– Derya ve Yiğit Kiretmitçi çifti, 18 yıl önce oluşturmaya başladıkları ve 4 binden fazla oyuncaktan oluşan koleksiyonlarını, kurdukları Bursa Oyuncak Müzesi’nde sergiliyor
– Yiğit Kiremitçi:
– “Çocukluğumuzdaki Bursa’yı özlüyorum. O günler geri gelmiyor ama bizim elimizde de o günlere ait güzel bir koleksiyon oluştu. Biz bugünkü çocuklara ve gençlere bunu göstermenin en güzel yolunun müze kurmak olduğunu düşündük”
Bursa Uludağ Üniversitesinde öğrenim gördükleri sırada tanışan ve sonrasında dünyaevine giren çift, Yiğit Kiremitçi’nin özel ilgi alanı olan oyuncak koleksiyonunu geliştirerek müze açmaya karar verdi.
Yazılımcılığın yanı sıra Yiğit Kiremitçi’nin başlarda hobi olarak başladığı koleksiyonerlik, Derya Kiremitçi’nin de dahil olmasıyla büyük bir koleksiyona doğru adım adım ilerledi.
Çift, bu koleksiyonla oyuncak müzesi kurdu. Müzede, bebekler, uzay oyuncakları, teneke ve şişme plastik oyuncaklar, 1800’lerin sonlarından 1990’lı yıllara uzanan dönemde yapılan yaklaşık 130 yıllık ahşap bebek evleri, 1970 ve 1980’lerin nostaljik bakkal ve nostaljik sınıfı ile her yaş grubunda ilgi uyandırabilecek özel bir koleksiyon sergileniyor.
Üç katlı olarak tasarlanan müzenin girişinde, dünyanın farklı yerlerinden ve Türkiye’nin bilinen markalarından oluşan tarihi oyuncakların olduğu salon bulunuyor. Sanatın, kültürle harmanlandığı müzenin ikinci katında; uzay odası, bebek odası ve yerli oyuncaklardan oluşan koleksiyon yer alıyor.
Müzenin üçüncü katında ise ziyaretçileri 1970’li yılların sınıf ortamı karşılıyor.
Koleksiyoner ve Bursa Oyuncak Müzesi’nin kurucusu Yiğit Kiremitçi, AA muhabirine, 1980’li yıllarda çocukluk yaşadığını ve o yıllarda pul, para ve otobüs bileti biriktirmeye başladığını dile getirdi.
Koleksiyon oluşturmayı o dönemde yetişen çocukların hemen hemen hepsinin sevdiğini belirten Kiremitçi, “İş hayatına girince belki de o günleri özlediğimizden bu sefer de o günkü oyuncaklarımı toplamaya başladım. Bu şekilde böyle büyük bir koleksiyon ortaya çıktı.” dedi.
Çocukluğunun Bursa sokaklarında geçtiğini ve Bursa’yı çok sevdiğini ifade eden Kiremitçi, müzeye de bundan dolayı “Bursa Oyuncak Müzesi” adını verdiklerini söyledi.
Koleksiyonerlik yolculuğuna müze kurmak maksadıyla çıkmadığını anlatan Yiğit Kiremitçi, şunları kaydetti:
“Çocukluğumuzdaki Bursa’yı özlüyorum. O günler geri gelmiyor ama bizim elimizde de o güne ait güzel bir koleksiyon oluştu yani biz bugünkü çocuklara, bugünkü gençlere bunu göstermenin en güzel yolunun müze kurmak olduğunu düşündük. Birçok oyuncak müzesi var Türkiye’de. Biz müzemizde Türk ve yabancı marka oyuncakları dengeli dağıttık. Vitrinlerimiz siyah, bu özenle seçildi çünkü gelen herkes buradaki oyuncağa odaklanabilsin, sevebilsin istedik. İçeride ambiyansı hazırlarken bu oyuncaklarla ziyaretçilerin göz göze gelmesini sağlamaya çalıştık. Burada özellikle müzeyi ziyarete gelen yetişkinleri eski günler bekliyor olacak. Çocuklar heyecanlanacak ama yetişkinler de çok duygusallaşacak.”
Dünyanın herhangi bir yerinde görülebilecek nadide oyuncakların Bursa Oyuncak Müzesi’nde yer aldığına değinen Yiğit Kiremitçi, “Yabancı oyuncaklarda da biz standardı tutturmaya çalıştık. Bizim müzemizde çok çeşitli bebek evleri, çok çeşitli bebekler ve çok farklı mekanik oyuncaklar var. Müzecilik, yaşayan bir alan. Bu koleksiyon giderek değişecek ve gelişecek. O yüzden bu oyuncakları görmek için herkesi müzemize bekliyoruz. Bu oyuncaklar sürekli artacak ve her gelişinizde farklı oyuncaklara şahit olacaksınız.” dedi.
– “Ne olacak bunlar peki dediğimde, hayalinin müze açmak olduğunu söyledi”
Derya Kiremitçi ise eşinin koleksiyon merakına başlarda sıcak bakmadığını belirtti.
Gün geçtikçe oyuncakların evde daha çok yer kaplamaya başladığını dile getiren Derya Kiremitçi, “İlk baştan tatlı bir hobi olarak düşündüm ama giderek artmaya başladı. Sonrasında ilerleyen dönemlerde baktığımda onun bir tutkusu halindeydi. Bir gün böyle oyuncakları çıkarttık. Bana hepsinin hikayesini anlattı. Benim de böyle içimde bir şeyler bu konuya karşı ısınmaya başladı. Ardından ne olacak bunlar peki dediğimde, hayalinin müze açmak olduğunu söyledi.” diye konuştu.
Derya Kiremitçi, eşinin oyuncak koleksiyonunun kendisi dahil olmadan önce daha çok erkek çocuklara uygun oyuncaklar olduğunu ve koleksiyonun eksik parçası olan bebek ile bebek evlerini de kendisinin tamamladığını söyledi.
Müzede sergilenen oyuncakları Türkiye’den ve yurt dışında pek çok ülkedeki çeşitli açık artırmalar ve müzayedelerden toparladıklarını kaydeden Derya Kiremitçi, “Yurt dışı seyahatlerimizde artık nereyi gezelim değil, hangi müzayedeye gidelim? Hangi antikacı mağazasını ziyaret edelim? Kimlerle tanışalım? Oyuncakların hikayesini, oraların çocuklarının, anılarını nasıl dinleyip de kendimize ne katabiliriz? Ülkemize ne katabiliriz diye baktık.” ifadelerini kullandı.
Çocuklarının da müzeyi çok sevdiğini ve bu süreçte kendilerine destek olduğunu anlatan Derya Kiremitçi, “Hem bir anneyim hem de bir işte çalışıyorum ve burası çok zorlu bir süreç oldu. Çocuklarımız bu dönemde bizi çok güzel karşıladı. Çok sabırla beklediler ve ciddi bir emekle birlikte açtık. Çocuklarımızın da oyuncaklarla arası güzel. Zaten oyuncak seven bir anne baba olduğu için onların da kendi çaplarında evde güncel oyuncaklardan oluşan büyük bir oyuncak koleksiyonu var.” dedi.
Müzeyi oluştururken efemeralardan (gündelik geçici belge) da yararlandıklarını aktaran Derya Kiremitçi, sözlerini şöyle tamamladı:
“Oyuncakların tarihini aslında efemeralarla kanıtlamış oluyoruz. Çeşitli dönemlerde çıkmış gazete kupürleri, haberler, o dönemdeki siyah beyaz hatıralarda kalmış resimler, aslında o oyuncağın tarihinin en güzel yansımasını bize gösteriyor. O yüzden özellikle efemeralara müzemizde daha çok yer vermeye çalıştık. Bu ayrı bir araştırma konusuydu çünkü bazen elimizde oyuncak var efemerası yok, bazen de efemerasını buluyoruz ama oyuncağı bulmamız kolay olmuyor.”