enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,4893
EURO
36,2479
ALTIN
2.964,68
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Az Bulutlu
21°C
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Cuma Karla Karışık Yağmurlu
18°C
Cumartesi Çok Bulutlu
6°C
Pazar Az Bulutlu
8°C
Pazartesi Açık
9°C
Advert

1999 depreminden sonra iktidarı topa tutan Ömer Çelik’in yazısı gündem oldu

1999 depreminden sonra iktidarı topa tutan Ömer Çelik’in yazısı gündem oldu
09.02.2023 00:39
402
A+
A-

1999 depreminden sonra iktidarı topa tutan Ömer Çelik’in yazısı gündem oldu Türkiye’yi yasa boğan ve binlerce yurttaşın ölümüyle sonuçlanan depremin ardından, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in 17 Ağustos 1999 depreminin ardından devleti ve siyasal iktidarı ağır ifadelerle eleştiren yazısı tekrar gündeme geldi. Çelik, Kahramanmaraş depreminden sonra afet bölgesindeki açıklamalarında ittifak propagandası yapmasıyla tepki çekmişti.

1999 depreminden sonra iktidarı topa tutan Ömer Çelik’in yazısı gündem oldu

1999 depreminden sonra iktidarı topa tutan Ömer Çelik’in yazısı gündem oldu

GÜNDEM – 1999 depreminden sonra iktidarı topa tutan Ömer Çelik’in yazısı gündem oldu AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in, 17 Ağustos 1999 depreminin ardından iktidarın afet yönetim politikalarını eleştiren yazısı yeniden gündeme geldi. Çelik, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan söz konusu yazısında, “Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin ‘milli birlik ve beraberlik’ nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız” ifadelerini kullandığı görüldü.

Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan Kahramanmaraş merkezli ikiz depremlerin ardından yetersiz kurtarma çalışmalarına yöneltilen tepkilere AKP Sözcüsü olarak “her türlü aracın fazlasıyla mevcut olduğu” yanıtını veren ve “birlik ve dayanışma” çağrısı yapan Ömer Çelik, 1999 depreminde devletin ve iktidarın düştüğü durum için, “birilerinin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin ‘milli birlik ve beraberlik’  nutukları altında ezilmemesi gerektiğini” vurgulayarak “susmama” çağrısı yaptı.

1999 depremi sonrasında, “beceriksizlikleri tespit edenlere yetkililerin el altından gözdağı verdiğini” vurgulayan Çelik, “devletin toplumu büyük bir felaketle başbaşa bıraktığını” yazdı. Çelik aynı yazıda, “resmi sözcülerin, depremdeki ihmal ve beceriksizlikleri dile getirenleri ‘şaibeli’ duruma düşürmekten başka bir gayretinin görünmediğini” dile getirdi.

“DEVLET TOPLUMU FELAKETLE BAŞ BAŞA BIRAKTI”

Ömer Çelik’in, Yeni Şafak’ta 23 Ağustos 1999’da yayımlanan “Bugün susmak…” başlıklı yazısı şu şekilde:

Depremin ilk saatlerinde ortada olmayan “devletlu” zevat, aradan saatler geçtikten sonra her köşe başından başlarını uzatıyor. İş yapmak adına bildikleri tek şey, açıklama yapmayı kesintisiz bir biçimde sürdürmek. Yapılan işlerin ne kadar beceriksizce yapıldığını tesbit edenlere görünürde kırgınlık ifade eden “yetkililer,” el altından da gözdağı veren bir tutumu, devletin âli menfaatlerini korumanın tek göstergesi gibi sunmanın gayreti içindeler. Oysa tek âli toplumun hayat hakkını korumak olan devlet, tam bir şaşkınlık içine düşerek toplumu büyük bir felaketle başbaşa bıraktı. Kırılan gururunu tamir etmek kaygısından arta kalan kırıntıları enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyetlerine dönüştürmeye çalıştığında ise iş işten çoktan geçmişti…

Devletin bütün imkanlarıyla ve başarıyla olaya müdahale ettiğini söyleyen Başbakan, depremin ilk saatlerinde kendi bakanlarına bile telefonla ulaşamadığını söyleyerek yetkililere radyo ve televizyon aracılığıyla talimat vermeye çalışıyordu… Kendisine en çok ihtiyaç duyulduğu anda “kamu otoritesi” kapsama alanı dışına çıkmış ve yetkililer, pili bitmiş bir uzaktan kumanda aletine dönüşmüştü. Apaçık ortada olan ve karşılıkları can kaybıyla, Türkiye’nin en az yirmi yılına mal olacak mal kaybıyla ödenen ihmalleri ve beceriksizlikleri dile getirenleri “şaibeli” duruma düşürmeye çalışmaktan başka bir gayreti hâlâ görünmüyor resmi sözcülerin. Kendi sorumluluğunu örtbas etmek isteyen devlet erki hâlâ meseleyi mümkün olduğunca sümen altı etmeye harcıyor enerjisini.

“KURTARILMA İHTİMALİ OLANLARA ULAŞILMASI İÇİN SESLERİNİ YÜKSELTENLERE ŞİDDETLE KARŞILIK VERİLMESİ…”

Sanki ortadaki tek sorun, milletin başbaşa kaldığı yıkımın bir ucundan devlet kurumlarına da bulaşmış olması. Sanki sadece halkın oturduğu binalar yıkılsa ve sarsılmaz bir kudret ve eleştirilmez bir erk kaynağı gibi görünmeyi seven devlet bu felaket karşısında yara almamış olsaydı, mesele kalmayacaktı. Milleti himaye edilmeye ve yol gösterilmeye muhtaç bir topluluk olarak gören devletçi bakışın rahatsız olduğu konu, aslında gerçekten neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda yol gösterilmeye muhtaç olanın devlet olduğunun ortaya çıkmış olması sanki. Yoksa insanların canları niye kurtarılmadı diye kamu otoritesini eleştirenlere ya da canları kurtarılma ihtimali olanlara bir an evvel ulaşılması için seslerini yükseltenlere bu derece şiddetle karşılık verilmesinin ne anlamı olabilir?

“TÜRKİYE YÖNETİLEMİYOR”

Bu depremle birlikte ortaya çıkan mekanizmalar ve ilişkiler meselenin sandığımızdan daha vahim olduğunu ortaya çıkardı. Uzun zamandır normal hayatı olağanüstüleştirerek yaşamayı kanıksadığımız için, belli ki, içine düştüğümüz kıskacın vahametini algılamakta zaafa düşmüşüz. Çok basit ama bir o kadar da acı olan şu: Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin “milli birlik ve beraberlik” nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız.

Kaynak: Cumhuriyet

 

Yorumlar

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.