enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,5029
EURO
36,1862
ALTIN
2.985,50
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Parçalı Bulutlu
21°C
Bursa
21°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Karla Karışık Yağmurlu
18°C
Cumartesi Kar Yağışlı
6°C
Pazar Az Bulutlu
7°C
Pazartesi Açık
8°C
Advert

AKP’li Yasin Aktay: Suudi Arabistan’ın eleştirilmemesi gerektiğini söyledi.

AKP’li Yasin Aktay: Suudi Arabistan’ın eleştirilmemesi gerektiğini söyledi.
10.10.2018 13:29
260
A+
A-

AKP’li Yasin Aktay, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasıyla ilgili olarak Suudi Arabistan’ın eleştirilmemesi gerektiğini söyledi.

AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, hükümete yakın Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde Suudi Arabistan yönetiminin eleştirilmemesi gerektiğini söyledi.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolması hakkında yapılan yorumlarda  S. Arabistan’a verip veriştirmenin bir anlamı ve faydası olmadığını dile getiren Aktay, “Elbette devlet hukuksuz işler yapmaz, yaparsa o devlet değildir. Bu durumda halkını temsil eden bir devletin imkanlarını kullanan ve kendini derin devlet mesabesinde gören çetelerin işgali karşısındayız demektir. Devleti o unsurlardan temizlemek zaruridir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin de derin devlet tecrübesi olduğunu da hatırlatan Aktay, “Bizim talebimiz S. Arabistan devletinin her şeyden önce, neticede Türkiye’ye ve bütün insanlığa karşı bir kusur irtikap eden bu kanunsuz yapıların ortaya çıkarılmasıdır. Hangi düzeyde olurlarsa olsunlar. Bunu yapmanın S. Arabistan için kolay olmadığını elbette biliyoruz. Nitekim Türkiye için de bunu yapmak kolay olmamıştır, ama gerçek bir devlet olmak için, veya devleti işgal etmiş çetelerden kurtarmak için bu bir zarurettir” sözleriyle Suudi Arabistan yönetiminin konuyla alakasının olmadığını aslında devlet içindeki derin devletin böyle bir şey yapmış olabileceğini savundu.

Yasin Aktay’ın “Bilinmeyeni taşlamanın ötesi için” başlıklı köşe yazısından ilgili bölüm şu şekilde:

Bu konuda İhtiyatın sürdürülmesi gereken bir nokta da, Türkiye ve S. Arabistan ilişkileridir. Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında kaybolmasıyla ilgili yapılan yorumlarda S. Arabistan’a verip veriştirmenin bir anlamı ve faydası yok.

Türkiye ve S. Arabistan birbirine mecbur iki halk iki ülkedir. Kaderleri birbirine bağlıdır. Kaşıkçı’nın başına gelenleri sorgulayıp Suud makamlarından bunun açıklamasını beklemek asla S. Arabistan’a düşmanlık anlamına gelmez.

Katıldığım bir Arap televizyon kanalında bu olayın iki ülkenin ilişkisini nasıl etkileyeceği yönündeki soruya iki ülkenin kader ortaklığını vurguladıktan sonra şunları söyledim:

“Velev ki, bu olay basına yansıyan vehamette gerçekleşmiş olsa bile topyekun S. Arabistan’ı töhmet altında bırakan açıklamalardan kaçınıyoruz.

Elbette devlet hukuksuz işler yapmaz, yaparsa o devlet değildir. Bu durumda halkını temsil eden bir devletin imkanlarını kullanan ve kendini derin devlet mesabesinde gören çetelerin işgali karşısındayız demektir. Devleti o unsurlardan temizlemek zaruridir.

Türkiye böyle bir ‘derin devlet’ tecrübesini yaşamıştır. Devlet adına kanunsuz işler yapanların yakasına yine devlet adına yapışılmış ve devlet bu unsurlardan temizlenmiştir.”

Gerçekten de bugün hangi düzeyde devlet yetkileri kullanıyor olurlarsa olsunlar bir konsolosluk binasında bütün görevlileri özgür bir insanı kaçırmak, hele öldürmek gibi bir iş için organize edebilenler, her şeyden önce kendi devletlerine ihanet etmekte dolayısıyla kendi halkları ve devletleri için bir tehdittirler. Kendi devletlerinin devlet olma keyfiyetini yok etmektedirler.

Çünkü hukuka dayanmayan, kendi vatandaşının güvenliğine tehdit oluşturan örgütlenmeye devlet denmez.

Dolayısıyla bizim talebimiz S. Arabistan devletinin her şeyden önce, neticede Türkiye’ye ve bütün insanlığa karşı bir kusur irtikap eden bu kanunsuz yapıların ortaya çıkarılmasıdır. Hangi düzeyde olurlarsa olsunlar. Bunu yapmanın S. Arabistan için kolay olmadığını elbette biliyoruz. Nitekim Türkiye için de bunu yapmak kolay olmamıştır, ama gerçek bir devlet olmak için, veya devleti işgal etmiş çetelerden kurtarmak için bu bir zarurettir.

O yüzden Kaşıkçı’nın davasını gütmek asla S. Arabistan’a düşmanlık değil, bilakis gerçek dostluğun ifasıdır.

Esasen Kaşıkçı’nın en önemli davalarından biri de Türkiye ve S. Arabistan ilişkilerinin bir kader olduğunu vurgulamak ve bu ilişkileri geliştirmekti.

Kendisiyle ilgili en çok hatırladığım ifadeleri, S. Arabistan resmi veya yarı resmi medyasında Türkiye aleyhine ne kadar söylem ve faaliyet olursa olsun, Türkiye’nin bunlara tepki vermeme olgunluğunu ne kadar takdir ettiği ve bunun böyle devam etmesi gerektiği yönündeydi.

Kaşıkçı’nın başına gelenler elbette bu davasını geçersiz kılmıyor, bilakis bu konuda fazladan bir hassasiyet sergilemeyi gerektiriyor.

Yorumlar

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.