Almanya’nın en büyük pazar payına sahip bankası Deutsche Bank, ay başında genel merkezine Frankfurt Savcılığı tarafından kara para aklama şüphesiyle düzenlenen baskınla zor durumda kalırken, geleceği tartışılan bankanın hisseleri bu yıl yaklaşık yüzde 56 değer kaybetti.
Uzatmalı ticaret savaşları, politik belirsizlikler, finansal piyasalarda yaşanan dalgalanma, şirketlerin borç seviyesindeki artış, Brexit belirsizliği, İtalya’nın borç yükü, Avro Bölgesi bankacılık sektöründeki zayıflık gibi gelişmeler Avrupa’da yılın gündemini oluşturdu.Tüm bunlar bölge ekonomilerine zarar verirken, Avrupa bankacılık sektörünü de derinden etkiledi.
Yakında 150. yılını kutlayacak bankanın gelirleri, yılın üçüncü çeyreğinde 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 9 azalarak 6,2 milyar avroya düştü. Bankanın gelirleri, ocak-eylül döneminde ise geçen yılın aynı sürecine göre yüzde 5 azalarak 19,7 milyar avroya indi.
Deutsche Bank, bu yılın üçüncü çeyreğinde net karının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 65 gerileyerek 229 milyon avro olduğunu açıklamıştı.
Alman finans piyasasının bir zamanlar sembolü olan banka, bu yılın nisan ayında tepe yönetiminde beklenmedik bir değişime giderek İngiliz üst yöneticilerden sonra bir Alman’ı bankanın başına getirdi. Çalışma hayatına Deutsche Bank’ta başlayan ve 30 yıldan fazla bankada çalışan Christian Sewing bankayı yeniden yapılandırması için üst yönetici (CEO) olarak seçildi.
ABD’deki hukuki anlaşmazlıklara tam olarak son verip, ticari bankacılık, hedge fonlar ve geleneksel yatırım bankacılığı alanında ciddi anlamda küçülmeye gitmesi beklenen Sewing, imajı zedelenen ve hisseleri yerlerde sürünen bankayı yeniden yapılandırıp dünyanın en büyük bankası olma hedefine tekrar koyup koyamayacağı finans piyasalarında tartışılmaya devam ediyor.