Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2018 yılı için yayımladığı hane halkı tüketim harcamaları verileri çarpıcı bir gerçeği daha ortaya çıkardı.
Buna göre yurttaşların en önemli gideri konut ve kira harcamaları oldu. Hane halkı 100 liralık harcamasının 23,7 lirasını konut (doğalgaz, elektrik, su vb. faturalar) ve kira için harcıyor. Nüfusun yoksul kesimlerinde ise bu tutar 31,4’e kadar çıkarken, zengin kesimlerde bu tutar 20,3’e kadar düşüyor.
AKP dönemi boyunca haneler içindeki kiracı sayıları gittikçe arttı. 2002 yılında her 100 hanenin 18,7’si kiracı iken, 2018’de bu sayı 28,5’e çıktı.
Haneler içindeki kiracı sayısı da gittikçe artıyor. Eğer kiracılaşma oranı bu hızda devam ederse 20 sene sonra kiracı sayısı kendi evinde oturan sayısını geçecek. Yıllara göre her 100 haneden kaçı kiracıydı?
100 HANENİN KAÇI KİRACI?
2002 18,7
2003 21,6
2004 21,2
2005 22,4
2006 21,8
2007 23,1
2008 23,5
2009 22,6
2010 23,8
2011 23,9
2012 24,9
2013 23,2
2014 24,6
2015 26,3
2016 26,0
2017 26,3
2018 28,7
TÜİK verilerine göre 2017’de 6 milyon kiracı hane varken, 2018’de bu tutar yüzde 11 artışla 6,7 milyona fırladı. Buna karşılık krizle beraber kendi evinde oturanların sayısı yerinde saydı. Nüfusun kiracı olan kısmı her ay gelirinin önemli bir kısmını ev sahiplerine veriyor.
TÜİK verilerine göre kiracıların her ay ev sahiplerine ödediği bedel aylık yaklaşık 5 milyar TL. Böylece önemli bir bölüşüm sorunu da gündeme geliyor. Nüfusun ev almaya gücü yetmeyen milyonları her yıl yaklaşık 60 milyar TL tutarı gayrimenkul sahiplerine yatırıyor. 6,7 milyon hanenin kirada oturduğu düşünülürse hane başına ortalama kira bedeli 746 lira olarak hesaplanıyor.
2018’DE NÜFUSUN EV SAHİPLİĞİ DURUMU
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 23,6 milyon hane bulunuyor. Bu hanelerin 13,2 milyonu kendi evinde yaşarken, 6,7 milyonu kiracı, 3,2 milyonu ev sahibi olmamakla beraber kira ödemiyor, 371 bin hane ise lojmanlarda yaşıyor. Geri kalanların ise ev sahipliği bulunmamakla beraber kira ödemiyor. Buna göre 2018 yılı itibariyle hanelerin yüzde 28,5’i kiracı durumunda. Hanelerin ev sahipliği durumunun oranları şu şekilde;
Kendi evinde oturan: yüzde 56,2
Kiracı: yüzde 28,5
Ev sahibi değil ama kira ödemeyen: yüzde 13,6
Lojman: yüzde 1,6
2002’DE NÜFUSUN EV SAHİPLİĞİ DURUMU
TÜİK verilerinde geçmişe gittiğimizde nüfusun ev sahipliği durumunun AKP döneminde değiştiği gözlemleniyor. 2002 yılında Türkiye’de 16,4 milyon hane bulunuyor. Bu hanelerin 12 milyonu kendi sahibi olduğu evde yaşarken, 3 milyonu kiracı 293 bin hane ise lojmanlarda yaşıyor. Geri kalanların ise ev sahipliği bulunmamakla beraber kira ödemiyor. 2002 yılı itibariyle hanelerin yüzde 18,7’si kiracı durumunda. Hanelerin ev sahipliği oranları şu şekilde;
Kendi evinde oturan: yüzde 73
Kiracı: yüzde 18,7
Ev sahibi değil ama kira ödemeyen: yüzde 6,4
Lojman: yüzde 1,7
‘BU FİYATLARA EV SAHİBİ OLMAK HAYAL’
TESK Genel Başkanı Palandöken “Asgari ücretin 2 bin TL olduğu bir ülkede 2 milyona ev satmaya çalışmak çok normal değil” dedi.
Dünyadaki ekonomik gelişmelerden olumsuz etkilenen piyasaların düzelmesi için en çok inşaat sektörünün elini taşın altına koyması gerektiğini ifade eden TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “İnşaat sektöründe son açıklanan satış rakamları fiyatların aşağı çekilmediğinin bir göstergesidir. 750 bin liraya, 1 milyon liraya, 2 milyon liraya kadar halen ev satmaya çalışan firmalar var. Hatta bu firmalar fiyatlarının yarı yarıya düştüğünü ifade ediyorlar. Ancak asgari ücretin 2 bin TL olduğu bir ülkede 2 milyona ev satmaya çalışmak çok normal değil” diye konuştu. Palandöken, son olarak şunları söyledi: “Haziran ayında satılan konut sayısının bir önceki aya göre yüzde 33,3, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 48.6 azalmasının temel sebebinin fiyatların çok yüksek olmasıdır. İnşaat sektörü elini taşın altına koymalı. Her zaman yüksek fiyat olmaz. Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi ile birlikte bankalar da konut kredi faiz oranlarını mutlaka zaman kaybetmeden aşağı çekmeli ve sektöre katkı sağlamalıdır. Ancak bankaların tek başına faiz indirimi yeterli olmaz. Çünkü sektörün de fiyatlarını kontrol edip bu fiyatları aşağı çekmesi gerekiyor. ‘İnşaat sektöründe fiyatlar çok düştü’ deniyor ama hiç kimse fiyatların yanından dahi geçemiyor. Bu fiyatlara ev sahibi olmak hayalden başka bir şey değil.