Bakan Koca: Sosyal medyada insanların umutlarıyla oynanmamalı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilkent Yerleşkesi’nde Bilim Kurulu üyelerinin video konferansla katıldığı Corona virüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından basın toplantısı düzenledi.
“Yeni tip Corona virüsün 38 gündür Türkiye’de olduğunu” ifade eden Koca, “Sizden isteğim şu; hazır bu mücadele yoluna girmişken tedbirleri eskisinden çok daha sıkı tutun, virüsü sokaktan alıp evinize taşımayın. Evinizde kalın, kendinizi koruyun, sevdiklerinizi koruyun. Sosyal mesafe, izolasyon kuralına uyun.” diye konuştu.
Bakan Koca: Sosyal medyada insanların umutlarıyla oynanmamalı . Bakan Koca: Sosyal medyada insanların umutlarıyla oynanmamalı Bakan Koca: Sosyal medyada insanların umutlarıyla oynanmamalı Sokağa çıkmayanların bu mücadelenin görünmeyen kahramanları olduğunu dile getiren Koca, boş sokaklar, boş meydanların her gün yeniden verilen bu savaşın kazanıldığı alanlar olduğunu söyledi.
Filyasyonun salgın hastalık tedavisinde öteden beri bilinen bir yöntem olduğunu belirten Koca, salgın hastalıklarda ilk olarak hastalığın yayılmasının önünü kesmenin amaçlandığını, yayılmanın önü kesilmediği takdirde sadece tedaviyle sonuç alınamayacağını anlattı. Bakan Koca, “Filyasyon çalışmalarını Türk kamuoyuna yeni duyurmuş olsak da aslında ilk vakadan beri titizlikle yürüttüğümüz bir uygulama bu. Virüsün ülkemize girişini geciktirdiğimiz süre içinde bunun hazırlıklarını tamamladık.” ifadesini kullandı.
Bakan Koca: Sosyal medyada insanların umutlarıyla oynanmamalı. İlk vakadan hastalığın bulaştığı kişileri gösteren bir şema paylaştığını anımsatan Koca, “İşte bu şema her vakamız için tek tek çalıştığımız filyasyon çalışmasının bir örneğiydi. Bugüne kadar filyasyon yapılan temaslı kişi sayısı 322 bin 754 oldu. Filyasyon oranımız yüzde 97,5’a ulaştı.” bilgilerini verdi.
Saha ekipleri tarafından yapılan tüm işlemlerin Bakanlığın bilgi sistemleriyle elektronik olarak takip edildiğini belirten Koca, özellikte temaslılara ulaşma oranlarının ve sürelerinin yakından izlendiğini bildirdi. Koca, “Bu sayede filyasyon başarımızı sayısal olarak ölçebiliyor, merkezden açık olan noktaları tespit edip bu noktalarda alacağımız fazladan tedbirlere karar verebiliyoruz.” dedi.
Bakan Koca, ilçe sağlık müdürlükleri ve toplum sağlığı merkezi hekimleri, diş hekimleri ve diğer sağlık personelinin bir yandan enfekte vakalara ulaşıp onların tespitini kolaylaştırdığını, diğer yandan gözetim altında tutarak hastanelerin üzerinde oluşabilecek yükü azalttıklarını bildirdi.
“ERKENDEN TEDAVİNİN ETKİSİNİ SOMUT OLARAK GÖRDÜK”
Türkiye’nin bulaşıcı hastalık mücadelesinde geçmiş tecrübelerinin göz ardı edilemeyeceğini, bunun gerçekleşmesinde güçlü bir sağlık sisteminin, entegre yaygın birinci basamak sağlık örgütlenmesinin ve gelişmiş bir sağlık bilgi sisteminin rolü olduğunu anlatan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlara sahip olmamız bizim büyük şansımızdır. Bugüne kadar sağlığa yapılan yatırımların ne kadar yerinde olduğunu toplum olarak bir kez daha test etmiş olduk. Vakalara erken müdahale, mücadele stratejimizin bir diğer önemli yönünü oluşturmaktadır. Daha önce Çin’den gelen bilgilerin aksine kendi tedavi algoritmamızı oluşturarak vakalara erkenden ilaç başladık. Sosyal güvenceye bakmaksızın tüm hastalarımıza ilacı ücretsiz olarak ulaştırdık. Özellikle filyasyon sonrası aile hekimlerimizce takibi yapılan ve belirti ortaya çıkınca erkenden hastaneye yönlendirilen hastalarda başlanan tedavinin etkisini somut olarak gördük. 65 yaş üstü komorbid, yani alt hastalığı olup kendisi başvurarak hastaneye yatan vakalarda yoğun bakım ihtiyacı yüzde 11’ken filyasyon sonrası takip altında olup erken tedaviye başlananlarda yoğun bakım ihtiyacı yüzde 4 oldu. Aynı şekilde bu yaş grubu hastalarda entübasyon ihtiyacı yüzde 5,71’den yüzde 2,43’e düştü.”
Erken tedaviye başlamanın bir başka somut sonucunun da hastalığın zatürreye dönüşme hızındaki değişme olduğunu belirten Koca, “Diğer ülkelerden edindiğimiz bilgilerin aksine Bilim Kurulumuzun görüşleri doğrultusunda tedavi algoritmamızı değiştirip erkenden ilaç tedavisine başlamamız sonucunda hastalarımızda zatürreye dönüşme hızı büyük oranda düşmüştür. Bu, doğal olarak yoğun bakım ve entübasyon sayılarımıza yansımaktadır.” diye konuştu.
Evde izolasyonun bazı somut sonuçlarını da paylaşan Koca, 65 yaş üstündekiler ve gençlerin sokağa çıkma kısıtlaması sonucunda ileri yaşta pozitif vaka sayısında belirgin azalma görüldüğünü bildirdi. Koca, 65 yaş üstü sokağa çıkma kısıtlamasından önce vakaların yüzde 35’ini 65 yaşından büyüklerin oluşturduğunu, kısıtlamadan sonra bu oranın yüzde 18’e düştüğünü söyledi. 65 yaş üstü ve komorbid hastalığı olanların en büyük risk grubunu oluşturduğunu anımsatan Koca, “Evde kalmaya mecbur bırakılmanın çok kolay olmadığını biliyorum ama bunun sonucunu görüyor ve bu tedbirlerin ısrarla uygulanmasını talep ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Hastanelerde sağlık personelinin aynı hızla ve aynı gayretle görevlerine devam ettiğini dile getiren Koca, “Buna rağmen hastanelerimiz üzerine gelen yükte bir yavaşlama olduğunu sahada da görebilirsiniz. Bir yandan filyasyon ile yaygın tarama programları, diğer yandan gittikçe artan test sayılarımız neticesinde, vaka sayımızda artış devam etmektedir ancak bu artış hızının düşmekte olduğunu görüyoruz, önümüzdeki günlerde plato oluşturması şaşırtıcı olmayacaktır. Günlük hastaneye yatan hasta sayımızdaki düşüş de grafikte görülmektedir.” diye konuştu.
“BUGÜN SONUCU ÇIKAN 40 BİN 270 TESTLE BİRLİKTE TOPLAM TEST SAYIMIZ 558 BİN 413 OLDU”
Vaka tablosunu da paylaşan Koca, “Bu saat itibarıyla bugün sonucu çıkan 40 bin 270 testle birlikte toplam test sayımız 558 bin 413 oldu. Bugün eklenen 4 bin 353 yeni vaka ile toplam vaka sayımız 78 bin 546’ya ulaştı. 1542 hastamız iyileşti. Toplamda Covid-19 hastalığını yenen 8 bin 631 vatandaşımız oldu. Artan test sayımıza rağmen artış hızımız azalıyor. Yoğun bakım ve entübe hasta sayımız azalıyor. İyileşip taburcu olan hasta sayımız hızla artıyor.” dedi.
Türkiyr’nin diğer ülkelerden farklı olduğuna dikkati çeken Koca, şunları kaydetti:
“Hastanelerimizin çok yoğun olduğunu düşünüp belirtilerinizi göz ardı etmeyin, başvurun. Size hizmet verecek güce, şartlara sahibiz. Tedavi için geç kalmayın. Geç kalmanız akciğer iltihabına yol açabilir, yoğun bakım ve entübasyon desteğini zorunlu kılabilir. Halen yoğun bakımda olan hastalarımızın şikayeti olduğu halde geç başvurmuş kişiler olduğunu unutmayın. Biz bir İspanya, bir Amerika değiliz. Hastalığa erken müdahale etme imkanlarımız, klinik şikayeti olan hastamızla ilgilenme gücümüz var. Teşhis konan biri ile temasınız olmuşsa hiç vakit kaybetmeyin.
Tarihte toplumları tehdit eden hastalıklar ve kargaşa zamanlarından kalma evrensel bilgelik dolu bir öğüt vardır, bu öğüt, bugünlerde bilim insanlarımızın sizden talep ettiği şeyin aynısını söyler. Bu öğüt der ki ‘Kaygı, kargaşa yatışana kadar evinize çekilin, hayat durulana kadar evinizde kalın, sükunetinizi koruyun’. Bu öğüdü şöyle de özetlemek mümkündür; evinize çekilin, kendi dünyanıza çekilin, eviniz düşündüğünüzden daha büyüktür. Bilimin sizlerden istediği irfanın telkin ettiği şeydir. Tedbirlere uyması biraz zor gelebilir ama ödülü büyük olacaktır. Bu ödülleri bugün uyduğumuz tedbirlerle kazanacağız. Ödül sağlık, ödül sevdiklerimizi hayatta tutmak.”
Denizli, Eskişehir ve Erzincan’daki durumu da harita üzerinden paylaşan Koca, bu şehirlerin seçiminde herhangi bir risk unsuru, öncelik farkı olmadığını, ülkenin çeşitli bölgelerinin fotoğraflarını yansıtma amaçlı olduğunu dile getirdi.
Sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik teklifin TBMM’de grubu bulunan tüm partilerin mutabakatı ile gündeme alınıp yasalaştığını belirten Koca, sağlık çalışanlarını şiddetten korumaya yönelik bugüne dek en kapsamlı yasanın çıkmasında katkısı olan tüm vekillere sağlık çalışanları adına teşekkür etti.
SON 24 SAATTE 126 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Öte yandan Bakan Koca, Twitter hesabından Türkiye’deki günlük Corona virüs tablosunu paylaştı. Buna göre, son 24 saatte Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 126, toplam vefat sayısı 1769 oldu.
Koca, paylaşımında “İyileşen hasta sayımız yakında 10 binin üzerine çıkacak. Yatan hasta sayısı ile taburcu edilen hasta sayısı arasında denge oluşmuş durumda. Vaka sayısı artış hızı beklediğimiz şekilde azalıyor. İki gücümüz var: Tedbir, tedavi. Gücümüzü kullanalım.” ifadesini kullandı.
“Yeni tip Corona virüsün 38 gündür Türkiye’de olduğunu” ifade eden Koca, “Sizden isteğim şu; hazır bu mücadele yoluna girmişken tedbirleri eskisinden çok daha sıkı tutun, virüsü sokaktan alıp evinize taşımayın. Evinizde kalın, kendinizi koruyun, sevdiklerinizi koruyun. Sosyal mesafe, izolasyon kuralına uyun.” diye konuştu.
Sokağa çıkmayanların bu mücadelenin görünmeyen kahramanları olduğunu dile getiren Koca, boş sokaklar, boş meydanların her gün yeniden verilen bu savaşın kazanıldığı alanlar olduğunu söyledi.
Filyasyonun salgın hastalık tedavisinde öteden beri bilinen bir yöntem olduğunu belirten Koca, salgın hastalıklarda ilk olarak hastalığın yayılmasının önünü kesmenin amaçlandığını, yayılmanın önü kesilmediği takdirde sadece tedaviyle sonuç alınamayacağını anlattı. Bakan Koca, “Filyasyon çalışmalarını Türk kamuoyuna yeni duyurmuş olsak da aslında ilk vakadan beri titizlikle yürüttüğümüz bir uygulama bu. Virüsün ülkemize girişini geciktirdiğimiz süre içinde bunun hazırlıklarını tamamladık.” ifadesini kullandı.
İlk vakadan hastalığın bulaştığı kişileri gösteren bir şema paylaştığını anımsatan Koca, “İşte bu şema her vakamız için tek tek çalıştığımız filyasyon çalışmasının bir örneğiydi. Bugüne kadar filyasyon yapılan temaslı kişi sayısı 322 bin 754 oldu. Filyasyon oranımız yüzde 97,5’a ulaştı.” bilgilerini verdi.
Saha ekipleri tarafından yapılan tüm işlemlerin Bakanlığın bilgi sistemleriyle elektronik olarak takip edildiğini belirten Koca, özellikte temaslılara ulaşma oranlarının ve sürelerinin yakından izlendiğini bildirdi. Koca, “Bu sayede filyasyon başarımızı sayısal olarak ölçebiliyor, merkezden açık olan noktaları tespit edip bu noktalarda alacağımız fazladan tedbirlere karar verebiliyoruz.” dedi.
Bakan Koca, ilçe sağlık müdürlükleri ve toplum sağlığı merkezi hekimleri, diş hekimleri ve diğer sağlık personelinin bir yandan enfekte vakalara ulaşıp onların tespitini kolaylaştırdığını, diğer yandan gözetim altında tutarak hastanelerin üzerinde oluşabilecek yükü azalttıklarını bildirdi.
Türkiye’nin bulaşıcı hastalık mücadelesinde geçmiş tecrübelerinin göz ardı edilemeyeceğini, bunun gerçekleşmesinde güçlü bir sağlık sisteminin, entegre yaygın birinci basamak sağlık örgütlenmesinin ve gelişmiş bir sağlık bilgi sisteminin rolü olduğunu anlatan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlara sahip olmamız bizim büyük şansımızdır. Bugüne kadar sağlığa yapılan yatırımların ne kadar yerinde olduğunu toplum olarak bir kez daha test etmiş olduk. Vakalara erken müdahale, mücadele stratejimizin bir diğer önemli yönünü oluşturmaktadır. Daha önce Çin’den gelen bilgilerin aksine kendi tedavi algoritmamızı oluşturarak vakalara erkenden ilaç başladık. Sosyal güvenceye bakmaksızın tüm hastalarımıza ilacı ücretsiz olarak ulaştırdık. Özellikle filyasyon sonrası aile hekimlerimizce takibi yapılan ve belirti ortaya çıkınca erkenden hastaneye yönlendirilen hastalarda başlanan tedavinin etkisini somut olarak gördük. 65 yaş üstü komorbid, yani alt hastalığı olup kendisi başvurarak hastaneye yatan vakalarda yoğun bakım ihtiyacı yüzde 11’ken filyasyon sonrası takip altında olup erken tedaviye başlananlarda yoğun bakım ihtiyacı yüzde 4 oldu. Aynı şekilde bu yaş grubu hastalarda entübasyon ihtiyacı yüzde 5,71’den yüzde 2,43’e düştü.”
Erken tedaviye başlamanın bir başka somut sonucunun da hastalığın zatürreye dönüşme hızındaki değişme olduğunu belirten Koca, “Diğer ülkelerden edindiğimiz bilgilerin aksine Bilim Kurulumuzun görüşleri doğrultusunda tedavi algoritmamızı değiştirip erkenden ilaç tedavisine başlamamız sonucunda hastalarımızda zatürreye dönüşme hızı büyük oranda düşmüştür. Bu, doğal olarak yoğun bakım ve entübasyon sayılarımıza yansımaktadır.” diye konuştu.
Evde izolasyonun bazı somut sonuçlarını da paylaşan Koca, 65 yaş üstündekiler ve gençlerin sokağa çıkma kısıtlaması sonucunda ileri yaşta pozitif vaka sayısında belirgin azalma görüldüğünü bildirdi. Koca, 65 yaş üstü sokağa çıkma kısıtlamasından önce vakaların yüzde 35’ini 65 yaşından büyüklerin oluşturduğunu, kısıtlamadan sonra bu oranın yüzde 18’e düştüğünü söyledi. 65 yaş üstü ve komorbid hastalığı olanların en büyük risk grubunu oluşturduğunu anımsatan Koca, “Evde kalmaya mecbur bırakılmanın çok kolay olmadığını biliyorum ama bunun sonucunu görüyor ve bu tedbirlerin ısrarla uygulanmasını talep ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Hastanelerde sağlık personelinin aynı hızla ve aynı gayretle görevlerine devam ettiğini dile getiren Koca, “Buna rağmen hastanelerimiz üzerine gelen yükte bir yavaşlama olduğunu sahada da görebilirsiniz. Bir yandan filyasyon ile yaygın tarama programları, diğer yandan gittikçe artan test sayılarımız neticesinde, vaka sayımızda artış devam etmektedir ancak bu artış hızının düşmekte olduğunu görüyoruz, önümüzdeki günlerde plato oluşturması şaşırtıcı olmayacaktır. Günlük hastaneye yatan hasta sayımızdaki düşüş de grafikte görülmektedir.” diye konuştu.
“BUGÜN SONUCU ÇIKAN 40 BİN 270 TESTLE BİRLİKTE TOPLAM TEST SAYIMIZ 558 BİN 413 OLDU”
Vaka tablosunu da paylaşan Koca, “Bu saat itibarıyla bugün sonucu çıkan 40 bin 270 testle birlikte toplam test sayımız 558 bin 413 oldu. Bugün eklenen 4 bin 353 yeni vaka ile toplam vaka sayımız 78 bin 546’ya ulaştı. 1542 hastamız iyileşti. Toplamda Covid-19 hastalığını yenen 8 bin 631 vatandaşımız oldu. Artan test sayımıza rağmen artış hızımız azalıyor. Yoğun bakım ve entübe hasta sayımız azalıyor. İyileşip taburcu olan hasta sayımız hızla artıyor.” dedi.
“Hastanelerimizin çok yoğun olduğunu düşünüp belirtilerinizi göz ardı etmeyin, başvurun. Size hizmet verecek güce, şartlara sahibiz. Tedavi için geç kalmayın. Geç kalmanız akciğer iltihabına yol açabilir, yoğun bakım ve entübasyon desteğini zorunlu kılabilir. Halen yoğun bakımda olan hastalarımızın şikayeti olduğu halde geç başvurmuş kişiler olduğunu unutmayın. Biz bir İspanya, bir Amerika değiliz. Hastalığa erken müdahale etme imkanlarımız, klinik şikayeti olan hastamızla ilgilenme gücümüz var. Teşhis konan biri ile temasınız olmuşsa hiç vakit kaybetmeyin.
Tarihte toplumları tehdit eden hastalıklar ve kargaşa zamanlarından kalma evrensel bilgelik dolu bir öğüt vardır, bu öğüt, bugünlerde bilim insanlarımızın sizden talep ettiği şeyin aynısını söyler. Bu öğüt der ki ‘Kaygı, kargaşa yatışana kadar evinize çekilin, hayat durulana kadar evinizde kalın, sükunetinizi koruyun’. Bu öğüdü şöyle de özetlemek mümkündür; evinize çekilin, kendi dünyanıza çekilin, eviniz düşündüğünüzden daha büyüktür. Bilimin sizlerden istediği irfanın telkin ettiği şeydir. Tedbirlere uyması biraz zor gelebilir ama ödülü büyük olacaktır. Bu ödülleri bugün uyduğumuz tedbirlerle kazanacağız. Ödül sağlık, ödül sevdiklerimizi hayatta tutmak.”
Denizli, Eskişehir ve Erzincan’daki durumu da harita üzerinden paylaşan Koca, bu şehirlerin seçiminde herhangi bir risk unsuru, öncelik farkı olmadığını, ülkenin çeşitli bölgelerinin fotoğraflarını yansıtma amaçlı olduğunu dile getirdi.
Sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik teklifin TBMM’de grubu bulunan tüm partilerin mutabakatı ile gündeme alınıp yasalaştığını belirten Koca, sağlık çalışanlarını şiddetten korumaya yönelik bugüne dek en kapsamlı yasanın çıkmasında katkısı olan tüm vekillere sağlık çalışanları adına teşekkür etti.
Öte yandan Bakan Koca, Twitter hesabından Türkiye’deki günlük Corona virüs tablosunu paylaştı. Buna göre, son 24 saatte Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 126, toplam vefat sayısı 1769 oldu.
Koca, paylaşımında “İyileşen hasta sayımız yakında 10 binin üzerine çıkacak. Yatan hasta sayısı ile taburcu edilen hasta sayısı arasında denge oluşmuş durumda. Vaka sayısı artış hızı beklediğimiz şekilde azalıyor. İki gücümüz var: Tedbir, tedavi. Gücümüzü kullanalım.” ifadesini kullandı.
Bir basın mensubunun “Test sonucu gelmeden yaşamını yitirenler daha sonra Covid-19’dan ölenler arasına ekleniyor mu?” sorusu üzerine Koca, testi sonradan pozitif çıkanların da vefat eden sayısına eklendiğini söyledi.
“Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) ölüm oranlarında iki ayrı kod, Türkiye’nin ise tek kod kullandığına, rakamların eksik iletildiğine” ilişkin iddianın hatırlatılması üzerine Koca, “DSÖ’nün Türkiye ile ilgili hiçbir sorunu yok. Sorun olduğunu söyleyenler, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü ve Türkiye Ofisi Direktörünün açıklamalarına baksın. Üstelik bizim hem vaka hem mortalite yani ölüm rakamlarımızı ne kadar şeffaf yaptığımızı belirten açıklamaları da oldu.” ifadelerini kullandı.
DSÖ’nün verdiği ilk kodun PCR testi, yani moleküler taramanın yapılmadığı ülkelere yönelik olduğunu belirten Bakan Koca, şöyle devam etti:
“Bu, şüpheli dediğimiz bir kod. Bunun dışında doğrulanmamış olan, PCR testinin yapıldığı ülkeler için de ikinci bir kod veriyor. Türkiye için verilmesi gereken kod, doğrulanmış vaka tanımı şeklinde. Bu anlamda hiçbir sorun yok. Dünya Sağlık Örgütü de yaptığımız çalışmaları, bildirimleri, takdirle anıyor.
Biz ülkemize, sağlık çalışanlarımıza, hekimlerimize sağlık ordumuza güvenelim. Gerçekten ölüm sayılarımızdaki düşüş, sağlık çalışanlarımızın tedavideki farklı yaklaşımı, yoğun bakımdaki pratik uygulamalarımız, sağlık çalışanlarımızın bu noktada farklılığı olduğuna inanalım. Bunu yayınlarla da dünyaya biz göstermek istiyoruz.”
Koca, Corona virüs tedavisinde kullanılmak üzere ilaç ve aşı çalışmaları yürüten Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine, “Sözü edilen ilaç, uluslararası bir ilaç firmasının patentli ilacı. Türkiye’de ruhsatlı bir ilaç. Kistik fibrozlu hastalara yani akciğer sorunu, akciğerde tıkaç olan hastalara uygulanan ve bundan fayda görülen bir ilaç. Burada Covid-19 ile ilgili bu ilacın faydalı olduğuna dair laboratuvar ve klinik çalışmaların da başladığını biliyoruz.” dedi.
Türkiye’de hem aşı hem de Covid-19’a özel tedaviyle ilgili bu anlamda çalışma yapan üniversite ve kurumlara çağrıda bulunduklarını hatırlatan Bakan Koca, şu değerledirmelerde bulundu:
“Bununla ilgili merkeze de 23 Mart’ta aşı ve tedaviyle ilgili herhangi bir çalışmanız varsa bunu projelendirip bize başvurun dedik. Oradan bize gelmedi. Böyle bir çalışmamız olabilir, onunla ilgili çalışmanızı bize bildirin dedik. Dünyada araştırmanın nasıl yapılacağı bellidir. Sosyal medya üzerinden insanların umuduyla oynanamaz. Bu topraklara, insanlığa faydalı çalışma yapan herkes bizim için kıymetlidir. Yayın, araştırma ve çalışmanın nasıl yapıldığı da çok iyi bilinir. Klinik araştırma için 23 Mart’ta bizim bu çağrımıza cevap verilebilirdi. Klinik araştırma yapılır, devamında ne yapılması gerekiyorsa da yapılmış olurdu. İlaç ve aşı işi hem milli hem de stratejik bir iştir. Sosyal medya üzerinden yapılmaz. Uluslararası bir firmanın ilacı, böyle umutlar tüketilerek ifade edilemez.”
Koca, “Tedbirlerin devam etmesi halinde hayat ne zaman normale döner?” şeklindeki soru üzerine ise tedbirlerin asla bırakılmaması gerektiğini söyledi.
İlk günden itibaren süreci, Bilim Kurulunun da yaklaşımıyla, şeffaf bir şekilde aktarmaya gayret gösterdiklerini belirten Koca, şunları kaydetti:
“Şu an rakamlarını hepimiz biliyoruz. Bu rakamlarla geldiğimiz durumu da hepimiz net biliyoruz. Şunu söylüyoruz, önümüzdeki 1 hafta 10 gün içerisinde bir pik noktasına erişebileceğimizi görüyoruz. Devamında ortalama dünya örneklerinden Çin, Güney Kore ve benzeri ülkelerden edindiğimiz tecrübeyle iki haftalık bir plato döneminin olacağını biliyoruz. Devamında düşeceğini biliyoruz.
Bunlar bizi asla rahatlatmamalı, tedbiri elden bırakmamalıyız. Yeni bir dalgaya asla izin vermemeliyiz. Bu mücadelede çok önemli üç unsur var. Vakayı tespit edip filyasyon dediğimiz taramayı yapabilir olmak. Yani noktasal bir yaklaşım içinde hızla tespiti yapmak. Tedavide çok güçlü olabilir olmak. Her ikisinde hiçbir sorunumuz yok hatta çok ilerideyiz. Temas, mesafe ve izolasyonu hiç elden bırakmadan devam edebilir olmak. Bu sağlanırsa yeni bir dalganın oluşumu önlenebilir, erken dönemde hayat normale döner diye düşünüyoruz. Vatandaşımızdan bu konuda biraz daha sabır ve bize destek olmasını bekliyoruz.”
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel’in salgınla ilgili açıklamasının hatırlatılması üzerine Koca, bunun, kendi söyleminden farklı olmadığını, ancak yansımasının farklı olduğunu belirterek, “Vaka artış hızının azaldığı bir plato dönemine doğru gidiyor olduğumuz ve eğer yeni bir dalgalanma olmazsa hayatın en azından kısmen normale dönebileceğini, izolasyona da devam etmek kaydıyla, ifade ettiği bir durum.” diye konuştu.
Fahrettin Koca, Türkiye’nin filyasyonu dünyada bu oranda yapan tek ülke olduğunu ve bununla övünülebileceğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bilim Kurulundaki arkadaşlarımız yakın zamanda bu filyasyonun nasıl yapıldığını yayın haline getirerek dünyaya göstermiş olacaklar. Sadece İstanbul’da 1200 ekip, yani 1200 araçlı ekip filyasyon için devrede. Toplam Türkiye’de 4500 küsur bu filyasyonu yapmak üzere ekip var. Yani her ekip araçlı sahada. Bunu çok ciddi yapıyoruz. Geçen 95,8 demiştim, şu an 97’yi geçti diye söylüyorum. Yüzde 100 olmadığını söylüyoruz. Hedef tabii ki yüzde 100. Bizim sahada birtakım eksiklerimiz olabilir mi? Olabilir. Biz bu eksikleri giderme, kapatma çabası içindeyiz. Yüzde 90’ların üzerinde bir filyasyon başarısından bahsediyoruz.”
“SAHADA EN BÜYÜK KAHRAMANLAR ONLAR”
Hastalığın nasıl bir farklılıkla seyrettiğini artık çok iyi bildiklerini vurgulayan Koca, “Kendi algoritmamızı Türkiye olarak geliştirdiğimizi, tedavi yaklaşımımızı, hastaya yaklaşımımızı geliştirdiğimizi çok net söyleyebilirim. Burada Bilim Kurulumuzun, yani bilgiye müracaat etmemizin, bilgiyle bu süreci götürüyor olmamızın çok büyük payı var. Türkiye’de sağlık sistemimizin bu anlamda güçlü ve ciddi bir organize yapı içinde olmasının büyük payı var. Bunda gerçekten 1 milyon 100 bin sağlık çalışanımızın büyük özverisi var. Sahada esas en büyük kahramanlar onlar.” şeklinde konuştu.
Diğer kahramanların da sokağa çıkmayan vatandaşlar olduğunu ifade eden Bakan Koca, şöyle devam etti:
“Bu süreçte hastalığı bildiğimiz için, erken dönemde müracaat edilmesinin hastalığı önlemede çok etkili olduğunu. Bizim erken dönemde başlayabilecek ilaçlarımız var, bir eksiğimiz yok. Ücret almadan veriyoruz. Dünyadan farklı olarak yapıyoruz. O nedenle vatandaşımız erken dönemde ilacını, tedavisini başlamak için müracaat ediyor olmalı. Çünkü seyrinin çok ağır seyretmediğini devamında biliyoruz. Altta bir hastalığı olan yaşlı hasta grubumuzda geç gelindiğinde bunun farklı olduğunu görüyoruz. Yaşlı olup altta hastalığı olan ama erken dönemde tedavi başlanan hastalarımız da düzeliyor. Onun için ‘Yaşlılarda olduğunda bu hastalık çok kötü seyreder’, evet bu doğru fakat erken dönemde artık biz şunu biliyoruz, tedavi başlandığında yaşlı, genç fark etmeden biz sonuç alabildiğimizi görüyoruz.”
Hastalığı iyi bildiklerini yineleyen Koca, vatandaşlara da şu uyarılarda bulundu:
“Bu süreçte temas, mesafe ve izolasyon için biraz daha sabredelim. Tedavide herhangi bir sorunumuz yok. Hasta yükünün belli bir kapasitenin artık üzerine çıkmadığını görüyoruz. Yani yüzde 60’ların üzerinde bir doluluğun olmadığı görüyoruz. Avrupa’nın, Amerika’nın artık hasta seçtiği bir dönemde, Türkiye’de 5’inci haftaya girilen şu dönemde yoğun bakım doluluk oranları yüzde 60’ı geçmedi. Servis yatak doluluk oranı yüzde 50’yi geçmedi. Bu Türkiye’nin tedavideki başarısı değil mi? Bu başarıyı söyleyelim ama diğer taraftan da bunu sürdürmek için, yeni bir dalgalanmanın olmaması için de vatandaşımız asla tedbirlerden vazgeçmemeli, evde kalarak izolasyonu mutlaka sürdürmeli. Bunu özellikle istiyoruz, biraz daha ‘sabır’ diyoruz.”
“MASKEYİ ÜCRETSİZ VERMEYE DEVAM EDİYOR OLACAĞIZ”
Fahrettin Koca, maske dağıtımına ilişkin bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu dönemde maskenin vatandaşa ücretsiz verilmesine yönelik talimatını hatırlattı.
“20 ile 65 yaş arası vatandaşa bir kod vererek, eczanelerden temini yolunu tercih ettik. Kendilerine mesaj gelmeyen kişiler için veya telefonu olmayan, kaydı olmayan kişiler için de eczaneye müracaat ettiğinde kimlik doğrulaması sonrası yeniden bir kod verilme durumunu da sağladık. Şu dönemde eczaneler üzerinden 20-65 yaş arası vatandaşımıza maskeyi ücretsiz vermeye devam ediyor olacağız.”
Bakan Koca, vaka sayısı içinde kliniği olsun veya olmasın pozitif olan herkesin bulunduğunu söyledi.
Sağlık çalışanlarının bu mücadelede çok özverili ve fedakar çalıştığını yineleyen Koca, şunları kaydetti:
“Onları korumak anlamında ekipman eksiğini asla bulundurmak istemiyoruz. Bunun için de hem kamu, hem üniversiteler, hatta özel sektöre de bu anlamda bu malzeme teminini sağlamak noktasında bir gayret içindeyiz. Emin olun dünyada yine benzer şekilde çalışanlarına bu şekilde ekipmanı yoğun veren başka bir ülke olmadığını da bilelim. Sadece bir ülkeyi söyleyeyim, Amerika’da ve de İngiltere’de yoğun bakımda olan hekimlere malzeme vermekte bile zorlanıyorlar.”