Bursa’da Lionsların ödülü karısına fiziksel şiddet uyguladığı iddia edilen İsmail Küçükkaya’ya! Lions 118 K Yönetim Çevresi Federasyonu olarak her yıl düzenlenen geleneksel ‘Cumhuriyet Sözcüsü’ ödülüne bu yıl karısına fiziksel şiddet uyguladığı iddiası ile hakkında uzaklaştırma kararı alınan daha sonra boşanan Fox Tv ‘Çalar Saat’ program yapımcısı gazeteci İsmail Küçükkaya layık görüldü. Neşe Baklacıoğlu, Ceren İplikçi ve Yücel Akgün ödül töreni hakkında bilgi vermişti.
BURSA – 26 Lions Kulübü’nden oluşan 118 K Yönetim Çevresi federasyonu tarafından 10 yıldır düzenlenen bu özel ödül, 23 Ekim Cumartesi günü düzenlenecek olan ‘Cumhuriyet Balosu’nda’ Küçükkaya’ya takdim edildi. Altınceylan Gazella’da düzenlenen gecede Cumhuriyetimizin 98.yıldönümü skandal ve sözde coşku ile kutlandı. Geçtiğimiz günlerde bu özel ödül geçmiş yıllarda Bekir Coşkun, Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Prof. Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Ataol Behramoğlu, Aziz Konukman, Prof. Dr. Emre Kongar, Doğan Şentürk, ve Uğur Dündar’a takdim edilmişti.
Geceye ilk eşlerinden boşanarak ikinci genç eşleri alan eski yenilmiş Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’de katıldı.
FOX TV’nin dayakçı sunucusu İsmail Küçükkaya ile şiddet uyguladığı eski eşi Eda Demirci’nin karşılıklı açtıkları davanın ikinci duruşması yapıldı. Eda Demirci, 2018 yılında şiddet gördüğü gerekçesiyle İsmail Küçükkaya’ya 1 milyon 200 bin lira tazminat ve aylık 15 bin lira nafaka istemiyle boşanma davası açmıştı. Eda Demirci, şiddetin düğün günü başladığını ve artarak sürdüğünü belirtmişti. İsmail Küçükkaya’nın eski eşi Eda Demirci duruşma çıkışında “Tüm şiddete uğramış kadınlar adına mücadeleye devam” dedi…
İstanbul Aile Mahkemesi’nde görülen davada ‘Çalar Saat’ isimli programın sunucusu İsmail Küçükkaya ile Eda Demirci çiftinin anlaşmalı olarak evliliklerine nokta koyduğu öğrenildi.
İsmail Küçükkaya, görsel sanatlar öğretmeni eşi Eda Demirci ile 9 Temmuz 2016 tarihinde evlenmişti.
TAZMİNAT VE NAFAKA İSTEMİŞTİ
Davayı açan Eda Küçükkaya, eşi İsmail Küçükkaya’dan 1 milyon 200 bin lira tazminat ile birlikte aylık 15 bin lira nafaka istiyordu.
FOX TV’nin dayakçı sunucusu İsmail Küçükkaya ile eski eşi Eda Demirci hakim karşısına çıktı! Eda Demirci: Şiddet düğün günü başladı…
Eda Demirci, 2018 yılında şiddet gördüğü gerekçesiyle İsmail Küçükkaya’ya 1 milyon 200 bin lira tazminat ve aylık 15 bin lira nafaka istemiyle boşanma davası açmıştı. Demirci, şiddetin düğün günü başladığını ve artarak sürdüğünü belirtmişti.
Eda Demirci, Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’nü alan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’ye büyük tepki göstermişti. İsmail Küçükkaya’nın eski eşi Eda Demirci, şiddet gördüğü dönem Canan Güllü ile görüşmeye gittiğini, ancak kendisini dinlemediğini ifade etmişti. Canan Güllü’nün evli olduğu dönemde eşi Eda Demirci’ye şiddet gösteren İsmail Küçükkaya’nın yanında olduğunu dile getirmişti.
”Türkiye’de hiç kimse gardrop Atatürkçüsü kadar Atatürkçülüğe zarar vermedi. Hiç kimse gardrop Atatürkçüsü kadar devrimleri kemiremedi. Hiç kimse Türkiye’nin çağdaş medeniyet seviyesine erişmek çabasını gardrop Atatürkçüsü kadar baltalayamadı.
Kafası boş, üslupkar, olumlu düşünceden yoksun beyzade, kalemiyle fikirlerin ancak kabuğunu tırmalayan kültürsüz yaratık.
Halk düşmanı, Osmanlı tenpersti, çalışmadan yaşayan asalak, imtiyazlı dalkavuk, Batı’nın penceresinde maymun, komprador hizmetçisi kalem…
İngiliz kumaşında, Fransız kravatında, İskoçya viskisinde, İtalyan şapkasında, Batı medeniyetini başlatıp bitiren zavallı.
Bir gardrobun eni boyu ve yüksekliğinde dünyası çizilen entelektüel…
Halkı hor gören, Batı’nın üstünlüğüne körü körüne inanan.
Amerikan zencisine, Amerikan beyazından düşman, Batı’nın üstünlüğüne Batı’dan fazla inanan, Kongoluya Belçikalıdan daha hırslı, Çinliden korkan, Cezayir’e kin duyan, Nasır’a İngilizden fazla diş bileyen…
Batı toplumunu tenkit ve tahlil eden çağdaş düşünceyi ve akımları küfür sayan…
Atatürk’ün milli kurtuluş savaşını, Amerikan kapitalizmine, emperyalizmine satmakta mezat memuru…
Son yılların olayları iyice ortaya çıkıyor ki, Atatürk’ün bağımsızlık ve kurtuluş hareketini yabancılarla ortak çıkarlarla eritenlerin başında gardrop Atatürkçüleri gelmektedir. Bunların menfaatleri uğruna yapmayacakları hiçbir şey yoktur. Çünkü onlar gerçekte Atatürkçü değil, Osmanlı tenperestidirler. Atatürk’ün bükülmez iradesi altına girip hizmet görmeyi hiçbir zaman için çıkarlarına uygun bulmamışlardır. Batılılaşma sandıkları hareket, yüzde yüz kompradorların Batılılaşma anlayışlarına uygundur.
Halk bir yanda horlanacak, sefalet içinde yüzecek, aşağılık görülecek, bir azınlığın iktisadi çıkarları için kullanılacaktır.
Öte yanda bir mutlu azınlık Batılı maymunluğunda ve refah içinde yaşayacaktır. Caz ile dans ederek, açık saçık elbise giyerek, şapkanın envaını deneyerek, Batı’nın muhafazakar akımlarını temsil eden eserleri tiyatrolarda oynayarak…
Operaların renkli kostümleriyle parlayan sahnelerde salonları yabancı misafirler, kordiplomatik ve levantenlerle doldurup Batılılaşma-…
-Fransız Amerikalılardan bekleyerek
Böylesine tiplerin Tanzimat’ın ve Meşrutiyet’in fesli, altın çerçeveli gözlüklü, getrli, kolalı yakalı alafranga beylerinden hiçbir farkı yoktur. Bunlar yaşadıkları Atatürk çağının anlamını hiçbir zaman anlamamış ve anlamak istememiş salak Osmanlı tenperestleridir.
Bunların yüzündendir ki devrim halka mal edilememiştir, bunların yüzündendir ki Atatürkçülük anlayışı fakir halk tabakaları karşısında iktisadi muhtevadan yoksun bir anlamsızlık içinde kalmıştır.
Ve ilk fırsatta Atatürk’e ihanet etmek fırsatını kaçırmamış ve Atatürk düşmanlarıyla birkaç pula anlaşarak kemiklerini satmışlardır.
Halkın vicdanında yoğunlaşmış inançlara küfretmek, ama o inançların sahiplerine hiçbir hak tanımamak mesleği bunlarındır. Çıkarcılıkları, inançsızlıkları, eyyamcılıkları, ikiyüzlülükleriyle gerçek halk çocuklarının güvensizliğini, kişiliklerinde toplayanlar bunlardır.
Bunların verdikleri kötü örnekler, Atatürkçülüğün kurutulması için en başta gelen rolü oynamışlardır.
Gerçek Atatürkçülere ve Atatürkçülüğün devrimcilik-devletçilik-hakçılık temel ilkelerine düşmandırlar.
Bugün kompradorlar yönetimin en başta gelen hizmetkarları olarak komisyoncuların, tefecilerin, vurguncuların, vatan satıcılarının avukatlığını yapmaktadırlar.
Milliyetçiliği milliyetsizlerin, müslümanlığı sahtecilerin elinden kurtarmak gerektiği gibi Atatürkçülüğü Atatürkçülüğün A’sından nasipsiz bu Osmanlı tenperestlerinin dilinden kurtarmak gerekir.
Atatürk, kapitalizmin emperyalizminden vatanı kurtarmak savaşının lideridir. Gardrop Atatürkçüleri ise Güney Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya ve Güney Amerika’ya kadar kapitalizmin bütün sömürgelerinde bulunan Batı mukallidi maymunlardan farksızdılar.
Atatürk’ün yaptıkları devrimlerin yanında görünürler, ama Atatürkçülüğün devletçilik-devrimcilik-halkçılık ilkeleri köklü reformları gerektirdiği için karşıdırlar. Şapka giymek haksız kazançlarla ilgili değildir. Latin harfleriyle de yazsan Arap harfleriyle de yazsan kompradorun çıkarını ilgilendirmez. Şekilde kalan her değişiklik, çıkarlara dokunmayan her davranış, yüzeyde kalan her tedbir elbette çıkarcı çevreleri rahatsız etmez.
Ama emperyalizme karşı her çıkış ve emperyalizmin içerdeki temsilcilerine karşı her tedbir içerde ve dışarda kıyameti koparır.
Gerçek Atatürkçüler Batı mukallitlerinin Türk kurtuluş hareketini nasıl yozlaştırdığını iyice tahlil etmelidirler. Bugün Asya’nın ve Afrika’nın mazlum milletlerinin emperyalizme baş kaldırmasını yeren kişiler, şapka da giyseler, çarşafa karşı da olsalar, yeni yazıya taraftar da olsalar, Atatürkçü sayılmazlar. Onlar devrim hareketlerini gardrop değişikliği sanan zavallılardır.”
İlhan Selçuk
(9 Eylül 1966, YÖN)