Yılmaz, “Bir tuhaflık olduğunu sezersem filmimi alıp çadır tiyatrolarında bütün Anadolu’yu gezebilirim. Ben duygusal bir insanım” dedi.
Cem Yılmaz, Mars Cinema Group ile yaşadıkları gelir dağıtımı eşitsizliği tartışmasına dair Molatik’e açıklamalarda bulundu.
Söz konusu dağıtım sorununun belli isimler üzerinden tartışıldığı yönündeki eleştiriye Yılmaz, “Ben zurnanın son deliğiyim, bir unvanım yok. Sinemadan bahsedilirken emekçilerden, yapımcılardan, patronlardan bahsedilir. Ben bu klasmanlardan hiçbirine net bir şekilde oturmadığım için ve magazinel tarafta ‘Patron ve tuzu kurular. Tuzu kurular ve purosu’ bölümüne daha yakın görüldüğüm için, çok kolay dayak yediğim bir yer oluyor” yanıtını verdi.
“Ben işin patronuyum evet ama patronların konuştuğu, ‘yapımcılar’ denilen şey, zihnimizde canlandırdığımız gibi, elinde purolu, viskili ‘Türk sinemasına ne yapacağız bakalım?’ diyen insanlar değil ki” diyen Yılmaz, “Emek kutsal ise, herkesin emeği kutsal. Ayrımcılık yapmanın alemi yok. Ben başkasının derdi için dertlenebilen bir insanım. Bir şeyin mücadelesi verilecekse, gücümü kutsallaştırmam. Biz eninde sonunda filmimiz izlensin istiyoruz. Bunun için ne gerekiyorsa yapmak ya da şartları zorlanmamak gerekiyor” görüşünü dile getirdi.
“Bazı ticari filmlerin lehine bir taraf var. Herkesin hakkını hukukunu alması, daha iyi para kazanması gibi. Mesela bu istenmeyen bir şey mi? Bütün arkadaşlarıma ve seyirciye sorduğum bu” diyen Yılmaz, “Filmler para kazanmazsa, nasıl daha iyi filmler üretilmesini bekleyebiliriz?” ifadesini kullandı.
Yılmaz, şöyle devam etti:
— Ama bu sorunun cevabı şöyle oluyor: “Cem abi gene götürdün!” Cem abi bir kişi, ben götürsem ne olur götürmesem ne olur? Seyirci hatırı sayılır bir para ödüyor sinema biletine. Ben Twitter’a kızgınlıkla yazdım ama doğru bir fikirdi: Var mısın bileti şu kadar yapmaya? Bu dürüst bir şey. Çünkü ben seyircinin fedakarlık yaptığını düşünüyorum. Evinden kalkıp filmime gidip bilet alıyor. Benimle olan ilişkisi böyle. Bu insanı arada başka bir mekanizma sömürdüğü zaman rahatsız oluyorum. Sinema bambaşka bir işletme. Ben bambaşka bir yapıyım. Ben küçük odamda, evimde yazarken ‘sanat’ yaptığımı düşünüyorum ama iş birden ekonomiye dönüyor… Bunlar işin gidişatı ama o gidişatta bir tuhaflık olduğunu sezersem filmimi alıp çadır tiyatrolarında bütün Anadolu’yu gezebilirim. Ben duygusal bir insanım. Ama mekanizma öyle değil ki… Bazıları diyor ki, “Bizim filmlerimiz salonlara girmezken sen neredeydin?” Yahu neredeydin olur mu, setteydim, ne demek neredeydin? Laptopun başındaydım, film yazıyordum. Bana sorulacak soru mu bu?