Almanya’nın Köln şehrinde 1986’da doğan sanatçı Wilma Elles, büyük babasının büyükelçi olmasından dolayı Kanada, Los Angeles, Fransa, New York ve Roma gibi yerlerde yaşadı. Tiyatro ve dans eğitimine 10 yaşında başlayan Elles, 2004 yılında Köln’deki “Theaterschule Celan, Arturo Schauspielschule” okulunun tiyatro bölümünden mezun oldu.
Almanya’da 2008 yılında gösterime giren “Türk Usulü” adlı sinema filminde başrol aldıktan sonra Türkiye’den gelen dizi teklifini kabul eden Elles’in İstanbul macerası, Türk vatandaşlığına kadar gitti.
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde canlandırdığı Caroline karakteri ile Türkiye’de yıldızı parlayan Alman oyuncu Elles, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir yabancı gözüyle Türkiye’yi anlattı.
2010’da dizi teklifi üzerine Türkiye’ye geldiğini belirten Elles, bu dizinin kariyer hayatı ve Türkiye’de yaşama kararı vermesinde önemli bir adım olduğunu söyledi.
Türkiye’de yaşamaktan çok mutlu olduğunu dile getiren Elles, “Türkiye’ye gelişim tamamen tesadüf, kader, kısmet. Nasıl tanımlamak isterseniz. Aslında Almanya’da bir Türk yönetmenle çalışıyordum. Onun tavsiyesi üzerine geldim. Bu şekilde başladı benim Türkiye yolculuğu hikayem.” diye konuştu.
Dizinin reyting rekorları kırmasıyla ardı ardına teklifler aldığını, kaldıkça Türkiye’yi evi gibi görmeye başladığını dile getiren Elles, şunları söyledi:
“Çok sayıda dizi film, mankenlik teklifi aldım. Birçok programa davet edildim. Güzel projelerim oldu. Kendi kıyafetlerimi yaptığım bir koleksiyonum oldu. Çok güzel bir çevre edindim, arkadaşlar edindim. Aynı şekilde burada bir aile kurdum. İkiz çocuklarım Milat ve Melodi Türkiye’de doğdu. Artık bütün hayatım burada. Kopmam çok zor. Tabii ki geziyorum. Almanya’ya, Amerika’ya gidiyorum. Birçok ülkede projelerim var. Ama Türkiye’yi her zaman asıl evim.”
Diğer toplumlarla Türk toplumunu karşılaştırdığında birçok pozitif değerle karşılaştığını aktaran Elles, şu ifadeleri kullandı:
“Her şeyden önce Türk mantalitesini çok seviyorum. İnsanları çok misafirperver, samimi ve esnek, cesaretli. Hiç yabancılık çekmedim. Kollarını açarak beni misafir ettiler. Sonra bizden bir gibi kabul ettiler. 2016’da Türk vatandaşı oldum. Çok gururluyum. Türkiye çok güzel bir ülke zaten. Kapadokya’yı mutlaka görmek lazım. Pamukkale’deki termaller çok iyi. Ankara, İzmir, Çeşme, Bodrum. Antalya. Türkiye’nin her yerini gezdim, çekimler yaptım. Türkiye’nin inanılmaz doğal güzellikleri var. Her şeyden önce Türk insanın kalbı çok güzel.”
Elles, özellikle İstanbul tarihinden çok etkilendiğini, kendisine ilham kaynağı olduğunu vurgulayarak, “İstanbul’un tarihine bayılıyorum. Bu toprakların tarihi inanılmaz derecede etkileyici. O tarihi zenginliği ve mistik havası hala hissediliyor. İlk defa turist olarak geldiğimde de çok etkilenmiştim. Bir yandan yüzlerce yıllık tarihi eserler bir yandan camlardan oluşan gökdelenler. Camiler, meydanlar, Kapalı Çarşı. görülecek, keşfedilecek o kadar yer var ki. Yani başka şehirlerde tarihi bir kapı vardır ve herkes ona hayran olur. Oysa Türkiye’de o kapıdan 10 tane vardır. İstanbul’un her tarafı kendinde bir sır saklıyor. Her köşesi sırlarla dolu. Bence buraya gelen her yabancı kendi İstanbul’unu bulabilir. Çünkü İstanbul bazen Paris bazen New York bazen Berlin gibi. İbiza plajının aynısı Türkiye’de var. Dünyanın en güzel yerlerinden parçalar var İstanbul’da. Bir sanatçı olarak çok keyif alıyorum burada yaşamaktan. Çünkü çok fazla ilham veriyor bu şehir bana.” diye konuştu.
Türk dizilerinin dünyada en çok satılan diziler olduğunu, Hollywood’dan teklif alsa dahi Türkiye’ye dönmek isteyeceğini belirten Elles şöyle devam etti:
“Aslında Hollywood gibi yer oldu Türkiye de. Boğaz var. yemekleri şahane. çevrem burada. Los Angales’ı da seviyorum, hep gidiyorum, ama tekrar geliyorum. Hayatım burada devam edecek. Biraz uluslararası bir insanım. deneyim ediniyorum. İstanbul devasa bir metropol, bu da hoşuma gidiyor. Dünyayı gezmek isteyen herkes listenin başına istanbul’u koymalı. Çünkü dünyada İstanbul’a benzeyen bir yer daha yok.”
Türkiye halkının hayvanlara olan davranışının da kendisini çık etkilediğini belirten Elles, “Türkiye’de her yerde kediler, köpekler var ve sokaklarda özgürce dolaşıyorlar. Başka bir şehirde bunu görmedim. Bu hayvanlar Avrupa şehirlerinde tasma iile dolaştırılıyor. Görüyorum mesela koca koca köpekler, canavar gibi. Demek ki insanlardan zarar görmüyorlar, onlara iyi davranılıyor. Türkiye’de beni etkileyen diğer önemli şeylerden biri ise sağlam aile yapısı. Ayrıca diğer şehirlerde gördüğüm evsizler çok şükür burada çok az.” değerlendirmesini yaptı.