6 karekterli şifre bir saniyede kırılıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM), Ticaret Bakanlığı koordinasyonuyla 25-26 Aralık tarihlerinde online düzenlediği İnovasyon Haftası’nı Türkiye konuştu. Etkinlik turkiyeinovasyonhaftasi.com sitesinden ve sosyal medya hesaplarından yayınlanırken Twitter’da da Trend Topic oldu. Sanal platformlarda “İlham verici konuşmalar, örnek başarı hikayeleri ufkumuzu açtı.” yorumları yapılırken etkinlik milyonlarca kişi tarafından izlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile beraber Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin de katıldığı inovasyon ekosisteminin en büyük buluşmalarından olan etkinlik gündem oldu.
8.Türkiye İnovasyon Haftası’nda hayatın her alanına dokunduklarına vurgu yapan TİM Başkanı İsmail Gülle “ İnovasyon alanında küresel ölçekte ses getiren, ülkemizi parlak bir geleceğe taşıyan girişimcilerimizi, bilim insanlarımızı, projelerimizi, sektörlerimizi, gençlerimizle, vatandaşımızla buluşturduğumuz 8.Türkiye İnovasyon Haftası büyük ses getirdi. Yayınların izlenme ve etkilişimlerine baktığımız zaman etkinliğimizin milyonlarca kişiye ulaştığını görüyoruz. İnovasyonun önemini anlatmayı ve inovatif çalışmaları desteklemeyi amaçladığımız etkinliğimizin milyonlarca kişiye ulaşmasından mutluluk duyuyoruz. Amacımız inovasyon kültürünün şirketlere yerleşmesi, gençler arasında kabul görmesi. Bunun altını dolduracak çalışmalar yapıyoruz. Tabii ki inovasyon bir haftayla sınırlı değil, yıla yayılarak devam ediyor.
İnovaLig, İnovaTim ve TİM-TEB Girişim Evi başta olmak üzere hem sektörlerle hem üniversitelerle iş birliği içinde yürüttüğümüz birçok projemiz bulunuyor. Bizim kaynağımız, gençlerimiz. İnovasyon Haftası’nda 14 yaşında, 19 yaşında büyük işler başaran isimler hikayelerini paylaştı. Benzer etkinliklerle icat çıkaran gençlerimiz çoğalacak. Özellikle yeni nesle kılavuz olabilirsek ne mutlu bize. İhracat bizim için ne kadar önemli ise inovasyonla geliştirilmiş ihracat da bizim için o derece önemlidir. İnovasyon Türkiye’nin geleceği, Türkiye’nin değeridir. İhracatın geleceğinin inovasyona dayalı kalkınma ile olacağına inanıyoruz. Özellikle gençlerimizin bundan sonraki hayatlarında, tercihlerinde, mesleklerinde inovasyona değer vermelerini, inovasyonla yeni fikirler oluşturmalarını, icat çıkarmalarını arzu ediyoruz” dedi.
8.Türkiye İnovasyon Haftası’na ABD’li ünlü fütürist ve mucit Ray Kurzweil de katıldı.
Gelecekle ilgili ön görülerde bulunan Kurzweil yaptığı konuşmada, “2030’larda insan ve makine, gerçek ve sanal gerçeklik veya iş ve oyun arasında net bir ayrım olmayacak. Akıllı nanorobotlar çevreye, vücudumuza ve beynimize derinlemesine entegre olacak, tam sanal gerçeklik sağlayacak, sinir sistemindeki tüm duyuları birleştirecek, ışınlama deneyimi yaşayacak ve insan zekasını artıracak. 2040’lara geldiğimizde insan zekasını bir milyar çoğaltacağız. Sadece zekamızı geliştirerek dünyanın en büyük zorluklarını çözebileceğiz. Dünyayı değiştirecek araçlar bizim elimizde. Sorunları çözmek için insanın hayal gücünü sınırlayan varsayımları sorgulama cesaretine ihtiyacımız var” diye konuştu.
Önümüzdeki on yılda fiziksel ürünler yaratmak için bilginin kullanılacağına dikkat çeken Kurzweil, “Giysilerimizi 3 boyutlu yazıcılarla basacağız. Ucuza evler inşa etmek için birbirine geçen modüller üreteceğiz. Gıda üretimini otomatikleştiren ve ucuz hale getiren dikey tarıma sahip olacağız. Yazılım, müzik, video, film, kitap vb. alanlarda güçlü bir açık kaynak ekonomisi olacaktır. 3D baskıya erişim, günümüzde bilgi işlem platformlarında daha da yaygın olacak. Pek çok ve nihayetinde insanların tüm temel ihtiyaçları, açık kaynak bilgi formları aracılığıyla karşılanacaktır. Değişim oranı şimdi o kadar hızlı ki, her üç ila beş yılda bir iş planlarının, bir endüstrinin her seviyesinin o dönemde büyük değişiklikler geçireceğini dikkate alması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Kurzweil, “Yarının ötesine baktığımızda, süper zeka ile birleşeceğiz. 2030’larda en gelişmiş fikirlerin bulunduğu yakın korteksin üst katmanını buluta bağlayacağız. Bunu, kılcal damarlar vasıtasıyla beyne giden yakın kortikal modüllerimizle bulut arasında kablosuz iletişim sağlayan medikal nanorobotlar ile yapacağız, bugün aynı şekilde akıllı telefonlarınızda bulut ile kablosuz haberleşebiliyoruz. Akıllı telefonunuzun buluta bağlanarak yeteneklerini artırması gibi, aynı şeyi neokorteks olmadan da yapacağız.” dedi.
Kurzweil şöyle devam etti: “Yapay zeka alanında hayatımızın her alanını etkileyecek inanılmaz gelişmeleri görmeye devam edeceğiz. Yıllar geçtikçe, insanlar aslında çok fazla değişmiyor. Ama bilgisayarlar her yıl gerçekten büyük ilerleme kaydederek ilerlemeye devam ediyor ve ilerlemeleri devam edecek bu nedenle önümüzdeki yıl teknolojik ilerlemelerin bu yıldan daha büyük olmasını bekleyebiliriz. Bu ilerleme katlanarak devam edecek. Katlanarak gelişen teknolojinin gücünü ayrıştırmanın dünyayı etkilemenin en iyi yolu olduğunu düşünüyorum. Yakında tüm ürün ve hizmetlerin değerinin yüzde 100’ü yazılım ve ilgili bilgi biçimlerinden oluşacak.”
Siber güvenliğin nasıl sağlanması gerektiğiyle ilgili tavsiyelerde bulunan etkinliğe katılan Teknoloji İletişimcisi Ulster Üniversitesi Profesörü Kevin Curran, “Yapacağınız en önemli şey cihazlarınızı güncellemek, güncelleme geldiğinde bütün uygulamaları güncelleyin. Ama şifre yöneticisi kullanmaya özen gösterin çünkü ziyaret ettiğiniz her bir site için uzun ve karmaşık şifreler olacaktır. Buradaysa hatırlamanız gereken tek şey bir ana şifre olur. Şifre yöneticisi kullanamıyorsanız o zaman şifrelerinizin olabildiğince uzun ve karmaşık olmasına dikkat edin. Altı karakterli bir şifreyi kırmak için ortalama bir oyun GPU’sunda artık bir saniye yetiyor. Ama şifreyi 12 karakterli yaparsanız onu kırmak iki bin sene sürecektir.
Şifreniz ne kadar uzun olursa, kaba kuvvetle kırmanın tekrardan meydana gelebilmesi o kadar karmaşık olacaktır. Ziyaret ettiğiniz tüm sitelerde çok faktörlü kimlik doğrulamayı devreye almayı unutmayın. Umuma açık kablosuz bağlantılara evinizde kendi şifrenizle kullandığınız kablosuz bağlantılardan farklı yaklaşın. Bir ağ üzerinde yaptıklarınıza dikkat edin ve telefonunuzda veya cihazınızda uygulama kullanıyorsanız, bu uygulamaları kaldırın çünkü belki de bunlar hackerların cihazınıza girmek için kullandığı saldırı unsuru olabilirler.” dedi.
Yerli koronavirüs aşı çalışmalarını başarıyla yürüten Erciyes Üniversitesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi (ERAGEM) Müdürü Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, önce koronavirüs kaynaklı pandemilerin tarihçesi hakkında bilgiler verdi, sonra da koronavirüs pandemisine yönelik yürütülen aşı çalışmalarının güncel durumunu paylaştı. Özdarendeli, Erciyes Üniversitesi’nde yürüttükleri çalışmalar sonucunda ikinci doz aşılamaları Faz-1 kapsamında bitirdiklerini belirterek, “Bundan sonra yaklaşık üç haftalık bir süre içerisinde 21. gün, 35. gün ve 43. günlerde alınacak kan numuneleri ile birlikte aşının etkin olup olmadığı, antikor oluşup oluşmadığı ortaya konulacak. Bu gönüllüler bir yıl boyunca takip edilecek. Sonuçlar istenildiği gibi çıktığı takdirde faz çalışmalarına bu aşamalardan sonra devam edilecek.” dedi.
Konuşmacılardan TOGG – Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu CEO’su Mehmet Gürcan Karakaş, yerli otomobil projesi ile ilgili son gelişmeleri anlattı. Otomobilin yakın zamanda telefonlar gibi bir dönüşümden geçip tamamen akıllı hale geleceğini söyleyen Karakaş; “Tüm haklarıyla bize ait, tamamen özgün ve milli, yerlilik oranı üst seviyede, sonradan değil doğuştan elektrikli otomobil üretimi için planlarımız doğrultusunda çalışmayı sürdürüyoruz. Projemiz hedeflerimize uygun ilerliyoruz. Bizim şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda gerek teknik işlerimizi belirlemede gerek tasarımımızın tamamlanmasında, hedef kitle analizlerimiz, marka çalışmalarımız, bunların hepsini zamanında tamamladık, teknoloji platformumuzu oluşturduk. Bu teknoloji platformunu oluştururken 2022 yılında Avrupa’daki NCAP’ten beş yıldız sertifikasını hedefliyoruz, bunun üzerinde çalışıyoruz” diye konuştu.
Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, konuşmasında savunma sanayisindeki yerli ve milli üretimin önemine vurgu yaptı. Demir, “Savunma sanayimiz sadece bugünün muharebe ortamına değil, geleceğin harp teknolojilerini şimdiden değiştirmek üzere çalışmaya devam ediyor. Bunlar arasında elektromanyetik silahlar ve lazer silah sistemlerini sayabiliriz. Stratejik ve taktik düzeylerde güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duyduğu her türlü mühimmat, güdüm kiti ve füzelerimizin üretimleri yerli ve milli olarak yapılıyor. Uydu çalışmalarımızın yanı sıra uydularımızı uzaya gönderecek fırlatma sistemlerimizin çalışmalarına devam ediyoruz. Hibrit uzay roket motoru, projemizi fırlattığımız sondaj roketinin uzay sınırı kabul edilen 100 kilometreyi geçerek uzaya çıkan ilk Türk aracı olması açısından çok önemlidir. Portatif ve alçak irtifa hava savunma sistemlerimizi yerli ve milli olarak geliştirdik. Orta ve uzun menzilli hava sistemleri üzerinde çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nde çalışmalarını sürdüren Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız ise şunları söyledi: “Bugüne kadar insanlığın ürettiği bilgiden daha fazla şeyi son 100 yılda üretmiş olduk. O nedenle hayatımıza inovasyonu katmamız gerekiyor. Kattığımız inovasyonla da kendimizi geliştirmemiz gerekiyor çünkü geliştirdikçe zamana ayak uydurabileceğiz. Biz ve bizden önceki insanlar uzay teknolojilerini ulaşılamaz olarak görürdü ama uzay teknolojileri ve uzaya çıkış çok daha ucuzladığında örneğin Uzayda bir otel kurulabilecek. Bu otelde çalışan insanlar ise astronotlar olacak. Yani bu şekilde farklı farklı mesleklerde devamı gelecek.”
UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen yaptığı konuşmada değişen dünya, yazılımın iş dünyası ve hayatımıza etkileri, yapay zeka, otomasyon, büyük veri ve 5G konuları üzerinde durdu.Yeğen, “Robotlar geliyor ve size burada iki şey belirtmek istiyorum. Robotlar işlerimizi alacak mı sorusunu çok soruyorlar bana. Alabilirler ama doğru becerileriniz varsa daha da iyi bir kariyeriniz olabilir. Yapay zekâ önümüzdeki 10 yılın en önemli iş fırsatı. Robotlar 2025’te 97 milyon yeni iş meydana çıkaracak ve 85 milyon iş ise yok olacak. Biz 2025 yılında yarı yarıya bir oranda robotlarla işleri paylaşacağız. Çalışanlarımızın yüzde 50’sinin becerilerini önümüzdeki beş yıl içinde güncellemek zorunda. Bireysel anlamda lütfen yapay zekâ ve yeni teknolojiler konusunda çalışmaya başlayın. Eğer bir yöneticiyseniz aynı yurt dışındaki şirketlerin yaptığı gibi şirketinizde çalışanların becerilerinin artması yönünde programları bir an önce başlatın” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç ise Türkiye’nin güçlü altyapı, güçlü insan kaynağı, güçlü ihracat, güçlü ekonomi, güçlü Türkiye olmak üzere kısaca 5G olarak tarif edilen hedeflerinden bahsederek güçlü Türkiye’nin yolunun başta kamu olmak üzere tüm alanlarda dijitalleşmeden geçtiğini söyledi ve “dijital geleceğimizi birlikte inşa etmeliyiz” çağrısı yaptı. Koç, “Artık sadece kamu hizmetinin elektronik ortama taşınmasını değil kamu verisinden daha fazla değer üretmeyi konuşmalıyız. Kamu sektöründe veriye dayalı bir kültür oluşturmak amacıyla kamu kurumlarımızın tüm verilerine ilişkin standart ve tanımlamaların yer alacağı Ulusal Veri Sözlüğü çalışmalarını başlattık. Açık Veri Portalı üzerinde de çalışmaktayız” dedi.
Hayallerinin peşinden Los Angeles’a giden ve orada kurduğu atölyesinde sanatla yapay zekayı birleştirerek projeler üreten Refik Anadol, “ Sanatın da artık eski kalmaya başladığı zamanlar oluyor. Özellikle yeni jenerasyon akıllı telefon ve daha birçok bilişim sistemleri teknolojileri sayesinde aradıkları bilgiye çok daha hızlı biçimde ulaşıyor. Bu da ilgimi çekiyor. Tasarım bir probleme çözüm iken sanat bir problemi bir soru olarak tanımlıyor. Yaptığım işlerde insanlığın teknolojiyi nasıl kullandığını hep ön plana koydum.Yapay zeka gerçekten de muazzam potansiyeller taşıyor. Teknoloji ve inovasyon birbiri üzerine eklenerek ortaya çıkan bir dünya. Bunu hayal gücüyle birlikte düşündüğümüzde evrenimiz genişliyor. Gelecekten asla kopmayalım, hayal kurmayı bırakmayalım” şeklinde konuştu.
Kurumsal İlişkiler Enstitüsü Genel Sekreteri Dr. Ceyhun Emre Doğru, COVID-19 sürecinin tedarik zincirleri üzerindeki etkisini ve küresel ticaret ile inovasyon ilişkisini değerlendirdi. Doğru, küresel ticaret ile inovasyonun birbirinden ayrılmayan iki kavram olduğuna dikkat çekerken, COVID-19 salgınıyla birlikte, küresel ekonomi de dahil olmak üzere, tüm dünya üzerindeki ilişkilerin birbirleriyle ne kadar bağlantılı olduğunun çok net bir şekilde farkına varıldığını ifade etti.
Konuşmacılar arasında yer alan Yazar ve Küresel Düşünce Lideri Elise Quevedo; dijital dönüşümde en çok kullanılan beş teknolojiden söz ederek, “Bu yılki zorluklardan bağımsız olarak, bağlantı ve sosyal iletişim hem iş hem de kişisel yaşamımızda çok önemli olduğuna hemfikir olmalıyız. Sosyal medya, internet, büyük veri, bulut bilişim ve yapay zeka. Gördüğünüz gibi, sosyal medya sadece kitlenize içerik sunmaktan çok daha fazlasıdır. Bu, uzun vadeli stratejilerin bir parçası olarak dahil edilmesi gereken en iyi araçlardan biridir. Gerçek şu ki, sosyal medya daha önce de belirttiğim gibi önemli bir iş aracı haline geldi. İnovasyon olmaya devam ediyor çünkü yıldan yıla gelişmeye devam ediyor.” dedi.
Türkiye İnovasyon Haftası’nda herkese ilham veren hayat hikayeleri de yer aldı. Bunlardan biri de Mars’a gönderilen keşif aracını tasarlayan şirketin yarışmasına proje gönderip bu ekibe dahil olan, yapay zekâ geliştiren Yozgat’ın küçük bir köyünde doğup büyüyen, çocuklar okusun diye köy köy dolaşan 19 yaşındaki Elif Eda Güneş de hikayesini anlattı. Yazılımı ve donanımı kendi yaptığı robotlar ile uluslararası ödülleri olan genç mucit 14 yaşındaki Selin Alara Örnek de konuştu.
8. Türkiye İnovasyon Haftası’nda gerçekleştirilen panellerden biri de ‘Estetik Cerrahide İnovasyon’ oldu.Panelde, estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahlar Yakup Avşar ve Dilek Avşar birbirinden çarpıcı bilgiler paylaştı. Gerçekleştirdiği uygulamaların dışında, cerrahi operasyonlarda kullanılmak üzere geliştirdiği tasarımlarla da dünyaca tanınan Op. Dr. Yakup Avşar, Ar-Ge merkezlerinin sağlık sektörü için önemine vurgu yaptı. Op. Dr. Dilek Avşar ise estetik cerrahi ve uygulanalar noktasında Türkiye’nin üst seviyedeki ülkelerden biri olduğunun altını çizerken, hasta sayıları noktasında zirvede olan Amerika’yı ülke olarak yakalayacağımızı ifade etti. Panelde ayrıca, pandemi ile hayatımızın değişmez parçalarından biri haline gelen ‘Zoom’ gibi sanal toplantı uygulamalarının yüz estetiğinde yükselmeye sebebiyet verdiğinin altı çizildi.
Sektöründe büyük başarılar yakalamış ve Türkiye ekonomisine ihracatta sağladıkları katma değer ile güç kazandırmış olan sektörlerin önde gelen isimlerinin yer aldığı İhracatta İnovasyon paneli gerçekleştirildi.
Arzum Elektrikli Ev Aletleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, TUSAŞ Genel Müdürü Prof.Dr.Temel Kotil panelde yer aldı. Kolbaşı, “Bu topraklar Osmanlı döneminde 700 milyonluk bir nüfusa ulaşmış. Bizim böyle bir ayak izimiz var. Biz bu değerlere sahip çıkarsak, bu değerlerle birlikte markaların duruşunu ve kültürünü teknoloji ile birleştirebilirsek inovasyonu başarabileceğimize inanıyorum.” dedi.
Kibar ise; “Artık açık bir şekilde inovasyon ve paylaşımlı Ar-Ge projeleriyle ortak fayda sağlama modellerine geçildi. Yani şirketler kendi bünyelerinde geçmişten günümüze kadar gelen uzmanlıkları ile dışarıdaki bilginin birbirlerine entegre edildiği ve birbirlerinin inovasyon potansiyelini artırmayı hedefleyen entegre yapılara evrilmek durumunda” şeklinde konuştu. Orakçıoğlu şunları söyledi: “Her şeyden önce şunu diyorum; planlanabilen hayaller inovasyondur. Çok yönlü bakmak lazım. Global rekabetin içinde Türk markaları da rekabeti öğrendi. Dünyanın her yerinde, dünyanın nabzı gibiyiz. Biraz da şu geçici dönemleri bir tarafa bırakarak geleceği planlama konusunda TİM’e de teşekkür ediyorum. 2023’te dünya, Türk markalarını daha çok konuşacak.”
Kotil ise, “Oturmuş sistemlerde yeni icat çıkarmamamız gerekiyor. Ama benim eğitimim biteli çok oldu. TUSAŞ olarak çok projemiz var. Hür kuşu, milli helikopteri yapıyoruz, atak helikopterimiz var, İHA’lar, uydular yapıyoruz. Bizim aslında eski köye yeni adet getirme mecburiyetimiz var. Beşinci nesil savaş uçağı yapıyoruz. 2023 yılı 18 Mart’ta motor çalıştıracak. Söyleyince hikâye gibi geliyor. Biz bunu inovasyonla yapacağız. Bu uçağın iki F16 motorundan daha büyük motoru var. Bunun için de bol miktarda titanyum kullanıyoruz. Beş metreye yedi metre bir titanyum parçayı preslemek gerekiyor. Dünyada birkaç ülkede bu pres makinesi var.” dedi. Ebiçlioğlu, “Bu dönemde bilimin önderliğini ve liderliğini tekrar keşfettik. Biz rekabetçilikten, global oyunculuktan bahsediyorsak zaten inovasyonu hayatımızın, iş yapış tarzımızın her noktasında ele alıyor olmamız lazım. Satın almada da satış sonrası servislerimde de ürünümüzde de inovasyona açık olmamız lazım. Bütünsel bir çalışma gayreti gerektiriyor.”