Chp’li Buğday Bombaladı, Maalesef değişen fazla bir şey yok. Bursa’nın ünlü fanatik CHP’li ablalarından Güler Buğday, devam eden ve bazı bitmiş CHP Bursa Kongrelerinin ardından sosyal medya hesabında bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazının bazı bölümleri;
Çünkü daha önce yazdıklarım beğeni rekoru kırdı ancak buna karşın okuyan ve anlayan çok az oldu!
Ama en önemlisi ders alan hiç olmadı diyebilirim.
Çünkü o raporlarda yazdıklarım; araştırma, analiz ve yaptığımız hatalara ve acı gerçeklere dayanıyordu.
Popülizmden uzak, adam kayırmadan, suçlama yapmadan hataları ve eksikleri ortaya koyarak yazmıştım o raporları.
Artık anlamsız buluyorum boşa giden emeklerimi.
Bizlerde nasibimizi aldık bu kirli dönemden ve yakışıksız ilişkilerden, güvenilmez yapılardan.
Özellikle popülizmin egemenliğinde tabanı aldatma ve koltuk kapma hırsından sol/sosyal demokrat ideolojiye gözlerimizi kapattık.
Evrensel değerleri ve CHP’nin geleneklerini ve etik değerlerini özellikle ilkelerini sadece söylemde kullanır olduk.
Parti içi yarışlarda kazanmanın her yöntemini mubah saydığımız, ilkesiz davranışları, yakışıksız pazarlıkları, haysiyet cellatlığına soyunanları gördük, izledik ve üzüldük.
Kapalı kapılar ardında, içki masalarında bir daha yüz yüze bakamayacak tarzda belden aşağı vuruşlar ve yakışıksız tavırlarla yapılan kara propagandayı gördük ve duyduk.
Bir yerlere gelmek için bu yapılanları bir anda es geçip, yok sayıp, koltuk için, kişisel beklenti için uyumsuz (düşman kardeşlerin) yan yana gelebilmesinden dolayı şaşkına döndük!
Yine bitmeyen bir kin, öfke ve nefretle birbirlerini suçlamalara; sürekli tahribata sebep olan davranışlarla her yer ve ortamda (Ben, ben, ben) diyerek ülkenin gittiği felaketi umursamadan siyaset yapılmasının partinin ve tabanını nasıl bunalttığını ve yorduğunu tespit edip üzüldük.
Bazı zamanlarda partideki taraf veya grupların farkında olmadan teklik anlayışının ve bakış açısının taraftarı ve savunucusu olduklarını, hoşgörüden, özeleştiriden ve vicdanlı olma duygularından uzaklaştığına hayretle tanık olduk.
Buna karşın ayrışmaya, çıkara ve kişisel beklentilere kapı açanların, kitlelere karşı söylem ve tavrı ile heyecan yaratıp “sol soslu” sloganlarla insanları uyutup ideale ulaşılabilmesinin ucuzluğunu izleyince oldukça şaşırdık.
Bu tarz şovlarla güven uyandırmayan ve gerçekçi olmayan birlikteliklerden dolayı gelecek için endişelendik!
Çıkar ve beklentilerinden dolayı birbirlerinden nefret eden, yan yana gelmeyen, aslında ideolojik farklılıklarıyla adeta düşman tavırlarla birbirlerini suçlayan insanların öz eleştiri vermeden, birlikteymiş görüntüsüyle yan yana gelmelerinin çıkara dayalı olduğunu üzüntüyle fark ettik…
Samimiyetsizlikleri, sahte yol arkadaşlıklarını duyduk izledik hatta utandık.
İstiklal Marşımız söylenirken bile yan yana duramayacak kadar öfkeli ve nefret dolu kişiler, nasıl bir araya geldiler ve canla başla delege devşirip kendilerince başarıya (!) ulaştılar anlaması gerçekten çok zor oldu!
Umarım herkes iyi niyetlidir.
Geçmişte yaptıkları hatalardan ders almışlardır.
“Birlikte ilkeli, samimi ve geleceğe umut verecek yeni bir yapılanmanın temelini atmışlardır” diyeceğim… de inanmadığımla kimseyi kandıramam.
İnanmam için bazı kimselerin hatalarından ders çıkarıp, vefasızlık ve haksızlık yaptıkları kişilere karşın özür dilemeleri gerekirdi.
Maalesef değişen fazla bir şey yok.
Anlayış çoğunlukla aynı devam ediyor ve hatalar tekerrür ediyor.
Daha ilçe kongreleri bitmeden ayrışmaları ve ikbal peşine düşmeleri ve üst iradeye koşup onay aramaları veya destek beklemeleri bizlerin haklı olduğunu ve “eski tas, eski hamam” anlayışında değişen bir şey olmadığını göstermiştir.
İlçe kongrelerinde şov amaçlı birlik, bütünlük sözleri ile umut yaratılmaya çalışmanın sahteciliği anında kendini göstermiştir.
Kongreler sürecinde ne verilen sözler, ne yol arkadaşlığı, ne birlikte iktidara yürüme bir anda yalan olmuştur…
Ayrıca ne halkın çaresizliği, nede AK Parti’nin ve Tek Adam rejiminin yarattığı karanlığa, despotizme, faşizme ve halkın açlığa yokluğa mahkûm olmuşluğuna karşı birlikte verilmesi gereken mücadelenin inandırıcılığı kalmıştır.
Daha ilçe kongreleri bitmeden adeta “talandan mal kaçırır” mantığı ile kongresi yapılmayan ilçeleri ve yönetimlerini yok sayarak “SÖZDEN DÖNME” birlikteliği tek taraflı bozma ve ön kesme yakışık almamıştır.
Vefa nedir, dostluk nedir, yapılan iyiliklere karşı saygı nedir umursamayan ve örgütün tümünün istek ve kararını hiçe sayan hiç kimse CHP’yi hak etmiyordur.
İhtiraslı ve “Ben dedim oldu….” mantıklı bir belediye başkanının Bursa’nın patronluğuna soyunmasının ne örgüte, ne CHP’ye nede kendilerine getireceği bir başarı olamaz.
Genel merkeze gidip, Genel Başkana ve yetkililere, hiç fikrini almadıkları partililerimizin veya çoğunluk delegemizin mülkiyeti kendilerinde gibi “bilmem kaç delegem var” demelerini; ne solla ne sosyal demokrasiyle hatta nede demokrasiyle bağdaştırmayı olanaklı görmüyorum.
Ayrıca bu anlayış, bugün yapılacak İznik ve haftaya yapılacak olan Gürsu ilçelerimizi yok hükmünde mi görüyorlar.
Bu iki değerli ilçemizi “olsa da olur olmasa da önemi yok” diye mi değerlendiriyorlar?
Bu yöntemler doğru değildir.
Bu yöntemlerle seçim alınsa ne olur?
Güvenin kaybolduğu, verilen sözlerin aldatmacadan ibaret olduğu, tarikat mantığıyla delegenin yönlendirildiği kongrelerden kişisel tatminler çıksa da CHP için ve halkımızın beklentileri için umut çıkmaz.
Ben daha fazla uzatmak istemiyorum.
Sevgili Dostlar, CHP’liler ve Yoldaşlar, ben bir abla olarak, ömrünü sol/sosyal demokrasiye inanarak mücadele etmiş bir yurttaş olarak yine son bir kez uyarı görevimi yapıyorum.
Amacım kırmak, dökmek, karalamak ve küçültmek değil…
Öyle olsa yıllardır bizzat tanık olduklarımı, bildiklerimi, onaylamadıklarımı ve çıkar uğruna yapılan vefasızlıkları Pandoranın kutusunu açıp isim, isim anlatırdım.
SON SÖZ:
Sol/Sosyal Demokratlar, ne kurtarıcı nede kendilerine patron aramazlar.
Aşiret mantığı ile kan davası güderek savaşamazlar.
Herkes kendi yerini bilip kendi görevini halkın beklentisi ve ihtiyaçlarına uygun yapmalıdır.
Bursa’da örgütü yönetmek isteyen anlayış koyun sayar gibi delege sayısıyla hareket edemez.
Etmemelidir.
Bu anlayışın AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın mantığından ne farkı olur?
Bursa CHP’yi yönetmek isteyenlerin ve aday olanların dikkat etmesi gereken temel kural örgüt bütünlüğü, farklı düşünenler, kendilerini onaylamayanlarla kurulacak diyalog ve sorunların ortadan kaldırılması olmalıdır.
Hiçbir vesayet doğru olmaz.
Dayatmalar saygın olmaz.
Ben ve benimle olanlar mantığı asla itibar bulmaz.
Sizlerden ricam:
Sosyal demokrasinin ve sol değerlerin temel kuralı olan, “ÖZGÜR BİREY, ÖRGÜTLÜ TOPLUM VE DEMOKRATİK DEVLET” anlayışından özdün vermeyin.
Sorgulayın. Düşünün.
Partiyi yönetmek isteyenler geçmiş hatalarından ders almış mı, özeleştiri veriyor mu?
Amacı örgütü yönetmek veya partiyi iktidara taşımak mı yoksa ilk seçimde kendi ikbali için bırakıp kaçmak mı?
Karar sizlerindir.
Ben Ablalık görevimi yapmaya çalıştım.
Sevgiyle, sağlıkla, onurluca, insanca, aldanmadan ve aldatmadan birlik ve barış içinde kalın…
GÜLER BUĞDAY