Gürsel Erol, Türkiye’nin sorunlarının ancak kamu reformları ve Siyasi Partiler Yasası’nda yapılacak değişikliklerle çözülebileceğine inanıyor. Türkiye’nin şu an en önemli ihtiyacının anayasa değişikliği değil, Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi olduğunu savunan Erol, “Yurttaşlık haklarını koruyan, özgürlükçü, evrensel bir anayasaya ihtiyaç vardır. Anayasayı değiştirmek yerine önce kamusal reformları, mevcut kanunların uygulanabilirliğini konuşmak lazım.” diyor.
Erol, parlamentodaki milletvekili sayısının çok fazla olduğunu ve bunun sorunlar yarattığını belirterek, “Geçmiş dönemde 450’ydi, Turgut Özal döneminde 550 oldu. AK Parti iktidarları dönemde 600 oldu. Genel Kurul’da giriş kapılarının önüne kadar oturma koltukları var, milletvekillerini sığdırmak için. Niye 600 milletvekili? 450 milletvekili bu ülkeye yetmez mi, niye yetmesin?” diye soruyor.
Erol, milletvekili seçim sisteminin de değiştirilmesi gerektiğini savunuyor. “Vatandaş sandık başına gitmeli ve kendi milletvekiline oy vermeli. Yani genel merkezden belirlenen liste ile milletvekili seçilmemeli.” diyen Erol, “Örneğin Seyfi Oktay tercih sistemiyle seçilmiş, SHP-DYP hükümetinin Adalet Bakanı olmuştu. Eğer iradeli bir meclis istiyorsanız gerçekten halka değerli bir siyaset anlayışı istiyorsanız o milletvekilini milletin kendisi seçmelidir.” ifadelerini kullanıyor.
Erol, belediyelerin borçlanma konusuna da değiniyor. “Eğer borçlandığınız projenin geri dönüşümü ve toplumsal karşılığı o yöredeki yerel yönetim anlamında insanların ihtiyaçlarını karşılayan projelere harcanan bir borçlanma ise borçlanacaksınız, borçlanmaktan korkmayacaksınız.” diyen Erol, “En güzel örneği Ankara’da Murat Karayalçın’ın belediye başkanlığı dönemidir. O zaman uluslararası fonları kimse bilmezken Ankara’da metronun başlaması ile birlikte kaynak yaratılmasıyla ilgili çok ucuz kredi bulup Ankara’ya güzel hizmetler etti.” diye konuşuyor.
Erol, belediyelerin doğru yatırımlar yapması gerektiğini vurgulayarak, “Borçlanarak konserler, yemekler, sosyal kültürel etkinlikler düzenliyorsan bu doğru değil. Makam odasını döşüyorsa, makam arabası alıyorsan, bu doğru değil. İnsan öncelikli, çevre duyarlılığı olan, toplumsal, insanların yaşam alanlarını rahatlığını sağlayacak, günlük hayat akışını daha da rahatlatacak, metro gibi otobüs alımları gibi ulaşım sorunların çözülmesi gibi çevre düzenlemesi ile ilgili, geri dönüşüm ile ilgili borçlanman gerekiyorsa borçlanmaktan korkmayacaksın.” ifadelerini kullanıyor.