla aynı cenahta sayılmaktan hicap duyuyorum.
Şimdi birader…
Bize gelince…
Biz dün neredeysek bugün de aynı yerdeyiz.
Yarında aynı yerde olacağız.
Söz konusu vatansa bizim için, gerisi teferruat.
Akabinde ve detayında sevgili kardeşlerim;
Propaganda bir bilim dalıdır. Temelinde felsefe ve yaratıcılık yatar.
Bu sadece belli insanlara has bir özelliktir.
Ve bunun da ilk kuralı, önce dik duracaksın…
NOKTA