Bu yıl 2. Efes Tiyatro Festivali 8-11 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi. Selçuk Belediyesi himayesinde, Ege Tiyatrolar Birliği ve Efes Sanat Merkezi iş birliğiyle gerçekleşen festival programında dört yetişkin tiyatro oyunu, çocuk oyunları …
Bu yıl 2. Efes Tiyatro Festivali 8-11 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi. Selçuk Belediyesi himayesinde, Ege Tiyatrolar Birliği ve Efes Sanat Merkezi iş birliğiyle gerçekleşen festival programında dört yetişkin tiyatro oyunu, çocuk oyunları, çok sayıda söyleşi ve atölyeler göze çarpıyordu. Festivalin ilki 2018 yılında gerçekleştirildi. Malum gene araya pandemi girdi. Hayatta kalanlarımız için yok yıllar yaratan çok büyük bir süreçten, tecrübeden geçtik. Sahibi sandığımız hiçbir şeyin gerçekte bize ait olmadığını gösteren bu uzunca dönemden kimimiz kendi hanesine derslerini çıkarttı, çoğumuz ise aynı hırslarla yoluna devam ediyor.
Neyse konu sanat, yönümüzü şaşırmayalım. 8 Ağustos’ta festival katılımcılarının, Selçuk Belediye Başkanı ile birlikte katıldığı kortej ile festival başlamış oldu. Tiyatromuzun ustalarından Zihni Göktay festivalin en ağır misafiriydi. ‘‘Ustalara Saygı’’ başlığıyla yapılan söyleşinin katılımcıları Aziz Sarvan, Bekir Aksoy, Kubilay Penbeklioğlu ile birlikte Göktay katılımcılarla keyifli sohbetler yaptılar. Oyuncu Tarık Pabuççuoğlu “Büyükşehirlerin dışında düzenlenen tiyatro festivalleri bu ülkede tiyatronun ne kadar sağlam temeller üzerinde durduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra gençlerin tiyatroya olan ilgisi beni çok mutlu ediyor” diyerek dikkati festivallere ve gençlere çekmiş oldu.
Yazımın sonunda gençler konusuna ben de döneceğim. Bu arada yeni sezonda Zihni Göktay’ı sahnede seyretmek isteyenleri İstanbul’a bekleriz. Gidiş Dönüş Moskova (Retro) oyunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda (İBBŞT) seyirciyle yeni sezonda da buluşmaya devam edecek.
2.Efes Tiyatro Festivali korteji, Selçuk Belediye Başkanı ve değerli tiyatro emekçileri
Efes Tiyatro Festival’inde çocuk oyunları okul ya da atölyelerde sahnelenirken, yetişkin oyunları da Selçuk Belediyesi Amfi Tiyatrosu’nda seyircisiyle buluştu. Adını Efes Antik kentinden alan festivalin oyunlarının neden antik tiyatroda oynanmadığının herhalde geçerli sebepleri vardır. Efes Selçuk’un belleğinde yer edinen önemli isimlerden Hasan Öztürk Onur Ödülleri ve Sümer Büyüktosun Emek Ödülleri festivalin ilk gününde sahiplerine ulaştırıldı. Bu ödüllerden biri de üç gün önce görevi sonlanan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt’a taktim edildi. Bu önemli makama yeni atanan isim ise çok az tiyatro, bolca televizyon dizi oyuncusu Tamer Karadağlı…
Tüm katılımcılara ve Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel başta olmak üzere festival düzenleyicilerine, ülkemizin şartlarını düşündüğümüzde çok teşekkür ediyorum. Dileğim kendini giderek geliştiren festivaller olarak sayısal çokluğu kadar içerik açısından da zenginleştirilmiş festivallerimiz olsun.
Yaşı çok küçük bir diğer festivalimiz de Alanya Tiyatro Festivali. O da bu yıl ikinci kez düzenleniyor. İlkini 2022 Ağustos ayında düzenleyen komite bu sene 1-4 Eylül tarihleri için festivali ilan etti. Herkes Sahnede Platformu’nun M. M. T. Tunç Group sponsorluğunda gerçekleştireceği bu festival, kesinleşmiş programını henüz ilan etmedi. Duyurulardan yola çıkarak diyebilirim ki hala katılımcı tiyatro gruplarından başvurular alınıyor. Tiyatro ekiplerimizin dikkatine. Programda oyunların yanı sıra söyleşiler ve workshoplar yer alacak. Altan Erkekli, Levent Ülgen, Kemal Başarır, Zihni Göktay, Veysel Diker gibi tanıdık isimler festivale katılımlarını ilan edenler arasında. Antalya, Alanya ve çevre bölgelerdeki yerleşik yaşayanlar için olduğu kadar o tarihlerde orada olacak tatilciler için de takvime not etmekte ve takipte kalmakta fayda var.
Geçen sene eylül ayında ilki gerçekleşen Bozcaada Tiyatro Festivali katılımcısını tiyatroya doyuran dopdolu bir programı ile ileriye dönük beklentiyi yükselten bir başlangıç yapmıştı. Kendi sayfalarında yeni program ilanı görememek beni üzdü. Dilerim daha bebek yaşlarında olan bu festivaller iki haneli yıllarına, her türlü zorluğu aşarak, Dionysos’un himayesinde bereketlenerek ulaşabilirler.
Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro
Biraz da İstanbul pek tabi ki. Yaz aylarında açık hava sahneleri tiyatro ve konserler için büyük nimet. Bu arada kapalı mekanlarda ise tiyatronun emekçileri provalarına son sürat devam ediyorlar. Sonbaharda gene çok sayıda yeni oyun ile tiyatrocular bizleri o yakadan bu yakaya savuracaklar gibi görünüyor. İstanbullu tiyatro severlerin birer cambaz olduğunu düşünüyorum. Her sezon İstanbul’da çocuk oyunları hariç, prömiyer yapan oyun sayısı ortalama 200-220. Şimdiye dek oyunlara yetişmek için bir tek boğazı yüzerek geçmedim, onun dışında kullanmadığım ulaşım yolu yok diyebilirim. Neyse konu ben ya da İstanbul’un zorlu ulaşım şartları değil, taksi meselesi hiç değil, tekrar konuya döneyim. Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatrosunda neredeyse her gece bir oyun seyircilerle buluşuyor. Sezon boyunca zaman ya da bilet bulamadığınız veya çok beğenip tekrar seyretmek istediğiniz oyunlar için harika bir fırsat. Biletler için internete göz atmanız yeterli.
Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu
Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda da 24-27 Ağustos tarihlerinde İBBŞT oyunlarından 12. Gece, Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikayesi ve İki Efendi’nin Uşağı sahnede olacak. Harbiye sadece konserler için değil tiyatro adına da harika bir mekân.
Bu hafta da Bursa Nilüfer’de 2015 yılından bu yana gerçekleşen Müzik Festivali alicengiz oyunlarıyla iptal edildi, hayırlı olsun. Kaymakamlık ‘‘Çadır kurma! Alkol içme!’’ diye parmak salladı ki bunu geçen sene de yapmış, belediye ‘‘biz artık dayanamıyoruz festivali iptal ederek durumu protesto ediyoruz’’ demiş, valilik de hayır efendim ilgisi yok ‘‘orman yangınları riski dolayısıyla halkın can güvenliği, huzuru meselesi var’’ diyerek diğer malum yaşam tarzı müdahalesini halı altına süpürmüş, gençler de hani bana hani bana demiş.
Tüm bu engellemeler ve küstüm oynamıyorumlar sonunda olan kimlere olmuş sayayım size; organizasyon için aylardır çalışan ekiplere, oradan para kazanmayı bekleyen sanatçısından, teknik ekibine, seyyar satıcısına, katılımcılar sayesinde karnı doyacak karıncasından, terk edilmiş köpeklere kadar aklınıza gelmeyecek herkesi ekmeğinden etti. Ve tabi ki ekonomik kriz nedeniyle elinde, evinden doldurduğu pet şişe suyla parklarda sosyalleşebilen gençlere yaptılar kötülüğün en büyüğünü. Biraz nefes almak, eğlenmek, bir arada olmanın enerjisiyle kendilerine gelmek bu ülkenin gençlerine epeydir yasak.
Çok sert bir kış geçti, bazıları yurtlarından çıkartıldı, okulları kapatıldı, ceplerindeki harçlıklar buhar oldu ama hala Çadır kurma! İçki içme! Eğlenme! Cinselliğini yaşama! Öyle giyinme! Böyle gülme! … Bunlar mıdır hakikaten gençler adına dert edinilecek meseleler? Dilerim Nilüfer’in sokakları yasaklanan festivaldeki bütün şarkılarının notlarıyla dolar. Baskılara ‘‘protesto için festival iptal etme!’’ gibi aciz bir yolla cevap veren muhalefete de yazıklar olsun. Bu arada fısıltı gazetesinden duyduklarım da yabana atılır cinsten değil, hemen paylaşayım.
Birincisi orman yangını çıkacak nitelikte bir alanda değil koruluktan hallice büyük bir park alanında yapılıyor festival. Şimdi uzağımızdaki festivaller yasaklanınca cengâver kesilen bizlerin ettiklerinin bu yasaklara nasıl altlık yaptığına dikkat çekmek isterim. Festival alanına yakın mesafede ikamet eden insanların bir kısmının gürültü ve taşkınlıklar nedeniyle bu festivalden yıllardır şikayetçi olduğunu duyduğunuzda sanırım şaşırmazsınız.
Zira bana çok tanıdık geldi. Benim komşularım da İstanbul Cüneyt Arkın Sanatçılar Parkı’nda Gençlik Haftası kapsamında gerçekleşen konserler başlayınca ‘‘çok gürültü oluyor, çocuğu, yaşlısı, hastası var, bu ne saygısızlık!’’ diye mesajlar atıyorlar. Bu sene çeşitli sebeplerle yapılamayan gençlik günlerinden dolayı rahat uyumuş olan komşularımın bir kısmı Nilüfer Müzik Festivali iptaline kızmayı kendilerine hak görmüştür sanırım.
Diğer tarafıyla festival katılımcılarının bir kısmının festival alanı dışında uygunsuz davranarak tüm festival katılımcıları adına karalama sebebi olduğunu da ekleyelim. Çöpleri ortalığa atma konusunda ise maalesef kültürel olarak ciddi erozyona uğradık. Yani herkesin payı ile bu yasaklar kendine haklı zeminler oluşturarak üstümüze üstümüze geliyor.
Birlikte yaşama kültüründe sınıfta kalmaya devam. Siyaseten iktidarıyla muhalefetiyle vasatta ortaklaşmalar, yoksullukta birleşmelerle canım ülkemde nefes alamaya çalışacağız.
Tatlı tatlı bitirecektim oysa ki yazımı gene olamadı. Bodrum’da devam eden bale festivalinin selamı var size.