Adli yıl açılış konuşmasında gündeminde bu konunun olduğunu ifade eden Feyzioğlu, şöyle konuştu:
Alman Şansölyesiyle mi görüşecektik? “Toplumsal şiddetle mücadele etmek zorundayız. Bu toplumsal şiddetin mağduru aynı zamanda avukatlar. Ayda en az bir avukatımızın başına feci bir olay geliyor. Trafiğe çıkın, çocuklarınızı kazasız belasız gelsin diye dualarla gönderiyorsunuz. Ya da bir kavgaya karışmasın, bir kaza kurşununa uğramasın, başına bir vahşinin levyesi inmesin diye ödünüz kopuyor. Bu ülkede herkes, çoluğu, çocuğu, eşi ve kendisi için endişe duyuyor. Demek ki bir toplumsal şiddet var ve tırmanışta. Bunu televizyon dizileriyle, filmlerle çözmemiz lazım, kreşten itibaren meseleye el atmamız lazım.”
“BİR KALEMDE 250 BİN GENÇ AVUKATA YENİ İŞ İMKANI YARATIYORUZ”
Feyzioğlu, adli yıl açılışına bazı baro başkan ve üyelerinin katılmadığı yönündeki soruya ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:
“Katılan da, katılmayan da bizim baş tacımızdır. O yüzden bizim aramızda bazı polemikler çıkartmak isteyenler var biliyorum. Bizim önümüzde çok önemli bir mesele var. Bizim hayatımız buna kilitlenmiş durumda o da Yargı Reformu. İki baromuz bizi olağan üstü kongreye çağırdı. Arkadaşlarımıza, biz hangi suçu işledik de karşımızda bazı sevgili arkadaşlarımız böyle bir tepki gösteriyor. Sizin aracılığınızla tüm Türkiye duysun, tüm meslektaşlarım da bilgi sahibi olsun. 10 bin değil, 100 bin değil, sadece bir kalemde 250 bin genç avukata yeni iş imkanı yaratıyoruz. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde var.”
Özellikle genç avukatlara iş imkanı bulduklarını belirten Feyzioğlu, bu çalışmalardan bazı kesimlerin rahatsız olduğunu dile getirdi.
“BİN TANE SORUNU ÇÖZMEK İÇİN ALMAN ŞANSÖLYESİ İLE Mİ GÖRÜŞSEYDİK?”
Özgürlükleri güvence altına alacak düzenlemeleri getiriyoruz. Avukatın günlük sorunlarını çözümler düzenleme ile hayata geçiyor. Ekim ayında Meclis açılır açılmaz birinci önceliği olmalıdır dedi Sayın Cumhurbaşkanı. Şimdi size soruyorum biz avukatların bin tane sorununu çözmek için, stajyer avukatların sorunun çözmek için, 82 milyon vatandaşın sorununu çözmek için Alman şansölyesiyle mi görüşmeliyiz ? O zaman İngiliz Başbakanına mı gitseydim ? Elbette Türkiye’yi kim yönetiyorsa ona gittik gideceğiz. Gittiğimizde hüsnü kabul gördük. Bu telaş nedir?