Selçuk Bayraktar’ın Al Jazeera Makalesi
Çarşamba günü ABD Kongresi’ne hitap eden İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze’de 40.000’den fazla kişinin öldürülmesiyle ilgili uluslararası eleştirileri reddetti. Yakın gelecekte kan dökümünü durduracağına dair de işaret vermedi. Soykırım ve imha politikalarını savunan Netanyahu, Amerika’nın önde gelen politikacılarından defalarca ayakta alkış aldı.
Bilimsel kanıtlar, Allah’ın dünyayı yaklaşık dört milyar yıl önce yarattığını gösteriyor. Dünya defalarca harap olmuş ve yeniden inşa edilmiş. Geçtiğimiz 200.000 yılda insanoğlu, geçmiş hatalardan ders alarak barışı korumak ve düzeni sağlamak için kurumlar ve örgütler kurmuş ve anlaşmalar imzalamıştır.
Bizleri diğer canlılardan ayıran nokta budur. Bizler, bilgi biriktirebilir ve gelecek nesillere aktarabiliriz. Bu nedenle, Antonio Gramsci’nin II. Dünya Savaşı’ndan önce söylediği sözler bugün de geçerli: “Eski dünya ölüyor, yenisi doğmakta zorlanıyor. Şimdi canavarların zamanı.”
İnsanlık, başladığı noktaya dönmüş durumda. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi kurumlara ve metinlere rağmen, tarihin ilk canlı yayınlanan soykırımına tanıklık ediyoruz.
Filistin halkı 75 yıldır adaletsizliğe direnmenin simgesi. Bugün de küresel seyircilerin gözü önünde hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Direnişleri, insanlığın adalet için verdiği mücadeleyi temsil ediyor.
Adalet ve daha iyi bir dünya kurma mücadelesi, vicdanlarımızda derin yankılar uyandırır. Bir şiirde vurgulandığı gibi: “Yaşamak, çocuklar uğruna berrak bir gökte savaşmaktır.”
Yaklaşık 20 yıl önce, MIT’te çalışırken Filistin mücadelesine farkındalık getirmek için bir grup öğrenciyle bir araya geldik. “Bunu yaparak neyi değiştirebilirsin?” gibi şüpheler de vardı.
Ancak bu şüpheler yersizdi. Küçük adımlar etkisini hemen göstermeyebilir, ama daha geniş değişimlere katkıda bulunabilirler. Bugün ABD ve Avrupa’nın yanı sıra Harvard, MIT ve Columbia gibi üniversitelerde protestolar düzenleniyor.
Yaptığımız her şey, daha büyük bir adalet mücadelesine destek oluyor. Toplumlarımızın ahlaki dokusunu şekillendiriyoruz. Değişimi önce kendimizden başlatmalıyız. Direniş sadece ön cephedeki kahramanlara ait değildir, hepimizin ataleti harekete geçirmesinin aracıdır.
Nihai hedefimiz, çocuklarımızın güven içinde büyüyeceği bir dünya yaratmaktır. Bunun için adaleti canlandırmalı, zulme karşı durmalı, barışı savunmalıyız.
Filistin halkı görevini yerine getiriyor. Değişmesi gerekenler bizleriz. Geride kalanlar değişmezse dünya kurtulamaz. İyiliğe doğru bir adım atarak, çocuklarımızın adil bir dünya için ayağa kalktığımızı söyleyebiliriz.