Ucuz kredili büyümeye fren!!! Bol keseden kredi vermeleri için bankaları zorlayan ekonomi yönetimi rota değiştirdi, özellikle kamu bankalarına kredi musluğunu kıstıracak yeni karar aldı.
Zorunlu karşılık oranlarında yapılan değişiklikle bankaların tüketicilerle şirketlere verebileceği kredi miktarı azalacak. Özellikle kamu bankalarının mevduat toplama ve kredi maliyetleri artacak. Bu nedenle kredi faizleri yükselecek, ucuz kredi dönemi bitecek.
Faiz artışı krediye olan talebi düşürecek. Düşen talep hem tüketim harcamalarını hem de yatırımı azaltacak. Bu düşüş enflasyonu aşağı çekerken ucuz krediye dayalı hormonlu büyümeyi yavaşlatacak. Yavaşlayan büyüme istihdamda azalma, işsizlikte artış riskine yol açacak.
RAFA KALDIRILDI
Bol keseden ucuz kredi dağıtıp halkı daha da borçlandıran, borç parayla tüketimi teşvik ederek ekonomiyi canlandırmaya çalışan hükümet, ekonomi yönetiminde yaptığı değişikle ‘krediye dayalı hormonlu büyüme’ politikasını şimdilik rafa kaldırdı.
Yeni yönetim, Merkez Bankası (MB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) üzerinden aldığı bir dizi kararlarla, bankaları adeta ‘sopayla’ kredi vermeye zorlayan düzenlemelere son verdi. Daha önce faizleri yükselten MB, zorunlu karşılık oranlarında yaptığı değişikle, bol keseden kredi dağıtan kamu bankalarının kredi maliyetini 2 puan artırıp, kredi cimrisi özel bankaların maliyetini 1 puan düşürdü.
Yapılan bu değişiklikle MB 12.3 milyar TL ile 5.7 milyar dolar karşılığı dövizi büyük bölümü kamu bankaları olmak üzere tüm bankalardan çekip alacak.
Bu nedenle de bankalar, tasarruf sahiplerinden topladıkları bu miktarlardaki devasa paraları piyasaya kredi olarak veremeyecek. Bu kararla piyasada kullanılabilir kredi miktarı azalırken, kaynak maliyeti artacak, bu nedenle de kredi faizleri yükselecek.
EKONOMİ YAVAŞLAYACAK
Yeni kararla kredilerde faiz artışı en hızlı kamu bankalarında görülecek.
Kredi faizlerinin yükselmesi, tüketim ve yatırıma yönelik kredi talebinin azalmasına yol açacak.
Kredilerin azalması tüketimi, yatırımı ve dolayısıyla büyümeyi yavaşlatacak.
Ucuz kredi imkanı kalmayacağı için vatandaş daha az kredi alıp borçla tüketme savurganlığına yönelemeyecek.
Borçla yapılan tüketim azaldıkça enflasyon artış hızı kısmen de olsa yavaşlayacak. Ancak tüketim ile birlikte yatırımlar da azalacağı için istihdamda azalma, işsizlikte artış riski ortaya çıkacak.