Nihat Genç, VeryansınTv’de kaleme aldığı yazısında CHP’ye ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çok sert eleştirilerde bulundu.
Nihat Genç, “Mustafa Kemal’in askerlerini keriz yerine koyup açılım işine girenler hepinizi cezalandıracağız” başlıklı yazıda gündemi sarsacak ifadeler kullandı.
Nihat Genç, CHP’nin açılım sözü vererek büyük bir hataya düştüğünü belirterek, “İstanbul belediye seçim öncesinde ne demiştik, HDP’yle değil her partiyle ittifak hakkınızdır, ancak “açılım” sözü vermeyin. İşte Ahmet Türk, alacaklarını tahsil etmek istiyor. Diyor ki, “İstanbul belediye seçimlerinde Türkiye halkı tavrını demokrasiden yana, çözümden yana koymuştur. Yani, “İmamoğlu ittifakına oy verenlerin tümü ‘açılım’ yanlısı” demek istiyor. İkincisi, bildiğiniz zırva; ülkeyi ortadan ikiye bölmek Ahmet Türk’e göre bölmek değil, demokrasi. Cumhuriyet’in ve ülkenin merkez noktasından oy avcılığı iştahıyla uzaklaşırsanız işte bu etnik milliyetçiliği demokrasi diye yutturanların oltasına düşersiniz. Hatırlayalım. CHP Genel Başkanı Debiz Baykal bir vekiliyle yatakta yakalanıyor. Genel başkanın donu görünüyor. Artık buradan hayır gelir mi, bu kadar rezil bir şey olur mu, oldu. Yerine TESEV’ci Kılıçdaroğlu geçiyor, mezhepçi, etnikçi, küreselci yapının sözcüsü olarak. CHP kendini kaybediyor, onlarca yıldır bu yüzden kimse umutlu ve mutlu hiç değil. CHP nedir ne değildir, bu siyasal ucube yaratık nedir artık anlayan yok kimse bilmiyor. Demokrasinin özgürlüklerinden habire doya doya faydalanıp her türlü teröre karşı durmak gibi demokrasinin sorumluluklarını hiç üstlenmeyen acayip sinsi bir sol liberal demokrasi inşa edildi. Bu ittifak yatağında kimler düzülmedi ki ve ölen sıvasız evlerde büyüyen yoksul anadolu çocukları” dedi.
CHP’nin FETÖ’nün gazına geldiğini belirten Nihat Genç, sözlerine şöyle devam etti:
FETÖ’nün gazına gelip MİT TIR’ları haberiyle koskaca partiyi yasadışılığa düşürdüler, haberin altından kalkamadılar, yurt dışına kaçan kaçana. “Haberi FETÖ’den aldın almadın” şaibeli iddialarla başkan yardımcısı hapislerde yattı, bu tuhaf ilişkiler yumağı CHP’yi boğarken bağırdık çağırdık, nafile. CHP’li vekil odasından ‘bunun zamanı geçti’ deyip Atatürk posterini kaldırdı, “sen kaldırdın ben kaldırdım” kavgasını örtmeye kalktılar, disiplin cart curt kapatmaya çalıştılar ve CHP Atatürk posterini kaldırmakla Atatürk’ün kurduğu parti Atatürk’e ihanetle utançlar rezillikler tarihine geçti. İmamoğlu’su seçimde verilen oyların borcuna karşılık Diyarbakır’a koşuyor, yine bildik papağan barış “kardeşlik cart curt” g.tü yiyorsa Tunceli yaylasında öldürülen dünya güzeli çocukların mezarına gitsin, ailesine koşsun, daha durun ‘tufan’ henüz başlamadı. Kalkmışlar, HDP için Şirin Payzın, Ayşenur Aslan, Yılmaz Özdil zekasıyla konuşuyorlar, “yok efendim, beş milyon oyu ne yapalım?” Biraz siyaset sosyoloji öğrenin, HDP travmatik partidir, yüzbinlerce insan hapse girip çıktı on binlercesi öldürüldü, bu kadar insanın ailesi sülalesi aşiretini sayı olarak toplayın, doğal olarak kurbanı oldukları yapıya mensubiyet duyar. Bu asabiyet husumet ilişkisi normal bir sosyolojiden değil uzun süre kanlı infazlar, işkenceler gerçekleştirmiş katil yapılardan çıkar. HDP travmatik bir sosyolojinin partisidir. Güvenlik politikalarıyla huzur geldikçe bu mensubiyet soğur ve zamanla çözülür. Ki, huzur geldikçe her yıl beşyüz bin üyesini kaybeder. Ancak bu travmatik yapıyı Doğan Medya gibi Habertürk gibi baş tacı edersen, ateşe benzin dökersin ve her defasında karşılığını hendeklerle binlerce insanın iç savaş görüntüleriyle kıyamet görüntüleriyle alırsın. Hakkını verelim, bu travmatik parti, elli kişinin ölümüne sebep olan Demirtaş’ın isyanına yine de büyük kitlesiyle katılmadı, isyana çok küçük militan bir azınlık katıldı, bu da gösteriyor ki, HDP ana gövdesi Türkiye Partisi olmaya yatkındır, yazar çizer ve partiler işte HDP’nin bu tarafına yoğunlaşmalıydı, ama hayır. Akılsız cahil adamlar, etnik mezhepçi taleplerin ne Avrupa’da ne modern toplumlarda karşılığı yoktur, etnikçi ve mezhepçi görüşler ‘özgürlük’ alanından kovulmuştur. Ancak egemenlik haklarını korumayacak kadar zayıf karakterli sömürge aydınlarının ülkesinde etnik ve mezhep tartışmalarını projelendirip ellerine tutuştururlar. Nerden başlasak bilmiyorum, “yolsuzluklara karşıyım” diyen Kılıçdaroğlu, şaibeli belediye başkanı Hazinedar’a anında müdahale etmeyip yolsuzluk dosyasını yıllarca sümen altı etti, ne oldu, rezil oldu. Yetmedi, Battal İlgezdi ilişkisi kızının şaibeli dairesiyle kargalara kepaze oldu.
Gerçek bir demokrat olmak yurttaşlık ve hukuk üzerinden radikal demokrat olmak demektir, tam tersine, ne kadar şekilsiz liberal var partiye doldurdular, kankaları oldular. Abdullah Gül sevdası nasıl başladı, kim başlattı, bu ne acayip bir parti, Abdullah Gül kimi aday gösterdiyse ona koştular, Ekmeleddin’i aday gösterirken MHP’ye dahi koştular, çay içmeden çıktı ve Ekmeleddin’i ilan ettiler. Sonra Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Ekmeleddin’i kim eleştirdiyse Halk TV’den (mesela Sşnan Meydan) kovdular. Kendi vekilleri ekranda geçen belediye seçim öncesi CHP’li adayların önce Abdullah Gül’ ün ofisine koşup talimat aldığını kazara söyledi ki, ittifaklar açılımlar, bu haberi çoktan doğruladı. Yeni CHP’nin demokrasi deyince ilk akıllarına gelen PKK’ya ülkenin yarısına eşitçe üleştirmek. Önemli gün ve bayramlarda parti kapısına kendi seçmenlerinden on kişinin dahi gelmemesinin sebebi bu. Sade suya tirit ne kadar renksiz gölgesinden korkan isim var hepsi artık ekranlarda “açılım” diyerek kendilerine ve partilerine yeni bir ‘şekil’ yapıyorlar. Bu kurbağa renksiz kokusuz şaibeli vekiller sayesinde rakibi AKP partiden çıkıp devlet olurken, CHP partiden çıkıp Avrupacı sol liberallerin sivil toplum derneği halinde ufaldıkça küçüldü. Anti-emperyalizm vurgusu hiç kalmadı, hayret, nedendir? Anti-kapitalist tek cümle eden kalmadı. ‘Halk’ için deyip söze başlayanı kalmadı. Abdullah Gül kimdir? FETÖ’cü işgalin önüne açarken bekleyin “herşey güzel olacak diyen”, hatırlayın bu sloganı, şimdi aynı açılım yapılırken İmamoğlu, “herşey güzel olacak”, diyor. Türkiye’nin en köklü partisi ülkenin işgaline sessiz kalanları baş tacı ediyor. Türkiye’nin ve halkın gerçekliğiyle değil, yabancı elçilerin önlerine koyduğu projeleri İyi Parti’yle birlikte kol kola vazife kabul ediyorlar.