New York Times’ın Avrupa Kültür Sanat Muhabiri Alex Marshall’ın Londra’dan kaleme aldığı haber, Türk dizilerinin hayranı olduğunu belirten Nahid Akhtar adlı bir izleyicinin Muhafız hakkındaki görüşleriyle başlıyor.
47 yaşındaki kadın televizyona bakarak “Lütfen babasını öldürmeyin” diye bağırıyor ve ekliyor:
“Türk dizilerinde kahramanlar hep öksüz oluyor”.
O sırada ekrandaki ana karakter Hakan ağlıyor. Akhtar “Türk dizilerinin sevdiğim bir yanı da bu. Çok duygusal” diyor.
10 bölümü aynı anda yayına giren ve başrolünde yer alan Çağatay Ulusoy’un Hakan adlı bir karakteri canlandırdığı dizi, İstanbul’da yaşayan ve olağanüstü güçlerinin farkına varan genç bir adamın hikayesini anlatıyor.
Kapalıçarşı’da babasının dükkanında çalışan Hakan, gizli, tarihi ve İstanbul’u korumakla görevli bir grubun üyesi olduğunu öğrenince yaşadığı modern hayattan başka bir dünyaya adım atıyor ve o sırada aşkı da buluyor.
‘Türkiye’nin yumuşak gücü‘
Makalede “Muhafız”ın Türk televizyon dizilerinin dünyada nasıl yayıldığının son örneği olduğu belirtiliyor.
“Türkiye’de her akşam birkaç farklı dizi izleyicilerin ilgisini çekebilmek için birbiriyle yarışıyor. Romantizm, aile kavgaları ve mafyayla dolu diziler 2 saatten uzun sürüyor (Muhafız’ın bölümleri ise 40’ar dakikalık). Dizilerden bazıları ülkede yükselen milliyetçilikle ilişkilendiriliyor; bazıları ise tarihi figürleri alkol içerken ya da cinsel ilişkiye girerken gösterdiği için muhafazakarları kızdırıyor.”
“Diziler özellikle Orta Doğu ve Latin Amerika’da fenomenleşti ve Türk ‘yumuşak gücünün’ sembolü haline geldi ve siyasi çatışmalarda da koz olarak kullanılıyor. 1 Mart’ta Suudi Arabistan merkezli uydu yayını yapan MBC, Türkiye’nin Katar’a desteğine karşılık olarak Türk dizilerini bir anda yayından kaldırdı.”
Yazıda Türk dizilerinin Avrupa’da da yayılmaya başladığı belirtiliyor. İspanya’da özellikle Latin Amerika dizilerinin yayınlandığı küçük bir kanalda yayınlanmasına rağmen “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinin her bölümde yaklaşık 1 milyon izleyiciye ulaştığı belirtiliyor. Dizilerin Bulgaristan ve İsveç’te de ilgi çektiğine dikkat çekiliyor.
Gazeteye konuşan TV dağıtımcısı Ecchorights şirketinin genel müdürü Fredrik af Malmborg sadece Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD’nin Türk dizilerine karşı direnç gösterdiğini söylüyor, “Türk dizileri ailevi konular ve ahlakla ilgili. Biraz muhafazakar ve eski moda ama alaycı değil.”
Marshall dizilerin hayranlarının sosyal medya platformlarında bir araya gelip diziyi tartıştıklarına dikkat çekiyor ve Türk dizileri hayranı olan Akhtar’a geri dönüyor.
Akhtar “Karakterler öpüşürse dizi Türkiye’de ceza alabilir. Bu yüzden dizinin hayranları aralarında para toplayarak yönetmene ulaştı ve ‘Öpüşmelerine izin verin, cezayı sizin yerinize biz öderiz’ dedi” diyor.
Dizilerde sansürler nedeniyle alkol şişelerinin buzlandığını, ama örneğin cinayetin serbest olduğu belirtiliyor.
Akhtar “Hakan: Muhafız”ın televizyon kanalları için yapılan Türk dizileriyle arasındaki farklara dikkat çekiyor. “Türkiye’de televizyondaki bir dizide bir kadını iç çamaşırıyla göremezsiniz. Netflix dizisinde küfür de diğer dizilerden fazla” diye konuşuyor.
Netflix, “Hakan: Muhafız”la ikinci sezon için anlaştı ve başrolünde Beren Saat’in olacağı başka bir dizinin yapımı için çalışmalar da sürüyor.