Yıl sonuna kadar nişasta bazlı şeker olarak bilinen, saf laktoz, maltoz, glikoz ve früktoz ile şeker şurupları ve suni bal ithal edenlerin 20 bin tonluk alıma kadar gümrük vergisi ödemeyeceklerini belirten Karademir, ayrıca nişasta bazlı şeker ithalatının yanı sıra Türkiye’de yaygın olarak kullanılan ve sağlığa zararlı olduğu uyarıları yapılan suni balın ithalatının önünün açılması da dikkat çekti.
Karademir, bu kararın felakete bir adım daha yaklaşmak anlamına geldiğini ifade ederek, “Mevcut şeker fabrikalarının satılmasına tepkiler devam ederken; doktorlar, gıda ve ziraat mühendisleri bu kararın halk sağlığına yapacağı olumsuz etkileri bu kadar çok vurgularken, bir de yurt dışından nişasta bazlı şeker ithalatını kolaylaştırmak ancak kötü niyet ile açıklanabilir” dedi.
Nişasta bazlı şeker ithalatında gümrük vergisini sıfırlama hamlesinin, sadece halk sağlığı açısından tehlikeli değil aynı zamanda ekonomik olarak da mantıksız olduğunu savunan Semih Karademir, şöyle konuştu:
“Resmi Gazete’de 11 Nisan’da yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile bu yıl Bosna Hersek’ten 20 bin ton nişasta bazlı şeker ithal edilecektir. İthalatına karar verilen 20 bin tonluk nişasta bazlı şekerin, çiftçimizin ürettiği pancardan elde edilen 28-30 bin tonluk doğal şekere eşit olduğu bilinmektedir. Hükümetin satışa çıkardığı şeker fabrikalarından sadece Alpullu Şeker Fabrikası’nın yıllık 25 bin ton pancar şekeri üretim kotası bulunmaktadır. Erzincan Şeker Fabrikası’nın 26 bin 500 ton, Kastamonu Şeker Fabrikası’nın da 32 bin 700 ton üretim kotası bulunuyor. Yani yurt dışından ithal edilecek kanserojen şekeri, yurt içinde satışa sunulan bir fabrikamızda bile rahatlıkla ve sağlıklı olarak üretebiliyoruz. Buna rağmen siyasi iktidarın nişasta bazlı şeker ithalatı için bu kadar uğraşması mantıksızdır. Bizler bu ülkenin ziraat mühendisleri olarak diyoruz ki; siyasi iktidar bu yanlış karardan bir an önce dönmelidir. Bu karar ülkemizin tarımsal üretimin altına dinamit koymak, halkımızın sağlığı ile oynamak anlamına gelmektedir.”