CNN TÜRK’te Buket Aydın’ın sunduğu 40’a konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman, gündeme ve özel hayatına dair Buket Aydın’ın sorduğu sorulara samimi bir şekilde cevap verdi. İşte Bakan Soylu’nun programda kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar;
-Süleyman Soylu politika hayatına nasıl başladı?
CNN TÜRK’te Buket Aydın’ın sunduğu 40’a konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, politikaya nasıl ve hangi amaçla girdiğini anlattı.
Politikaya girmeden önce sigorta şirketi olduğunu anlatan Bakan Süleyman Soylu, şunları söyledi:
“Ben sigortacılık mesleğimi seviyorum. İnsan kendi işini sevmez mi, benim işim. Öteki odada otururdum. Eskiden OKI printerlar vardı. Print out yaparken ses çıkarırlardı. O kadar hoşuma giderdi ki onu duymak. Yani hiç onun sesi kesilmesin isterdim. Sonra tabii ilk önce püskürtmeliler sonra lazer printerlar geldi. Müşteriye gitmeyi, ondan eli dolu dönmeyi, eli boş dönünce hadi bakalım bir daha gayret gösterelim demeyi çok severdim. Tabii siyaset ve ticaret birbiri ile yapılırken aslında zor. Ama ekmeğinizi de bir yerden kazanmak durumundasınız. İl, ilçe başkanlığı, hatta genel başkan yardımcılığı, ben 2015 seçimlerinden sonra milletvekili maaşı gördüm. Ondan önce yaptığımız bütün görevleri gönüllü olarak yaptık. Bir taraftan maişetiniz olacak. Ailenizi, çocuğunuzu geçindireceksiniz. Diğer taraftan da eğer siyasetle ilgilenecekseniz, siyasetle ilgilenecekseniz. Çok mücadeleli bir siyasi hayatım oldu. Geriye dönüp baktığımda çok üzüntüler, çok büyük sevinçler yaşadım. Ama bir çizgiye hep riayet etmeye çalıştık. Bize bırakılan siyaset emanetine halel getirmemek önemlidir. Bu kutsal bir iş. Milletin emaneti sizde ve bunu öyle yapmalısınız ki sizden sonrakiler de bir örnek alabilmeli. Sizin örnek aldıklarınız da öteki dünyada bu işi nasıl yaptın diye sorgulamamalı. Gelecekte de bu sorgulanmamalı. Bu ideal üzerinden siyaset hayatına girdik.”
Süleyman Soylu neden AK Parti’ye katıldı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN TÜRK’te Buket Aydın’ın sunduğu “40” programına katıldı. Bakan Soylu, “Neden muhalefet ettiğiniz AK Parti’ye katıldınız?” sorusunu yanıtladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, soruya şöyle yanıt verdi:
“Ben böyle bir ailede büyüdüm zaten. Dedem Demokrat Partili, babam Adalet Partili. Ben böyle bir ailede doğdum. Biz Doğru Yol Partisi’ndeydik. Şimdi bu ‘Neden İstanbul’da doğdunuz, neden Süleymaniye Doğumevi’nde doğdunuz’ gibi bir şey. Ben böyle bir çevredeydim, oradan içerisinde gençlik kollarında çalışmışım. Saadettin Bilgiç 1987’de adaydı, ben Saadettin Bilgiç’in adaylığında mikrofonla konuşan, onları kürsüye davet eden 18 yaşında bir çocuktum. Daha ötesi var 13-14 yaşında da aynı işleri yaptım. Bugün beni tanıyanlar iyi bilirler, işimi iyi yapmak isterim. O günde işimi iyi yapmak için gayret sarf ettik. Bir şey daha var, Türkiye’de bugün Cumhuriyet Halk Partisi var mı, var. Peki, Demokrat Parti’nin karşısında CHP var mı, var. Peki, Adalet Partisi’nin karşısında CHP var mı, var. Peki, Anavatan Partisi’nin karşısında CHP var mı, var. Bugün AK Parti’nin karşısında CHP var. Bizim aslında safımızda bir sıkıntı söz konusu değil, bizim safımız belli. Bu aslında 20. yüzyılın başında da böyle. O günkü partilerde de böyle oluşmuş, böyle gitmiş. Bugün de böyle, aynı çizgimizde devam ediyoruz.”
Bakan Süleyman Soylu: FETÖ tehlikesi çok azaldı
CNN TÜRK’te Buket Aydın’ın sunduğu “40” programının bu haftaki konuğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ydu. Bakan Soylu, FETÖ tehlikesinin azaldığını belirtti.
Bakan Süleyman Soylu, Buket Aydın’ın “FETÖ tehlikesi devam ediyor mu? Türkiye’de yeni bir darbe tehlikesi var mı? FETÖ ile mücadelede hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“FETÖ tehlikesi çok azaldı”
“FETÖ tehlikesi çok azaldı, iyi mücadele edildi. Allah milletimizden razı olsun. Sadece 15 Temmuz’da değil, 15 Temmuz’dan sonra da attığımız adımlara sabır gösterdi. Dünya bizi anlamadı ama şimdi dünya bizi yavaş yavaş anlıyor. İngiltere’den Almanya’ya kadar biz birçok ülkeyle ilişki kuruyoruz. İçişleri Bakanı olmak, sadece bu söylediğiniz başka konuşmadığımız ama görev alanımızda olan meselelerle ilgilenmek değil ki. Bir ülkenin iç güvenliği artık başka ülkelerin merkezlerinde başlıyor. Eğer orada PKK’ya para yardımı yapıyorlarsa, eğer orada FETÖ’ye para yardımı yapıyorlarsa, sosyal derneklere katkılarda bulunuyorsa, onlara alan açıyorlarsa bunlar sizin iç güvenliğinizi etkileyen bir meseledir. Sınırlarınızın hemen kenarında eğer ABD, PYD’ye binlerce TIR’lık yardımda bulunuyorsa, onlara zırhlı araçlar veriyorsa bu direkt Washington’dan başlayan bir meseledir. Bunun geldiği yerdir, sınırlarınızın yanı.
“Acımasız gidiyoruz”
O yüzden FETÖ’yle mücadelede iyi bir mesafe aldık. Ve şunu söyleyeyim; acımasız gidiyoruz ve gitmekte de kararlıyız. Burada duygularımıza mağlup olursak 15 Temmuz gecesinin daha ağırını bu ülke yaşar. Buna kesinlikle inanıyorum. Türkiye birçok operasyon yaptı özellikle FETÖ’de, hepinizin huzurunda. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı iki kardeş bakanlık olarak burada hakka, adalete riayet ederek, zamanı geldiğinde düzeltici adımlar da atmayı bilerek bir çaba ortaya koydu. Milli İstihbarat Teşkilatı, Dışişleri Bakanlığı dönem dönem Milli Eğitim Bakanlığı, Maarif Vakfı hepsi çaba harcadı.
“Türkiye’nin tezlerinin önemine inanıyorlar”
Bütün bunların içerisinde hakikaten çok önemli yapılar çökertildi ve çözüldü. ByLock’tan esas itibarıyla KPSS’ye kadar, bir taraftan kurumların içerisindeki yapılanmalarda medya yapılanmalarına kadar ve yine bunun okul, dershane, yurt yapılanmalarından, yargı, emniyet içerisindeki yapılanmalara TSK’dan yapılanmalara kadar, iş alanındaki yapılanmalara kadar, bunların birçoğunda meseleleri bir noktaya kadar getirdik. En son yakaladığımız mesele, bu ankesör ardışık arama meselesi tamamen hem emniyetin hem de yargının, emniyet istihbaratının ortaklaşa bir akılla çözdükleri ve yakaladıkları bir yerden ucunu çıkardıkları bir akımdı. Bu da bitince çok rahatlayacağımızı söyleyebilirim. Dış dünyada şöyle bir şey var; ilk başta buna inanmadılar çünkü FETÖ çok önemli bir şekilde onların da destekleri bir yapıydı. Fakat şimdi yavaş yavaş Türkiye’nin bu konudaki tezlerinin önemine inanıyorlar ve bu konuda tedbir de almak istiyorlar. Yakın zamanda göreceksiniz, bu tedbirler de onlar tarafından alınacak. Biz sağlam durduk, milletimize müteşekkiriz, Sayın Cumhurbaşkanımız sağlam durdu ve Türkiye’deki kurumlar aslında kendilerinin ne kadar özgüveni olduğunu yakaladılar.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, FETÖ hakkında Buket Aydın’a yaptığı açıklamada, “Biz bu adamı eninde sonunda alacağız, ölüsünü ya da dirisini” dedi.
CNN TÜRK’te Buket Aydın’ın sunduğu 40 programına konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “FETÖ birçok ülkeye bu kadar yayılmışken kaçanlar nasıl geri alınabilecek?” sorusunu cevapladı. Bakan Soylu, Fethullah Gülen’in ölüsünü ya da dirisini eninde sonunda alacaklarına dikkati çekerek şunları söyledi:
“Sizi yıkamazlarsa güçleniyorsunuz. Bu temel bir kural ve Türkiye’yi yıkamazlar. Fetullah Gülen gibi her şeyinden yoksun bir kişi, herhalde Türkiye’ye bir darbe planlayabilecek kabiliyete sahip değildir. Bir meczup Türkiye’ye bir darbe planlayacaksa biz işi gücü bırakalım. Bunun arkasında kimlerin olduğunu ben 16 Temmuz’da söyledim. Her daim de söylüyorum. Onun arkasında olanlar onu orda tutuyorlar bugün. Amerika’da yanlış bir şey yapın bakalım bir gün durduruyorlar mı adamı. Avrupa’da yapın, Almanya’da yapın, İngiltere’de yapın. Avrupa’daki bir İçişleri Bakanı dostumuza şunu söyledim; Allah’ınız severseniz Türkiye’de sizi rahatsız eden bir şey var mı? Düşündü ‘Yok.’ dedi. Ama sizin ülkenizde bizi çok rahatsız eden şeyler var. FETÖ var, PKK var, DHKPC var. ‘Bu nasıl oluyor?’ dedim. Sizin ülkenizi rahatsız eden şey; bizim de rahatsızlığımızdır. Ama biz bu konuda samimi bir çaba ortaya koyuyoruz. Senin teröristin, benim teröristim diye bir mücadele içerisinde değiliz. Bak biz bir terör bandındayız. Senin gibi de değiliz yani. Suriye, Irak, etrafımızdaki ülkeler… Her birinden bir terör ağıyla karşı karşıyayız. Ama şunu söyleyeyim; biz güçlü durdukça, hukuka ve demokrasiye sahip çıktıkça ve bu meselede derdimizi anlattıkça sonuç alırız. Şu lafı unutmamanızı isterim; hiçbir algı gerçeği örtemez. Gerçek haklıdır, eninde sonunda ortaya çıkar. Ve onun için biz bu adamı eninde sonunda oradan alacağız. Ölüsünü ya da dirisini bu ülke alacak. Ben olmam, benden sonraki alır. Bunu vermek durumunda kalacaklar.”