Haber 7 Gündem Masası’nın bu haftaki konuğu olan AK Parti Bursa Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Alinur Aktaş, Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli ve Haber Şefi İbrahim Günay’ın sorularını cevaplandırdı.
HDP, CHP VE İP İTTİFAKI
– Pazar günü milletimiz bir kez daha sandığa gidecek. CHP, HDP, İP ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu bir işbirliği var. Bu işbirliğinin Bursa’daki yansımalarını merak ediyoruz. Bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
İttifaklarla gidilen bir seçim süreci yaşıyoruz. Millet İttifakı olarak Bursa’da da bir faaliyetleri mevcut elbette. Lakin öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, Saadet Partisi’nin hem ilde hemde ilçelerde müstakil adayları mevcut. Bu ittifakın Bursa ayağına dahil değil. CHP ve İP bu ittifakın içerisinde, hemde yoğun bir şekilde. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa’ya 3 kez geldi. Herhangi bir miting yapmadılar ama lokal buluşmalar ile anlattılar. Bu zamana kadar yapılmış mitinglerle alakalı elde edilmiş bir başarıları yok. İP Genel Başkanı’da 6-7 kez geldi. Bu mitinglerde çok başarılı olmadı. HDP direkt içinde değil gibi gözükse de ortak seçim büroları var. Özellikle HDP İl Başkanının çok net bir açıklaması oldu, “Bizim Bursa’da adayımız yok. AK Parti ve MHP adayının karşısındaki CHP ve İP adayı bizim adayımızdır” diye. İki gün önce de Elazığ’daki bir mitingde de HDP’li bir milletvekilinin bu şekildeki söylemi hem Bursa’yı kazanma isteği anlamında ortaya koydukları iradeyi hemde bu ittifakı çok net bir şekilde ortaya koymuştur.
“ÇOK CİDDİ TAKSİMATLAR YAPILIYOR”
Peki, partilerin bir araya gelmesini nasıl yorumluyorsunuz? Sonuçta kendisinin Marksist-Leninist sol bir ideolojiden geldiğini iddia eden bir parti ile milliyetçi olduğunu iddia eden bir parti var bu ittifak içerisinde. Bunları buna iten bir güç mü var?
Bir içeriyle alakalı boyut var, bir de dışarıyla. İlki yeter ki Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti olmasın anlayışı. Diğeri ise Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini akamete uğratmak, zayıflatmak. Bu girişimle beraber oluşturulacak yapıda mevcudu bertaraf edebilir miyiz ve ya kendi içimizde bir oluşuma gidebilir miyiz düşünceleri yatıyor. Benim CHP içinde de İP içinde de tanıdığım bildiğim çok dostum var, hepsi bu durum içerisinde olmaktan çok rahatsız oluyorlar, bunu çok net bir şekilde görüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu yaklaşık 15 gün önce Bursa’daydı, bir şehit ailesini ziyaret etti. Ziyaret sonrasında bir gencimiz, “Siz terörle irtibatı olan partilerle işbirliği yapıyorsunuz, teröre destek veriyorsunuz” dediğinde kendisi, “Teröre destek olanın Allah belasını versin” gibi bir ifade kullandı. Evet, bu söylem olarak doğru. Lakin Kılıçdaroğlu’nun orada söylemesi gereken şey şuydu; “Teröre bulaşmış partilerden medet uman, onlarla yol yürüyen, onları meclise koyan veya onlara listelerinde yer veren herkesin Allah belasını versin.” Eğer böyle demiş olsaydı, samimiyetine inanırdım. Aksine çok ciddi bir ittifak ve hesap-kitap yapılıyor, çok ciddi taksimatlar yapılıyor. Bu ortada.
TEK İSTEDİKLERİ ŞEY; ERDOĞAN’IN OLMAMASI
– Bu söyledikleriniz yerel seçimler bir beka meselesidir iddiasını destekliyor? Sizce de bu seçim bir beka meselesi midir?
Çok net. Afrin’e girdik. Güney hattımız alev alev yanıyor. Türlü türlü örgütler var, hepsi dış devletler tarafından destekleniyor. Bizim en fazla ticaret yaptığımız Suriye ve Irak’taki pazarımız tamamen kesildi. Burası Orta Doğu’ya açılan kapı. Birileri bizim kan akışımızı, sirkülasyonumuzu kesti. Dolayısıyla orayı temizlemeyle alakalı hamlelerde bulunuyoruz. Kılıçdaroğlu, “Sizin ne işiniz var Afrin’de?” dedi. Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın ortak kararıydı bu. Komşuda yangın var, müdahale etmemiz lazım aksi takdirde bize de sıçrayacak. Hem de komşuluk hakkımız var. Ama bu manadaki yaklaşımı karşı taraf çok farklı bir boyuta çekti. 15 Temmuz akşamı ve akabinde gelişen olaylara da bir tiyatro diyerek günlerce izleyenlerin de ülkenin geleceğine dair neler düşündükleri çok net bir biçimde ortada. Beka sorunu yok, zeka sorunu var gibi söylemlerle işi hafife alıp alay eden bir anlayışın bu ülkenin gelecek tehditlerine karşı, bu zor coğrafyadaki sıkıntılara karşı hiçbir ikinci planının olmadığı ve bu manada öngörüsü olmadığı çok net.
Yeter ki AK Parti olmasın, yeter ki Recep Tayyip Erdoğan olmasın, yeter ki Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olmasın ve Türkiye aynen bundan 15-16 yıl önceki halinde o Batılı devlet adamlarının karşısında süklüm püklüm dursun, yine IMF’den gelecek 1,5 milyar paranın hesabını kitabını yapsın istiyorlar. Bu anlayış böyle bir anlayış.
CHP’Lİ NİLÜFER BELEDİYESİ’NİN TABELA OYUNU!
– Sizin yaptığınız hizmetlerin önüne kendi tabelalarını koyarak yaptıkları bir algı belediyeciliği mevcut, bunu sosyal medyada sıklıkla görüyoruz. Bu konuda bir açıklama yapmak ister misiniz?
Ben 15 yıldır Belediye Başkanı’yım. Bunun 13,5 yılı, şehrin doğu noktasında, merkezden sonraki en büyük ilçe olan 268 bin nüfuslu İnegöl’de geçti. Tek başına ilçe olarak 1 milyar dolar ihracat yapıyor. Özellikle mobilya sektörü başta olmak üzere ciddi bir şekilde gelişimine katkı verdiğimiz, organize sanayi bölgeleri kurduğumuz, fuarlar yaptığımız, Oylat kaplıcalarındaki gece kalışı 39 binlerden 300 bine çıkardığımız bir ilçe. Karşı tarafta ise, şehir merkezinde olup altyapısı ve ana arterleri Büyükşehir tarafından yapılan 20 yılda değil 20 tane 10 tane dahi projesi olmayan bir Belediye Başkanı şuan HDP destekli CHP adayı olarak karşımızda. Kayapa’da yıllardır insanlar yolların halledilmesini bekliyor. Asfalt dökmüşüz, harika yolları açmışız.Nilüfer Belediyesi ara ara ok ile asfalt yapılan yeri gösteren tabelalar koymuş. Sorduğunuz zaman bu bir ikaz tabelası cevabını alıyoruz. Ben Büyükşehir Belediyesi olarak tabelamı koymuşum ki, siz niye böyle bir ihtiyaç duyuyorsunuz?
Görükle’de Atatürk Caddesi, yıllardır hizmet bekliyor. Bu manada biz bütün altyapısını tamamladın, tretuvarlarını yaptık. 70 bin nüfusu var, bunun 50 bini Uludağ Üniversitesi öğrencisi. Üniversite öğrencileri ile özdeşleşmiş, bizim de içerisinde Gençlik Merkezi’miz olan Millet Kıraathanemiz olan bir yer. Biz bu çalışmaları yaptığımız sırada Nilüfer Belediyesi kamyonu 8 gün orada kaldı, 8 gün sabit. Soruyorum, yalan diyin. Şimdi görüyorum ki birkaç gündür “Bizi iftiralarla yıldıramazlar” diyorlar. Şu seçim sürecinde anlattıklarımın bir tanesinin yalan olduğunu söyleyin. Soruyorum, 10 tane projeniz var mı? Ben yaşanmış hikayelerimi anlatıyorum. Yaşadığım 13,5 yıllık süreçte bir noktadan bir noktaya getirdiğim hikayelerim var hamdolsun. Bir tane hikayeniz var mı? Yok. Ama geldiğimiz noktada görüyoruz ki maalesef bu hikayelerden ziyade çok olumsuz ve bir yerel yöneticinin asla yapmaması gereken bir biçimde festivallerle kurulan vakıflarla ilgili bir algı operasyonu yapılıyor.
CHP’Lİ BELEDİYE’NİN ALKOL REZALETİ
– Festivallerle alakalı dün bazı görüntüler çıktı. Belediye eliyle gençlere alkol taşındığını gösteren. O festivallere girişte yaş sınırı yok, 18 yaş altı gençler de burada var. Bununla ilgili bir şey söylemek ister misiniz?
Z kuşağı diye tabir ettiğimiz, 2000 sonrasında farklı bir gençlik geliyor. İnternete bağımlı, daha lüks marka yaşayan, açıkçası bizim yaşadığımız sıkıntıları ve krizleri görmemiş, daha iyi imkanlara ve eğitime sahip bir gençlik geliyor. Gençleri iyi anlamak, onlara göre davranmak lazım. Bu hangi şehirde yapılırsa yapılsın asla kabul edilemeyecek hele hele Osmanlı’nın doğduğu bu manevi şehirde olduğunda çok can acıtıcı olan bir olay. Bunun asla kabul edilmesi mümkün değil. Belediye marifetiyle kasa kasa biraların taşındığı, cinsiyetsiz tuvalet algısının yayıldığı, mahallelerde LGBT kontenjanı tanınarak onların normalmiş gibi kamuoyunda gösterilmeye çalışıldığı, beraberinde o çadırlar içerisinde binlerce gencin oldukça uygunsuz bir vaziyette bulunduğu ve bunun bir yerel yönetim eliyle yapılması dünyanın neresine giderseniz gidin, asla kabul edilebilir bir mantık değil.
Biz arzu ediyoruz ki gençlerimiz teknoloji ile iç içe olsunlar, kendilerini yetiştirsinler ama milli ve manevi değerlere de haiz olsunlar. Bizim o kadar projemiz var ki yaz kamplarından tutun kış kamplarına varana kadar. Millet kıraathanelerinden tutun da gençlik merkezlerine varana kadar. Her gün bizim onlarca aktif çalışmamız var. Bunun yanında farklı gençlik projelerine de destek oluyoruz. Ama biz asla gençlik faaliyetleri deyince sınırsız, fütursuz, asla ahlaka uygun olmayan ortamlarda gençleri eğlendirmek, dinlendirmek olarak algılamıyoruz. Mutlaka gençlerimiz eğlenmeli. Ama bunun örf, adet ve muaşeret çerçevesinde belirli bir sınırı olmalı. Biz bu faaliyetlerimizi arttırarak devam edeceğiz. Bunların bir enerjisi, heyecanı, hayata bakış açısı var. Şuurlu bilinçli gençlik oluşturmak önemli ama beraberinde bunları bu kötü alışkanlıklardan da uzak tutmak önemli.
KARARSIZ SEÇMENE ÖNEMLİ ÇAĞRI
Kararsız olan, milliyetçi muhafazakar çizgide bulunan seçmene bir mesajınız var mı?
AK Parti ve MHP ile Cumhur İttifakı çatısı altında bir araya gelmiş kardeşlerimizin bu birlikteliği bugünün eseri değil. 15 Temmuz akşamı ülkemizin birlik ve beraberliğine uzanan kirli ellere karşı bu iki partinin de mensupları çok ciddi bir duruş sergiledi. Ondan sonraki süreçteki gelişmeler, gerek referandum gerekse 24 Haziran seçimleri bu ilişkinin zirvesi oldu. Bugün geldiğimiz noktada, ülkenin daha güzel yarınlara gidebilmesi adına çevresindeki tehditleri de göz önüne alınarak bir Cumhur İttifakı oluşumu sağlıklı bir biçimde devam ettiriliyor. Ben duyuyorum, sandığa gitmeyeceğim, farklı oy vereceğim gibi cümleler. Benim acizane bir şekilde, derdi ve sevdası devlet, vatan, millet ve bayrak olan her bir kardeşimizin bu uğurda ne canlar verildi, ne şehitler verildi diye düşünerek bu süreci 80 öncesi ve sonrası değişim ile tek tek değerlendireceklerini ve aslında özünde birçok ortak değeri barındıran iki farklı siyasi parti kitlesinin ben bu anlamda liderlerine ve ülkelerine sahip çıkacaklarına inanıyorum. Unutmayalım, 2007 yılında 367 krizi vardı. Bu krizde Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin desteği ile aşıldı. 7 Haziran akşamı Türkiye’yi koalisyon bekliyordu, sayın Bahçeli’ye başbakanlık teklif edildi. Yine aynı MHP ve Bahçeli duruş sergiledi ve biz teröre destek verenlerle birlikte olmayız dedi. Dolayısıyla vatanını milletini seven her duyarlı vatandaşımızın, özellikle AK Parti kadroları ve MHP ülkücü kadroları içerisindeki her bir kardeşimizin bunu bu şekilde anlayıp bu şekilde hareket edeceklerine inanıyorum.