Umudumuzu kesecek hiçbir şey yok. Uludağ’da zirveye doğru yürüyüşe çıktıktan sonra kaybolan Mert Alpaslan’ın eşi Burcu Alpaslan, umudunu kaybetmediğini ve hiçbir kötü işaret olmadığı için eşi ile arkadaşının sığınacak bir yer bulduğuna inandığını söyledi.
İstanbul’da yaşayan Alpaslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşinin dağcılık tecrübesi olmadığını ve Uludağ’a yürüyüş yapmayı planlayarak çıktıklarını anlattı.
Eşinin Efe Sarp ile eylül ayında da bir yürüyüş deneyimi olduğunu aktaran Alpaslan, “Eşim doğada yaşamayı bilir. Birlikte kampa çıkarız, kalırız da. Doğaya yabancı biri değil ama profesyonel dağcı da değil.” dedi.
Burcu Alpaslan, Sarp’ın profesyonel bir dağcı olduğunu belirterek, “Babası da aynı şekilde Efe’yi dağ ve doğa konusunda çok iyi eğittiğini söylüyor. Bilhassa Uludağ’la ilgili Efe’nin bilgi sahibi olduğu, rotaları, yolları, avcılığı bildiğini söylüyor. Bir şekilde en başından beri onların çıkıp geleceklerini, bunu başaracaklarına olan inancını da söylüyor. Oğluna çok güveniyor. Mert de zaten tedirginliğimi söylediğimde bana, ‘Sen beni merak etme oraya gidebileceğim en doğru kişiyle çıkacağım oraya.’ demişti Efe için.” diye konuştu.
“Akşam yemeğinde evde olacağını söylemişti”
Cumartesiyi pazara bağlayan gece eşinin bir nişan töreninde olduğunu ve eve geldikten sonra çantasını birlikte hazırladıklarını dile getiren Alpaslan, şöyle konuştu:
“Çantasına kamp ocağı, tencere tava takımı, portatif çaydanlık, termos, ekstra bir polar koyduk. Yiyecek hazırlamamı istemedi. Efe ile sucuk ekmek yapacaklarını söyledi. Bir benzin istasyonunda alışveriş yaptıklarından haberdarız. Uludağ’dan da nakit alışveriş yapmış olabilirler. Çünkü arabada bir sandviç paketi var. Eşim iştahlı, yemeği seven biridir. Zaten ‘çıkacağız, yiyeceğiz, ineceğiz’ diye yaptıkları bir plan bu. Bana akşam yemeğinde evde olacağını söylemişti. Bizim akşam yemeği saatimiz 20.00’dir. Ben de saat 18.00 gibi telefonla hiçbir şekilde ulaşamayınca telaşlandım. Ondan sonra jandarmaya haber verdim. Ama plan günübirlik bir plandı. Çıkıp döneceklerdi.”
Burcu Alpaslan, eşiyle son olarak pazar sabahı 08.00’de telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerine değinerek, şöyle devam etti:
“Şimdi vardık, arabayı park ediyoruz.’ dedi. ‘Kahvaltı yaptınız mı?’ dedim, ‘Atıştırdık bir şeyler ama Efe çorba getirdi onu içeceğiz.’ dedi. Buradan benim çıkardığım sonuç, Efe’nin çantasında gerçekten sadece yiyecek olmayabilir, ekstra donanımlar olduğunu düşünüyorum. Mert de yanına birçok şey aldı. Ayakkabıları ve montunun çok sağlam olduğunu biliyorum. Efe’nin çantası çok büyük bir outdoor çantası ve içi hıncahınç dolu görünüyor fotoğraflarda da.”
“O montu işaret olarak koyduğunu düşünüyoruz”
Alpaslan, arama çalışmaları sırasında bulunan Sarp’a ait montun cebinden çıkan bereyi, Sarp’ın çok önceden çıkardığını aktararak, “Zaten Uludağ’daki kamera görüntülerinde başka bir şapka var kafasında. Çıkarılıp bırakılan mont da ince. Çantasının doluluğunda yedek montun olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Efe havanın kötü olduğunu biliyor. Rüzgarlıkla oraya çıkacak biri değil. Bunu kimsenin aklı almaz. O montu işaret olarak koyduğunu düşünüyoruz, ince bir rüzgarlık olması sebebiyle.” ifadelerini kullandı.
Umudunun yüksek olduğunu vungulayan Alpaslan, şunları kaydetti:
“Ama takdir edersiniz ki 11 gün, insan her şeye rağmen yüreği ağzında yaşıyor. Her an ondan haber bekliyorsunuz. Aslında 11 gündür yaşamadığımı varsayıyorum ben. Bu bir hayat değil. Ben de onunla beraber aç kalmak istiyorum, ben de onunla beraber üşümek istiyorum. Bu geceyi hep son sanıyorsunuz ya da güzel haber çıkacak sanıyorsunuz. Kötü bir şey hiç çıkmıyor. Bundan dolayı mutluyum. Eşimi çok iyi tanıyorum, gücüne çok güveniyorum fiziksel anlamda. Zekasına da çok güveniyorum. Hiçbir kötü işaret olmadığı için kendilerine sığınacak yer bulduklarına inanıyorum. Çünkü termal kameralara, dedektörlere yansımıyorlar.”
“Batonların biri Mert’e diğeri Efe’ye ait”
Burcu Alpaslan, eşi ve arkadaşının en zorlu geceleri atlattıktan sonra montun bulunduğu bölgeye indiklerini tahmin ettiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çünkü ilk 2 gece biraz kar yağışı olmuştu. Ama montun üzerine baktığınızda, onun sonrasında konulduğunu düşündürüyor. Öyle bir kar yığını yok üzerinde. Beni mont çok fazla umutlandırdı ve heyecanlandırdı. İki can orada bizden yardım istiyor ve umudumuzu kesecek hiçbir şey yok. Çalışmalarda bulunan batonlardan biri Mert’e ait, biri de Efe’ye. Bu bizi çok mutlu eden bir ayrıntı.
Onların birlikte olmaları, daha uzun süre ayakta kalmalarını sağlar. Birbirlerine yakın yerlerde bulundu bu batonlar. Zaten ayrı ayrı olsalar belki bulunmaları daha kolay olurdu. Biri iz bırakmasa öteki bırakırdı. En kötü yerler tarandı, en korkunç senaryolar elendi. Onu kaybetmekten korkuyorum. Ama mantıklı yanım, şu gördüğümüz tabloda onların birlikte sağlam bir mücadele verdiklerini ve bizim onları bu yüzden yakalayamadığımızı gösteriyor.”
İstanbul’dan Bursa’ya 1 Aralık pazar günü gelen ve araçlarını Uludağ Jandarma Karakolunun yanına park ettikten sonra zirve istikametine yürümeye başlayan Mert Alpaslan (31) ve arkadaşı Efe Sarp (37), bir süre sonra sisin bastırması nedeniyle kaybolmuş, ihbar üzerine arama çalışması başlatılmıştı. Arama çalışmalarının yedinci gününde Uludağ’ın kuzeybatı yamaçlarındaki Küreklidere mevkisinde Sarp’a ait mont, bere ve anahtarlar, daha sonra ise iki baton bulunmuştu.