Çanta taşıtmak ne ki… Ali Erbaş eşine araç tahsis etti Diyanet İşleri Başkanlığı içinde “hanımefendi” şeklinde hitap edilen, il ve ilçe müftülüklerini ziyaret ederek çalışmalar hakkında “bilgi alan” Başkan Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş’ın çantasını, ziyaretler sırasında koruma polisinin taşıması dikkat çekti.
Seher Erbaş…
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşi.
Lakabı: Hanımefendi
Ve dün…
Seher Erbaş’ın il ve ilçe müftülüklerini ziyaretinde çantasını koruma polisine taşıttığı bir fotoğraf basına düştü…
Gündem oldu; çokça eleştirildi…
Hayır, konumuz Diyanet İşleri Başkanı’nın eşinin neden sürekli “İl ve İlçe Müftülüklerini” ya da “Diyanet Çocuk Kreş ve Gündüz Bakımevleri”ni ziyaret edip çalışmalar hakkında bilgi aldığı değil…
Hatta neden Kur’an Kursunu bitiren öğrencilere “icazet” belgelerini onun verdiğini de sorgulamayalım.
Fakat şunu biliniz ki… Bu olay Diyanet İşleri Başkanı’nın eşinin bir polis memuruna çanta taşıtma meselesi değil…
Az sabredin…
Önce, sizi birkaç yıl öncesine götürelim… Malum balık hafızalıyız biraz.
Hatırlayınız…
Ali Erbaş ve Seher Erbaş’ın kızları Merve Safa Erbaş’ın fetvaları da bir ara pek meşhurdu…
Mesela bir keresinde “anne, kızının yanında da diz üstü şort giyemez” demişliği var.
Hatta bir ara Avrupa’dan LGBTİ+ derneklerine verilmek üzere Türkiye’ye 35 milyon Avro gönderildiğini de iddia etmişti…
Peki diğer yakın akrabaların durumu nedir derseniz?
Metin Erbaş…
Ali Erbaş’ın kardeşi. Ordu Üniversitesi’nde “araştırma görevlisi” olarak işe başladı…
Çok geçmedi…
Kızı Şeyma Erbaş Ataç ve gelini Fatma Şeydanur Erbaş’ta 17. ve 18. sıralardan yüksek lisansa alındı.
Bu arada, damat Serkan Ataç’ın da aynı üniversitede “araştırma görevlisi” olduğunu da ekleyelim.
Bu konuyu gündeme taşıyan ve bu “haksız”, “usulsüz” atamaların ortaya çıkmasını sağlayan CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’di…
Bu kadar da değildi…
Mesela, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akdoğan’ın Metin Erbaş ile yeniden ibadete açılan Ayasofya’daki ilk namaz için İstanbul’a gittiğini ve tüm masrafların da üniversite tarafından karşılandığını da açıkladı.
Ve bu açılışa giderken de her iki ismin de “işadamları ile görüşme” gerekçesiyle bir görevlendirilme hazırlattıklarını iddia etti.
Ve defalarca da sordu: “Siz Ayasofya’ya iş adamları ile görüşmeye mi gittiniz?”
Bilemiyoruz artık nedir ne değildir ama…
İslam’ın “sıla-i rahim” emri de bu olmasa gerek!
Uzatmayalım…
Gelelim esas konumuza!
Seher Erbaş’a…
Çok değil, gene bir iki yıl evvel…
Malum Seher Hanımın müftülükleri, Kur’an Kurslarını ziyaretleri pek yoğun. Ali Erbaş da eşine kıyamamış olacak ki ona bir makam aracı ve şoför tahsis etmiş!
Diyanet’te kazanlar kaynamış tabi, pek hoş karşılanmamış bu durum.
E, tepkiler de gelince Ali Erbaş makam aracı geri çekip “hanımefendi”ye Diyanet Vakfı’ndan o dönemin parasıyla 140 bin lira civarında olan Toyota marka bir araç tahsis etmiş iyi mi?
Peki, Diyanet Vakfı’nın parası nereden geliyor derseniz?
Hani, Diyanet’in talimatıyla her “Cuma” namazı çıkışı camilerde toplanan paralar ver ya işte oradan…
Bu arada o dönem Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olan Ramazan Muslu’nun de artık bu tarz olaylara daha fazla dayanamadığı ve istifa ettiği de çokça konuşuldu.
Ya da zamanlama manidar mı desek?
Bitti sanmayınız…
Şöyle ki…
Ali Erbaş ve eşi Ankara Bilkent’te 3 katlı bir villada yaşıyor…
Evet, konut Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait…
İstanbul’da da “bir kapımız olsun” mu dediler nedir; Florya Şenlikköy mahallesindeki İstanbul müftüsünün kullandığı konutun da boşaltılmasını istemişler.
Ve… Daire Seher Hanımın zevkine göre tadilattan geçirilip yenilendikten sonra da Ali Erbaş ve eşinin kullanımına verilmiş…
Peki, bu tadilat giderleri filan nasıl karşılandı derseniz?
-Diyanet Vakfı tarafından…
Hani Ali Erbaş’ın meşhur bir fetvası vardı ya: “…Kur’an kurslarında bir tuğlası olana, cennette bir ev verilecek”
Bilemedik şimdi…
Camilerde toplanan yardımlar sanki başka evlerin tadilatına gidiyor gibi ama…
Odatv.com