VİLLA almak için emlakçının yolunu tutan bir kişi, beğendiği 450 bin lira değerindeki gayri menkul için 14 bin 160 lira komisyon ödemeyi kabul etti. Ardından emlakçıyı devre dışı bırakıp villa sahibiyle irtibata geçen alıcı, binayı 450 bin liraya satın aldı.
Kendisine vaat edilen komisyonun ödenmediğini öne süren emlâkçi, sözlü komisyon anlaşması yaptığı alıcı hakkında 7. İcra Müdürlüğü’nde takip başlattı. İcra takibi alıcının itirazı üzerine durduruldu. Emlakçı bu kez Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkemede ifade veren emlakçı, davalının itirazının iptaline ve inkâr tazminatına karar verilmesini istedi. Mahkemede savunma yapan alıcı ise davanın reddini talep etti.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne ve 14 bin 160 liralık icra takibine yapılan itirazın iptaline hükmetti. Ayrıca alacağın yüzde 20’si üzerinden hesaplanan 2 bin 832 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verdi. Davalı kararı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi.
Yüksek mahkeme, emsâl bir karara imza attı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, Türk Borçlar Kanunu 520. maddesi uyarınca taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesinin yazılı olarak yapılmadıkça geçerli sayılamayacağına dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Kanunun, taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmeleri bakımından öngördüğü şekil geçerlilik şekli olup, yazılı sözleşme bulunmaması hâlinde hukuken geçerli bir sözleşmeden söz edilemez. Dava konusu uyuşmazlıkta da taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.
O halde davacı geçerli olmayan sözleşmeye dayanarak tellâllık ücreti talebinde bulunamayacağından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usûl ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir. Temyiz edilen hükmün davalı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”