Mustafa Akıncı’yı İngilizler satın mı aldı? KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, The Guardian gazetesine verdiği demeç sonrası gördüğü tepkilere, yazılı açıklamayla cevap verdi.
“Kıbrıs Türk halkı çok büyük bir oranda Rum tarafına azınlık olmayı ya da Türkiye´ye sürekli bağımlılık ilişkisi içinde yaşamayı istemiyor” diyen Akıncı, şunları söyledi:
TOPLUMUMUZ İLHAK OLASILIĞINI ASLA BENİMSEMİYOR
* Kendi kendini yöneten, kendi kendine yeten, kendi kurumlarında gerçek manada söz sahibi olan bir yapıyı özlüyor. Elbette özellikle ekonomi ve diğer alanlarda başarmamız gerekenler olduğu da kuşkusuzdur. Toplumumuz ilhak olasılığını ise asla benimsemiyor. Böyle bir halkın seçtiği lider olarak, Kırım ile ilişkilendirilerek sorulan soruya verdiğim cevap başka ne olabilirdi ki?
İLK DEFA SÖYLEMEDİĞİM SÖZLERİN ARKASINDAYIM
* Evet, Kırım benzeri bir ilhak senaryosunun korkunç olduğunu ve bunun Kıbrıs Türklerinin olduğu gibi Türkiye’nin de yararına bir gelişme olmayacağını belirttim. KKTC´yi asıl ortadan kaldıracak senaryo da budur. İlk defa söylemediğim bu sözlerimin de arkasındayım; çünkü Kıbrıs Türk halkının gerçek duygu ve düşüncesi budur.
FEDERAL DÜZEN ARAYIŞI SÜRÜYOR
* Esas olan KKTC’nin iki eşit kurucu devletten birine dönüşerek federal çatı altında ve uluslararası hukuk içinde hak ettiği saygın yeri almasıdır. Bu çabaya destek olunması gerekir. Böylesi bir Kıbrıs, kuzeyi ve güneyi ile Türkiye’ye dost bir coğrafya olur. Bu da herkesin yararınadır.
* ‘Kıbrıs Türk´tür Türk kalacaktır’ siyaseti 1950’lerin sloganıdır. Gerçek durumla ilişkisi yoktur. Kıbrıs´ta yaşayan farklı toplumlar vardır ve barış içinde yaşayacakları federal bir düzen arayışı sürmektedir.
Ergenekon kumpas mağduru emekli albay, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Atilla Uğur çarpıcı açıklamalar yaptı. ‘Abdullah Öcalan’ı sorgulayan komutan’ olarak da bilinen Uğur, FETÖ/PDY’nin ABD eliyle Türkiye’nin kurumlarına 30-35 yıldan bu yana sızdırıldığını savundu. 15 Temmuz’dan bir gün önce ABD ve İngiliz askerlerinin hazırda beklediğini söyleyen Uğur şu ilginç açıklamayı yaptı:
“Darbe girişimi günü uçaklar uçunca ordudaki arkadaşlarımız beni aradı. Yapılan, ABD eliyle erken başlatılmış bir işgal girişimidir. 15 Temmuz’dan bir gün önce Gaziantep, Kilis üzerinden sınırları aşarak ABD, IŞİD ve PYD güçlerinin olduğu yere geçen askerler oldu. Kıbrıs’a 10 bin İngiliz askeri geldi. Amaç darbe girişiminde Türkiye’yi işgal etmek. İşgal ederken de ‘kan gövdeyi götürüyor, yardıma geldik’ diyeceklerdi.”
Savuşturulan darbe girişimiyle Türkiye’nin büyük badire atlattığını belirten Uğur, “1984 yılından beri her yerde yuvalanmaya başlayan FETÖ’cüler için yapılan istihbarat çalışmalarında çok zorluklar çekildi. Evlerine gidiyoruz, kapıda Mustafa Kemal Atatürk posterleri. Bakıyorsun rakı içiyorlar. Öyle bir takiye içindeydiler ki fark edilmeleri çok zordu. İnanılmaz bir örgüttü” diye konuştu.
TSK’NIN GENETİĞİ BOZULUYOR
Terör örgütü PKK ve FETÖ’nün ilişki içerisinde olduğunu söyleyen Uğur şöyle konuştu: “PKK’lı alçaklar 15 Temmuz’da eylem de yapmadılar. PKK ve FETÖ’nün aynı el tarafından yönetildiğini bilmeliyiz. FETÖ ile mücadele kapsamında uygulamaya konulan 3 aylık olağanüstü hal sona erdiğinde neler olduğunu daha iyi göreceğiz. Türk ordusunun genetiği bozulmak üzere. Zor zamanlarda yanlışlıklar olacak, kurunun yanında yaş da yanacaktır. Ancak Türkiye inanılmaz tehlike altında, kaosun devam etme durumu var. FETÖ daha bitmedi. ABD’nin ikinci bir planı var. Bu anlamda Rus-Türk ilişkisinin düzelmesi de çok önemli.
Artık NATO ile ABD ile ilişkileri masaya yatırmanın zamanı geldi.”
Kıbrıs’ta iki tane İngiliz üssü bulunuyor. Dikelya ve Ağrotur (Akrotiri). İngiliz üsleri 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na ve anlaşmalarına göre tam bir “Bağımsız Devlet” statüsünde. Orta Doğu ülkelerine yapılan her hava saldırısında bu üsler hem Amerikalılar hem de İngilizler tarafından kullanılmakta. İngiliz üslerinin kıta sahanlığı, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon yatakları bulununca varlığı ortaya çıktı. Üste 3 bin kişinin çalıştığı tahmin ediliyor.
“Türkiye’nin KKTC’yi vilayeti yapacağı”
Yönündeki iddialarını değerlendiren uzmanlar, Akıncı’nın açıklamalarının Kıbrıs Türk tarihini görmezden gelen ve Rum tezleriyle örtüşen bir duruş olduğunu, Kıbrıslı Türklerin, Akıncı’ya en güzel cevabı nisan ayında yapılacak seçimlerde vereceğini söyledi.
AKINCI’NIN PLANI ORTAYA ÇIKTI
Prof. Dr. Ata Altun, Prof. Dr. Uğur Özgöker ve Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte,
“Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye bağlanmasının korkunç olacağı” şeklindeki açıklamalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Atun, Akıncı’nın bazı kesimlere hoş görünmek için planlı ve 3 boyutu olan bir açıklama yaptığını kaydetti.
Prof. Dr. Atun, “Mağduriyet Kıbrıs’ta prim alan bir durumdur.
Türkiye’den gelen tepkiler sonucu buradan ve AB ile ABD’den destek almayı hedefleyen çok planlı bir hareket yaptı Akıncı.
‘Bakın Türkiye ensemizde, siz yardım edin, Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştıralım’ mesajıdır. ‘Sizin (AB, ABD) isteklerinizi ancak ben yerine getirebilirim’ mesajıdır.
Şunu da eklemek isterim ki; bizler Kıbrıs Türkleri olarak asla Akıncı gibi düşünmemekteyiz. Akıncı bizi temsil etmemektedir.
Benim Türkiye’deki soydaşlarıma tavsiyem Akıncı’nın bu provokatif ve tribünlere oynayan sözlerini ciddiye almayarak murat ettiği oyununu bozmalarıdır.
Kıbrıs Türk halkı kendisine gereken cevabı sandıkta verecektir.” ifadelerini kullandı.
Akıncı’nın, planlı bir oyun oynadığını belirten Prof. Dr. Atun, şunları söyledi:
“Akıncı, Türkiye’yi kötüleyerek sosyal medyadan destek bulmaya çalışıyor ve bir miktar buldu da.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve sözcüsünün yaptığı açıklamalar tamamen dış odaklardan mali, istihbari, altıncı kol, medya ve siyasi destek almak amaçlı.
Açıklamalar uluslararası terbiyeye, dostluğa ve Türkiye ile KKTC arasındaki gönül bağına aykırıdır.”
Türk-Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTOD) Başkanı ve Uluslararası Diplomatlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Uğur Özgöker ise Akıncı’nın nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde “sol” oyları alabilmek için tribünlere oynadığını söyledi.
Akıncı’nın son dönemde yaptığı açıklamalara değinen Prof. Dr. Özgöker,
“Akıncı, seçilmemesi durumunda milliyetçi görüşleri olan Tahsin Ertuğruloğlu, Ersin Tatar veya Zorlu Töre gibi isimlerden birinin cumhurbaşkanı makamına oturacağı ve KKTC’nin 83. eyalet olarak Türkiye’ye bağlanacağı söylemiyle Batı’ya uyarıda bulunuyor.” dedi.
Prof. Dr. Özgüker, Akıncı’nın ‘Kıbrıs’ı Hatay gibi Türkiye’ye bağlayan adam olmayacağım’ sözünü değerlendirerek, şöyle konuştu:
“1939’da Hatay Cumhuriyeti Meclisi aldığı kararla Hatay, Türkiye Cumhuriyetine katılmıştır. KKTC ise Hatay’a benzemez çünkü Hatay Fransız mandası altındaydı ve Fransa Suriye’den çekilirken Hatay’ın da Suriye’ye bırakılma riski vardı. Türkiye’nin Fransa üzerindeki ısrarlı baskıları, 2. Dünya Savaşı’nın başlamasına çok az zaman kalması, Fransa’nın Almanya’nın kendisinden Versay Antlaşması’nın intikamını almaya hazırlanmasına karşılık Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyması sonucu geçici çözüm olarak Hatay’a bağımsızlık verilmiştir. 1 yıl geçmeden de Hitler’in Dışişleri Bakanı Ribentrof ile Stalin’in Dışişleri Bakanı Molotof’un Saldırmazlık Paktı imzalamalarının ertesi günü Fransa Hatay’ın ana vatan Türkiye’ye katılmasına onay vermiştir. Zaten tam 6 gün sonra da 2.Dünya Savaşı çıkmış ve Almanya Fransa’yı işgal etmiştir. Kıbrıs’ta ise böyle bir durum söz konusu değildir.”
Kıbrıs Türk halkının 70 yıl önce İngiliz sömürge yönetiminden sonra Rumlara karşı var olma mücadelesi verdiğini hatırlatan Prof. Dr. Özgüker, şunları kaydetti:
“Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere soykırım uygulayıp adadan tamamen temizledikten sonra Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama yani ENOSİS emelleri vardı. Ancak Kıbrıslı Türkler bu plana ana vatan Türkiye’nin de büyük desteği ile canlarını vererek, her türlü eziyet ve işkencelere katlanarak karşı koydu. Kıbrıs Türkleri, önce Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’ni sonra Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni, 1974 Barış Harekatından sonra da Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni ve 1983’te de KKTC’yi kurmuşlardır.
Dolayısıyla Akıncı’nın ifadesi tamamen iç siyasete yönelik çok talihsiz bir beyandır. Kıbrıs Türkleri canları pahasına 70 yıllık mücadelenin sonunda kurdukları bağımsız ve egemen devletleri olan KKTC’yi sonsuza kadar yaşatmaya kararlıdırlar. KKTC’nin egemenliği cumhurbaşkanlığı seçimi için malzeme yapılamayacak kadar hayati bir konudur. Akıncı’nın bu talihsiz beyanatını yanlış bir seçim stratejisi olarak değerlendiriyorum. Nisan ayında Kıbrıslı Türkler bunun cevabını sandıkta verip Akıncı’yı seçmeyerek cezalandıracaklardır.”
Akdeniz Üniversitesi ve Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, Mustafa Akıncı’nın İngiliz The Guardian’a verdiği demecin Türkiye’yi KKTC’yi ilhak etmesi muhtemel gibi gösterme çaba ve arayışının bir yansıması olduğunu kaydederek, Akıncı’nın açıklamalarının Kıbrıs Türk tarihini görmezden gelen ve Rum tezleriyle örtüşen bir duruş olduğunu söyledi.
Akıncı’nın 1975 yılında ABD’nin adada “ortak vatan, Türkiyesiz bir gelecek” çalışmaları kapsamında kurduğu ve yabancı istihbarat güçlerinin kontrol ettiği, sivil toplum kuruluşu görünümlü iki toplumlu eğitim komisyonunda eğitim gördüğünü ve görev aldığını aktaran Dr. Gözügüzelli, şöyle konuştu:
“Akıncı’nın mevcut tutumunun daha farklı olması beklenemez. Akıncı ‘Son noktaya geldik, beni seçmezseniz bölünmüşlük olacak’ diye halka ve dünya kamuoyuna bir beyanatta bulunuyor. Sanki Rum yönetimi, siyasi eşitlik ve KKTC’nin haklarını kabul etmiş gibi davranıyor. Bunlar üzerinde düşünülmesi gereken davranış bozukluklarıdır. Çünkü siyasi eşitliğimiz bugüne kadar kabul edilmedi. Tabii burada Akıncı’ya Türk halkı olarak şu soruları sormamız gerekiyor: Acaba Akıncı bugüne kadar Kıbrıs Türklerinin hangi hakkını Rumlara karşı savunmuştur?
Halbuki Rum yönetimi halen 100 bin Rum’un Türk tarafına yerleşmesini istiyor, AB’nin Birleşik Kıbrıs görüşünü kabul etmiyor, Türkiye’nin garantörlüğünü ve Türk askerinin KKTC’de bulunmasını kabul etmiyor, Akdeniz’deki doğal kaynakların adil paylaşımına yanaşmıyor, yani Kıbrıs Türklerinin ekonomik bütün haklarını yok sayıyor. Şimdi yaşananlara baktığımızda meseleyi sanki Akıncı ile Rum lideri anlaştı da ‘tek sorun Türkiye’dir’ noktasına getirmeye çalışmaktadırlar. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bu tavır tarih bilincinin yoksunluğu ötesinde özünü inkar etme tavrıdır.”
Dr. Gözügüzelli, ana vatan Türkiye’nin Akıncı’nın bu açıklamalarına gösterdiği tepkinin çok yerinde olduğunu, çünkü KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve uluslararası haklarının korunmasında büyük çaba sarf ettiğini dile getirdi.
1974 Barış Harekatı olmasaydı, garantörlük anlaşmaları gerçekleşmemiş olsaydı bugün Kıbrıs Türk’ünün olmayacağını ifade eden Gözügüzelli, “Bütün bu tarihi gerçeklikleri yok sayarak Doğu Akdeniz ve Kıbrıs adası üzerindeki haklarımızı görmezden gelen, sanki bütün sorunların özü Türkiye gibi yansıtan Akıncı’ya ana vatandan tepki gösterilmesi çok yerindedir. Çünkü bu yerini bilmemezliktir. Haddini aşmaktır. Kendisine tevdi edilen görevi kötüye kullanmaktır. Dolayısıyla ana vatandaki Türk hükümetinin Kıbrıs davasında bugüne kadar sergilediği kararlı duruşu, Kıbrıs Türkü’nün ulaştırma, eğitim, sağlık hatta maaşların ödenmesine kadar her alanda verdiği desteği, KKTC’nin Türkiye’nin yardımlarıyla ayakta durduğu gerçeğini görmezden gelmek kabul edilemeyecek bir durumdur. Yapılan gayri ahlakidir. “ değerlendirmesinde bulundu.