Dr. Cüneyt Karaarslan, göz sağlığının korunmasına yönelik bir dizi önemli bilgi aktardı. Dr. Karaarslan, güneş gözlüğü kullanımı, mevsim değişikliğinin göz sağlığına etkileri, bunlardan korunma yöntemleri ve beslenmenin önemine değindi.
Oftolmolog Op. Dr. Cüneyt Karaarslan, göz sağlığına yönelik, mutlaka bilinmesi gereken bazı noktalarla ilgili açıklamada bulundu. Güneş gözlüğünün yazın olduğu kadar, kışın da kullanımının gerekebileceğini ifade eden Dr. Karaarslan, “Yazın güneş ışınlarından ultraviyolenin dik açıyla dünyaya düşmesi nedeniyle güneş gözlüğü kullanımı şart. Güneş gözlüğünün yazın kullanımı biraz da moda olmuş bir durum. Aslında kış aylarında belli bulutların arasından, ya da karların arasından gelen, hatta etkisi artmış olarak düşen ultraviyole ışınlarının yarattığı sorunlarla da karşılaşabiliyoruz gözde. Özellikle lazerle yapılan göz tedavisiyle ilgilendiğim için biliyorum, bizim bölgemizde yaz-kış, lazer tedavisi olmuş olsun olmasın, insanlarımızın belli bir yaştan sonra, belli bir yaşa kadar güneş gözlüğü kullanımı şart. Bunu sık sık vurguluyoruz” dedi.
FLORESAN LAMBALARIN OLUMSUZ ETKİLERİ
Ultraviyole ışınlarının floresan lambalarının yaydığı ışıkta da bol miktarda bulunduğunu belirten Dr. Karaarslan, “Kalitesiz standartlarda üretilmiş floresan lambaların ışınlarına uzun süre maruz kalan kişilerin, gerekirse renk değiştirebilen, gerekmezse değiştirmeyen güneş gözlükleri kullanması gerekiyor.
Özellikle bizim bölgemizde yaz-kış güneş gözlüğü, tropikal-sultropikal bölgelerde mutlaka güneş gözlüğü kullanılması gerekiyor. Karda, kışta, bulutlu havada da ultraviyolenin zarar verdiği kanıtlandığı için mutlaka güneş gözlüğü takılmalı.”
MEVSİM DEĞİŞİKLİĞİ
Mevsim değişiminin de göz sağlığında sorun oluşturabildiğini ifade eden Dr. Karaarslan, şunları söyledi: “Ön segment dediğimiz, gözümüzün ön bölümünde, konjonktival kornea katmanında mevsimsel değişiklikle ortaya çıkan iki büyük rahatsızlık var. Bir tanesi alerjik dönemler dediğimiz dönemlerde ortaya çıkan alerjik göz rahatsızlıkları ve alerjik konjonktivitler, diğeri de özellikle okulların açılması ve sohbaharla başlayan, havaların değişmesi, vücut direncinin düşmesi döneminde, akut, enfeksiyöz, bulaşıcı salgınlar yapan konjonktivit şekli.
Alerjik rahatsızlıklar ilkbaharı sever. Enfeksiyöz ve salgın ise, genellikle sonbahar ve okulların açıldığı dönemde, çocukların birbirine daha kolay bulaştırabildiği rahatsızlıklardır.
Bir de mevsimlere bağlı olarak gelişen ilginç göz rahatsızları vardır. Bunlar üveit ve göz tansiyonu yükselme nöbetiyle kendini gösterir. Oldukça karmaşık bir klinik yapıyla gelir karşımıza. Teşhis koymak zordur ama teşhisi koyduğunuzda da gözü kurtarırsınız.”
BESLENMENİN ÖNEMİ
Beslenmenin göz sağlığına etkileriyle ilgili de bilgi veren Dr. Karaarslan, sözlerini şöyle tamamladı: “Beslenmenin göz sağlığına en etkili olduğu dönem, anne rahmindeki yaşam süresi. Doğduktan sonra belli bir zamana kadar optik sinirin, makülanın, yani görme noktasının geliştiği yaşlara kadar beslenme hayati önem taşır. Çünkü buradaki hücreler, halihazırda yüzde 90, yüzde 80 gibi gelişimini tamamlamıştır ama 6 buçuk, 7 yaşına kadar da gelişimleri devam eder. Demek ki beslenme en büyük kısmıyla anne rahmindeki yaşamda, daha sonra da 6 buçuk, 7 yaşına kadar ciddi anlamda önem taşıyor.
Burada önemli olan protein açısından, yeşil sebze ve meyvelerden yeterince beslenmek, Bunların hepsi zaten yeteri miktarda etken madde ve vitamin içeriyor. Hamilelerin bunlara çok dikkat etmesi gerekiyor.
ANTİOKSİDAN TAKVİYESİ
Belli bir yaştan sonra ortaya çıkan göz rahatsızlıklarını engeleyebilmek için antioksidan gıdalardan, ya da yardımcı besinlerden yararlanmak da çok akıllıca olacaktır.
Kataraktın engellenmesi, ilerlemesinin önlenmesi, ertelenmesi, ötelenmesi, şiddetinin azalmasından, gözün arka tarafındaki retinanın yaşa bağlı bozukluklarına karşı önlem olsun diye, 40’lı yaşlardan itibaren antioksidan takviyelere dikkat edilmesinde fayda var.”