Nankör
Nankör. ”Duvar yapıldıktan sonra duvarcı unutulur.”
İhanet ile Nefret bir anlık gafletle bir gecelik aşk yaşarlar…
Bu yasak ilişkinin sonucu, hayat sahnesine onlara göre çok güzel olan şirin mi, şirin bir çocuk dünyaya getirirler ve adını ”Nankör” koyarlar…
İhanet ve nefret insanların ilişkilerini öğrenmelerinden korkar ve her gece insanoğlunun zaaf kapısına Nankörü bırakıp kaçarlar.
İnsanoğlu kapı eşiğinde buldukları bu şirin bebeği bile bile evlat edinirler…
Evlat edinilen Nankör, her daim şirinlik muskasına bürünerek Brütüs adını verdiği bıçağını sinsi emelleri için arkasında saklar ve bir anlık gaflet için arkalarında dolaşır…
Dostları; toz kondurmadıkları Nankörün cemalinde hinlik görseler de ona her zaman güvenirler…
Ve gecenin sabaha merhaba dediği bir gün nankör, nankörlüğünün hakkını verir ve insanoğlunun yüreğine hançerini saplar ve onu kan revan içinde bırakıp kaçıverir.
Ve fıtrat gereği sizleri unutur…
Kimsiniz, necisiniz, ona ne kadar kadar emek verdiniz hiçbir önemi yoktur artık…
Biz bu duruma dostluk deriz, nankör ise saftirik yürekler der.
Suçu nankörde bulmak hata.
Gönül kapımıza bırakılan bu bebekleri biz büyütüyoruz.
Bu nankör elimizde büyüyor ve işlerini halledene kadar, yanımızda kalıyor ve de işlerini halledene kadar bize ağam, paşam der!
Bu kişiler Brütüs misali bıçağı sırtınızda bırakıp kaçarlar.
Çünkü o bıçak sizde olduğu sürece onu hiç unutmazsınız…
Bu işin doğasında var ”Duvar yapıldıktan sonra duvarcı unutulur.”
Siz en iyisi mi, Ya tutulacak kadar yakın olun… Ya da unutulacak kadar çok uzak..!