Dedik size 18 Mart’ta ters köşe olacaksınız diye…
On binler Ankara Spor Salonu’nda, tam da 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde, tam da Afrin’e Türk bayrağı dikilirken yeni asrın başlangıcına şahitlik etti…
Türkmen Beyi “curcuna bloku”nu ters köşe yapıp “çıldırttı” yine…
*
Manzara muhteşem…
Heyecan zirve yapmış…
“Meraklı” medya, tıka basa basın tribününde…
Balgat’taki “kalenin yiğit komutanı” salona girdiğinde yıkılıyor ortalık…
“Divan”da Semih Bey, gururla, vakarla yönetiyor Kurultay’ı…
Yurdun dört bir yanından gelen onbinler inletiyor salonu ve Ankara’yı…
Hani birileri, “Neredesiniz?” diye soruyorlardı ya…
“Yusuf yüzlüler”den, “Hilal bakışlılar”dan, “Yunus gönüllüler”den, “Bozkurt duruşlular”dan cevabını aldı: “Buradayıııızzz!”
Büyük ihtimalle saçlarını başlarını yolmuştur, “MHP bitti” diyenler!
*
Yine “Büyük Türk milleti!” diye başlayınca söze…
“Çıldırtmış” Y-CHP’lileri Devlet Bey…
“Ya dik dur, ya istifa et” diye höykürmüş Y-CHP’li densizin biri…
“Çam deviren”den densizliğinden sonra davet edilmeyen Y-CHP, PKK/HDP ve Topuklunun örgütü pek içerlemiş davet edilmediklerine…
Türkmen Beyi, “Duruşumuz Türklüktür!” dedikçe deliye döndüler…
Hele hele “Vefa, bizim için bir semtin adı değildir; vefası olmayan kaypaktır, kaçaktır, manen kayıptır” sözleriyle, birilerini kanarya sevenler derneğinden istifa eder gibi “ülkücülükten istifa” ettirdi!
*
Defalarca demiştik, “hele 18 Mart’ın sürprizlerini görün, çıldıracaksınız” diye…
Kahpeliklere, ihanete alışanlara Devlet Beyin söylediği sözler, yiyip yutacakları cinsten değil:
“Afrin’de tüneller kazılırken aynısı MHP’de görülmüştür. Sorumlusu çok sayıda rütbesi tuğgeneral olan çok sayıda hain 15 Temmuz’da suçüstü basılmıştır! 7 Haziran’dan sonra başını FETÖ planı tutmayınca Y-CHP’nin Çin malı teklifini kabul etseydik, bilinsin ki Türkiye iç savaşa sürüklenecekti!”
“Bizim davamızın bedeli yoktur!”
Ülkücü Hareket ayakta alkışladı…
“Ederi bir dolar olan şerefsizlere ne bir karış toprağımız, ne de bir tek insanımız vardır!”
Sallandı Ankara…
“Ülkücü olmak zordur, Ülkücü kalmak daha da zordur!”
Bu inletti ortalığı!
“Bir kere satan yine satar! Vefasızlık imansızlıktır!”
Salon yıkılıyor!
“Tavan”, “taban” da neymiş, “Değerli dava arkadaşlarım” dedikçe…
“İşbirlikçiler”de şok üstüne şok!
Hala “Ben yoksam dava yok” aczine düşen zavallılara şok üstüne şok!
O safra atıklarından, yine belden aşağıya, fitneye, kahpeliğe soyunanlar olmuş…
Fitneçağ’ın devşirmesi bir yazar, Yücel Bulut üzerinden “vefa”ya atıf yapıyor.
Aklınca fitne yaratacak…
Aklınca mahkemelerde yedikleri şamarın hıncını alacak!
Ve anında “kapak olacak” cevabını Bulut’tan alıverdi!
*
“MHP bu ülkenin güvenli limanıdır…”
“Ülke, ülkü, ilke, irade ve ahlak varsa istiklal sancağı düşürülemeyecektir!”
Daha ne desin?
“12 Eylül öncesinin binlerce şehit ve gazisi”ni hatırlattı, daha ne desin?
“Davamız ‘tarla davası’ değil, Türklük davasıydı” dedi, daha ne desin?
Hak yolundan çıkamaz, yolumuzdan sapamazdık…
Aylarca bekledik…
“Göğsümüze saplanan hançer”i çıkarıp atması, bu kurultayın en büyük zaferidir!
Curcuna blokunun kaybetmekten başka ihtimali kalmadığı için..
Çıldırıyorlar!
Ama demiştik biz onlara…
*
Başka sürprizlere hazır olun…
Herkese…
Teşkilatlarımıza, karşımıza dikilen cepheye, herkese…
Hele bekleyin…