enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5197
EURO
36,1843
ALTIN
2.962,97
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Parçalı Bulutlu
21°C
Bursa
21°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Karla Karışık Yağmurlu
18°C
Cumartesi Kar Yağışlı
6°C
Pazar Az Bulutlu
7°C
Pazartesi Açık
8°C
Advert

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Köy enstitüsü öğretmeni Şefik Sınığ

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Köy enstitüsü öğretmeni Şefik Sınığ
12.02.2023 20:59 | Son Güncellenme: 14.10.2023 13:00
707
A+
A-

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Köy enstitüsü öğretmeni Şefik Sınığ “Dünyanın bütün çiçekleri” Bir Ceyhun Atıf Kansu şiiridir. “Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” sözü ise bir köy enstitüsü öğretmeni olan Şefik Sınığ’ın sözleridir. Bir arkadaşım tarafından facebook sayfama gönderildi, bende bunun üzerine biraz araştırma yaparak sizlerin de Şefik Öğretmen hakkında bilgi sahibi olmanızı istedim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Köy enstitüsü öğretmeni Şefik Sınığ

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Köy enstitüsü öğretmeni Şefik Sınığ

“Şefik Sınığ, 1925 yılında Konya-Seydişehir’de dünyaya gelmiştir. Küçük
yaşta anne ve babasını kaybeden Şefik Sınığ, hem yetim hem öksüz
kalmıştır. O yıllarda Denizli’nin Çivril ilçesinde Ptt müdürü olan eniştesinin
yanına gelir. Şefik Sınığ, burada ilçenin de tek ilkokulu olan 30 Ağustos
ilkokulunda öğrenimine başlar. Denizli-Çivrilli olan ve Isparta-Gönen Köy
Enstitüsünde tarım öğretmenliği yapan Osman Gürkan , çevresinde ki
zeki, çalışkan, yardıma muhtaç çocukları teşvik ederek, çoğunlukla okula
kendisi götürerek , o çocukların öğrenim görmelerini sağlamaktadır.
Tabi ki Şefik Sınığ’da bu çocuklardan birisidir. Öğretmen Osman Gürkan ,
Şefik Sınığ’ı Isparta-Gönen Köy Enstitüsüne götürür ve orada, parasız yatılı
okumasını sağlar. Şefik Sınığ’a bir baba şefkati göstererek ona sahip çıkan
öğretmen Osman Gürkan ile ilgili bir biyografiye hiç bir yerde ulaşamadık.”

Köy enstitüsü öğretmeni Şefik Sınığ

-O yıllarda Köy Enstitüleri öğretmenleri; eğitmenin, köy yaşamını bütünüyle
bilmesi gerekiyor, köyde sade fakat ilerici, çağdaş bir yaşamı gerçekleştirmek
için bıkmadan çalışması isteniyordu. Bu nedenle yaşı, bilgisi, becerisi ve
düşünce yapısı ile köyde gerçekleştireceği işleri yenebilecek güç ve yapıda
olması şartı aranmaktadır. Eğitmenin, köyün geleceği ile kendi geleceğini
eş değerde tutarak, ulusal birliğine inanarak çalışması isteniliyordu. Aynı
zamanda bu eğitmenler köyde, eğitim ve tarım alanlarında genel yaşama
düzeyini yükseltecek ve devletin temsilcisi ve köylünün rehberi olacaktır.
-Şefik Sınığ’da bu eğitmenlerden bir tanesidir. Isparta’nın, Gönen Köy
Enstitüsünü bitirir ve Afyon-Dinar ilçesi Sütlaç Köyü İlkokuluna öğretmen
olarak atanır. 1949 yılının Ekim ayında Sütlaç Köyüne yakın olan Bostancı
Köyüne futbol oynamaya giderler. Bostancı Köyünde, Gönen Köy Enstitüsünden
sınıf arkadaşı arkadaşı olan Mehmet Aydeniz görev yapmaktadır. Orada maç
yaparlarken futbol topu patlar ve Şefik öğretmen ile arkadaşı topu tamir
etmek için okula girerler. Şefik öğretmen topu tamir ederken okulun ara
duvarı üzerlerine çöker ve Şefik öğretmen ciddi bir şekilde yaralanır.

Köy enstitüsü öğretmeni

-Çivril’e geri getirilen Şefik Öğretmen, doktor Şerif Gürsel tarafından muayene
edilir ve omuriliğinin hayli ezilmiş olduğunu söyler. Çaresiz bir şekilde Şefik
Öğretmen tekrar öğretmenlik yaptığı Sütlaç Köyüne geri götürülür. Okulun
lojmanında yatağına yatırılır. Başında ise öğretmen arkadaşı Mehmet Aydeniz
ve köylülerden bir kaç kişi beklemektedir. Ancak Şefik öğretmenin durumu iyi
değildir. Köy çocuklarını ,öğretmenlik mesleğini çok seven Şefik öğretmen
ölmek üzeredir. Hiç durmadan öğrencilerini sayıklar durur. Bu sayıklaması
günlerce sürer ve son sözleri şu olur.” Bana çiçek getirin, dünyanın bütün 
çiçeklerini buraya getirin” der ve daha sonra hayat gözlerini kapar. Bu olay
1949 yılının Ekim ayında yaşanır. Şefik öğretmen yine öğretmen arkadaşları
tarafından Çivril’e getirilir ve şehir mezarlığında toprağa verilir.
-“Dünyanın bütün çiçekleri” isimli şiirin yazılmasına vesile olan kişi ise Şefik
öğretmen öldüğünde ,öğretmenlerle birlikte Şefik öğretmenin cenazesini Sütlaç
köyüne almaya giden bir bir üniversite öğrencisi tarafından bu olay Ceyhun Atuf
Kansu’ya anlatılır ve Kansu bu olaydan çok etkilenir ve Şefik öğretmenin anısını,
idealistliğini ölümsüzleştirmek için “Dünyanın bütün çiçekleri” isimli o duygulu
şiirini 1950 yılında kaleme almıştır. O şiirin ilk dörtlüğü şu şekildedir.
“Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum./ Bütün çiçeklerini getirin buraya,/
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,/ Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer,/
Bütün köy çocuklarımı getirin buraya,/ Son bir ders vereceğim onlara,/ Son şarkımı
söyleyeceğim,/ Getirin, getirin ve sonra öleceğim.” Alıntı: Ceyhun Atuf Kansu

Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirine konu olan öğretmen Şefik Sınığ’ın öyküsü

Mümtaz BAŞKAYA-Emekli öğrt. Çivril / Denizli

  • Mezarında renk renk çiçekler açıyor Şefik öğretmenin çağrısı ile dünyanın bütün çiçekleri ve kaderleri ona benzeyen, geniş ovalarda kokuları kaybolup giden kır ve dağ çiçekleri, mezarını örtüyor. Onun özlem­lerini gidermek, vereceği son derse geç kalmamak, söyleyeceği son şarkıyı dinlemek için…

Çivril, Denizli’nin şirin bir ilçesidir. Öğretmen Şefik Sınıg’ın mezarı, şehir mezarlığında bir tepenin üzerindedir. Nüfus kayıtlarına göre, asıl adı ve soyadı Şefık Eren Şı­nıg’ dır. Ancak, “Şınığ” yeri­ne, “Sınıg” soyadını kullan­mıştır.

Şefık Sınığ, 1925 yılında Konya-Seydişehir’ de dünyaya geldi. Babasının adı Hulusi, annesinin adı Nazife’dir. Kü­çük yaşta annesini ve babasını kaybeden küçük Şefik, hem yetim. hem de öksüz kalır. Kimsesiz kalınca; o yıllarda Denizli’nin Çivril ilçesinde PTT müdürü olan eniştesinin yanına gelir. Burada, ilçenin tek ilkokulu olan 30 Ağustos İlkokulu’nda öğrenime başlar.

Çivrilli Osman Gürkan, Is­parta-Gönen Köy Enstitü­sü’nde tarım öğretmenidir. Çevresinde; zeki, çalışkan, yardıma muhtaç çocukları teş­vik ederek, çoğunlukla, okula kendisi götürerek, o çocuklanın öğrenim görmelerini sağ­lar. Şefık de, bu çocuklardan biridir.

Öğretmen Osman Gürkan, Şefik’i Isparta-Gönen Köy Enstitüsü’ne götürür, Orada, parasız yatılı okumasını sağ­lar. Ona bir baba şefkati göste­rir. Ona sahip çıkar.

Şefik Sınığ, Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Afyon-Dinar ilçesi, Sütlaç Kö­yü İlkokulu’na öğretmen ola­rak atanır. Burada ilk görevine başlar1949 yılı ekim ayında bir gün, görev yaptığı Sütlaç Kö­yü’ne yakın Bostancı Köyü’ne futbol oynamaya giderler. O köy­de Çivril’den ve Gönen Köy Enstitüsü’nden sınıf arkadaşı olan öğretmen Mehmet Ayde­niz görev yapmaktadır Orada, maç esnasında fut­bol topu patlar. Şefik öğret­men ve arkadaşları, topu tamir etmek için okula girerler. Şe­fik öğretmen, topu tamir eder­ken okulun ara duvarı üzerleri­ne çöker. Yalnızca o ağır yara­lanır.
O yıllarda, ulaşım şartlan hayli zor olduğundan Çivril e güç şartlarda” getirilir.

Doktor Şerif Gürsel, ağır yara­lı olan Şefik öğretmeni mu­ayene ediyor ve omuriliğinin hayli ezilmiş olduğunu görü­yor. Çaresiz bir şekilde, Çiv­ril’den Sütlaç’a geri götürülü­yor ve orada okul odasında yatağına yatırılıyor. Hasta ya­tağının başında, öğretmen ar­kadaşı Mehmet Aydeniz. köy­lülerden bir kaç kişi bekliyor Ancak, durum umutsuz­dur. Dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını, öğretmen­lik mesleğini çok seven ide­alist öğretmen ölmek üzeredir. Sürekli öğrencilerini sayıklar Bu sayıklaması gün boyunca sürer. Hep, öğrencilerini, kaderleri kendisine benze­yen o köy çocuklarını sayıklar. Dünyanın bütün çiçek­lerini yanına ister. Son sözleri şu olur:

BANA ÇİÇEK GETİRİN, DÜNYANIN BÜ­TÜN ÇİÇEKLERİNİ BURAYA GETİRİN

Daha sonra, yaşama gözlerini kapar. Zorluklarla geçen yaşamı acı bir olayla son bulmuştur. Artık, o çok sevdiği köy çocuklarından, okulundan ayrıdır…

Bu acı olay, 1949 yılında ekim ayının bir perşem­be günü meydana gelmiştir. Çivril’de de duyulan bu acı olay üzerine, bir grup öğretmen arkadaş, bir kamyonla Şefik öğretmenin ce­nazesini Çivril’e getirmek üzere Sütlaç’a gider. Giden öğretmenler Süleyman Çavdaroğlu, Hasan Başkaya, Ali Dönmez, Rüştü Özen ve Mehmet Reşit Akay’dır. Yanlarında, beraber gittikleri öğretmenlerden birisinin Çivril’ de misafiri olan bir üniversite öğrencisi de var­dır. O da çok üzülmüş ve duygulanmıştır.

Şefik öğretmen, arkadaşlarınca Çivril’ e getirilir ve şehir mezarlığında toprağa verilir. Mezarının başına adı, soyadı, doğum ve ölüm tarihleri yazılı bir mezar taşı dikilir.

Çivril’den öğretmenlerle beraber Sütlaç’a giden üniversite öğrencisi bu acı olayı Ceyhun Atuf Kan­su’ya, 1949 yılında anlatır. Şefik öğretmenin o duygu yüklü son sözlerini aktarır. Bu acı olayı ve son sözleri duyan Ceyhun Atuf Kansu çok duygulanır. Şefik öğ­retmenin anısını, idealistliğini ölümsüzleştirmek için “Dünyanın Bütün Çiçekleri” adlı o duygulu, anlamlı şiirini kaleme alır.

Bu şiir, ünlü şair tarafından 1950 yılında kaleme alınmış­tır, öğretme yıllar boyu yaşasın diye… Gerçekten de, “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiiri, yıllar boyu bir türkü gibi söylenip durdu. Daha çağlar boyu söy­lenip duracak. Anadolu’nun her köşesinde bir fısıltı gibi, Şefik öğretmen, dünyanın bü­tün çiçeklerini, köy çocukları­nı çağıracak. Kaderleri ona benzeyen, yalnızlıkta açan, kimsenin bilmediği o köy ço­cuklarını… Onlara son bir ders vermek için… Son şarkısını söylemek için…

Öğretmen Şefik Sınığ, bu şiirle ölümsüzleşmiştir. Şefik öğretmenin mezarının Çivril’de olduğunu pek fazla kişi bilmiyor. Onu tanıyan, bu gün hayatta olan emekli öğretmen arkadaşları mezarın yerini bil­mektedirler ve anısını ilk günkü canlılığı ile içlerinde yaşatmaktadırlar. Bu gün, hayatta olan, kendisini tanıyan arkadaşla­rı Osman Gürkan’ın oğlu emekli kütüphane öğretme­ni Turan Gürkan, emekli öğretmenler Rüştü Özen, Mehmet Reşit Akay ve Süleyman Erdem’dir. Emekli öğretmen Süleyman Erdem, Şefik öğret­menin mezarının Çivril’ de olduğu, konusunu yeniden gündeme getirir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, “Mezarın yeniden düzenlenmesi” önerisini götürür. Öneri kabul görür ve yapılan düzenleme 24 Kasını Öğretmenler Günü’ne yetiştirilir. Mezar taşına şiirin ilk ve son kıtaları yazdırılır. 24 Kasım’ da mezarının ba­şında kısa bir tören yapılır. Emekli öğretmen Rüştü Özen, Ceyhun Atuf Kan­su’nun oğlu Işık Kansu’ya olayı haber verir. Çivril’e davet eder. Ünlü şairin oğlu Işık Kansu, yıllardan beri peşinde olduğu, araştırdığı olayın birden bire aydınlandığını duyunca, oldukça heyecanlanır. Hemen Çivril’e gelir ve Şefık Sınığ’ın mezarını ziyaret eder. Onu tanıyan emekli öğretmen arkadaşları ve diğer kişilerle tanışır, konuşur. Daha sonra, Rüştü Özen ile birlikte Dinar’ın köy­leri olan Sütlaç ve Bostancı Köyleri’ne gider. Amacı; o günlerin tanığı yaşlı kişileri bulup konuşmaktır.
Amacına ulaşır. O acı olayın can­lı tanıklarını bulup konuşur. Ora­dan buruk bir acı ile Çivril’e geri döner.Yıllardır arayışının mutlu so­na ulaşmasında katkısı olan Çiv­rilliler’ e teşekkür ederek, Anka­ra’nın yolunu tutar. Ankara yolla­rında babası Ceyhun Atuf Kan­su’nun “Dünyanın Bütün Çiçek­leri” şiirini daha bir anlamlı mırıl­danır. Bizler, Şefik öğretmenin me­zarının Çivril’de bulunmasını bir onur sayıyoruz.
Çivril’ de Şefik öğretmenin mezarının bulunduğu şehir me­zarlığı, yüksekçe bir tepededir. Bu tepe, özellikle ilkbahar ayla­rında renk renk çiçeklerle beze­nir. Burada her türlü çiçek boy verir.

 

Yorumlar

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.