Mesele ne mi?
Mesele;
Yıllar önce ülkücü ağabeylerimizin uyarılarda bulunduğu kişilerin üst düzey görevlere taşınması ve sonrasında yaptıkları ihanetler.
Teşkilatında benimsenmemiş, toplumda kabul görmemiş kişiler neden üst görevlere taşınır?
Peki neydi bu ihanetler?
Haklarında defaten uyarılarda bulunulmuş kişilerin lider’e ihanet edenlerin başında yer almaları ve ihanet rüzgarının Bursa’dan Türkiye’ye yayılmasını sağlamaları…
Ülkücülük yaşam tarzıdır, ülkülerini yaşam tarzı edinmemiş kişilerin söylemlerini dikkate alan ama eylemlerini görmeyenler kör olmadıklarına göre bir hata yapıldığı aleni bir şekilde ortadadır.
Siyaset elbette adam kazanma işidir, kişilere şans verilmeli ama vitrine çıkarılan kişilerin temsil niteliğinde olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Lider’e edilen hakaretleri ve itibarsızlaştırmaları üzerine alınmayan bir kişi lideri temsil noktasında olabilir mi?
Burada aklıma şu soru geliyor;
Mesele MHP içinde iktidar olmak mı?
MHP’yi iktidara taşımak mı?
Elbette MHP’yi iktidara taşımak ve Türk milletinin yüksek çıkarlarına hizmet etmesi doğrultusunda politikalar üretip çalışmak bir ülkücünün idealleri ve olması gerekendir.
Eksik tamamlamak siyaseten adam kazanmak değildir, artı koymak siyaseten adam kazanmaktır.
Ve bu kazandığınız kişileri kendinize değil, teşkilatlara kazandırmalısınız.
Kazandırdığı kişileri basamak olarak kullananlar basacak basamak bulamadıklarında çıktıkları en üst basamaktan yere çakılırlar.
Kimsenin yere çakılmasından memnuniyet duymayız, çünkü Müslüman bir başkasının felaketine sevinmez.
O nedenledir ki; Araştırmadan yaptığınız atamalar teşkilatlarımızın felaketi olmasın.
Tarih tekerrür etmesin, ettirmeyin.
TÜM MESELE BU