İsrail ile Türkiye arasındaki yeni polemik dün Erdoğan’ın TÜGVA Genel Kurulu’nda gençlere öğüt verirken “Yere yıktığın düşmanını tekmeleme, sen İsrail’deki Yahudi değilsin. Zira onlar yere devirdikleri bırak erkeği, kadını, çocuğu bile tekmelerler” demesiyle başladı.
Bu sözlere Netanyahu’nun yanıtı sert oldu: “Kuzey Kıbrıs’ın işgalcisi, ordusu Türkiye’nin içindeki ve dışındaki Kürt köylerinde kadınları ve çocukları katleden Erdoğan İsrail’e vaaz vermesin.”
Netanyahu’ya önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Twitter’dan tepki gösterdi: “Netanyahu Erdoğan’ın hakikatleri haykırmasından yine çok rahatsız olmuş. Ülkesinde soruşturmalarla başı belada olan Netanyahu dikkatleri dağıtmaya çalışıyor ama nafile. İsrail’in işgal ve zulüm politikalarını hiçbir şekilde örtbas edemez, cumhurbaşkanımızı susturamazlar.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da polemiğe Twitter’dan katıldı. Mesajında, İsrail askeri tarafından gözleri bağlı şekilde götürülürken görüntülenince sembolleşen 16 yaşındaki Fevzi el-Cuneydi ve Filistin gösterilerinde tekerlekli sandalyesinde yaşamını yitiren Fadi Abu Salah’ın fotoğraflarını paylaşan Çavuşoğlu, İngilizce olarak şunları yazdı:
“Yerde yatan insanları tekmeleyen işgalci, hemen alınmış: Modern çağın soğuk kanlı katili, plajlarda çocuk bombalayan Netanyahu binlerce masum Filistinli’nin katledilmesinden sorumludur. Türkiye gerçekleri ortaya çıkarmaktan asla geri durmayacak.”
İstanbul Arnavutköy’deki düzenlenen mitingde konuya giren Erdoğan “Herhalde kendilerinin Filistin’de işgalci olduklarını kadın çocuk öldürdüklerini söyleyecekti” dedikten sonra Netanyahu’ya şu ifadelerle yüklendi: “Sen yanlış kapıya vurdun. Erdoğan mazlumların sesidir. Sen zalimlerin sesisin. Sen devlet terörü estiriyorsun. Siz çocukları kadınları tekmeleyerek askerinizle polisinizle sürükleyerek götürüyorsunuz. Netanyahu sen zalimsin zalim. Devlet terörün başındasın. Bu sadece sana uyuyor, Erdoğan’a uymaz. Türkiye teröristlerle mücadele ediyor. İsrail’in yaptıkları katliamların yıkımların hesabını vermeden kimseye ithamda bulunma hakkı yoktur.”