Kuraklık haritasında korkutan tablo: İstanbul’da tehlike çanları çalıyor… Son dönemde kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkemizde adeta tehlike çanları çalıyor. Gelen son dakika haberine göre; Türkiye’den son dönemin en kurak dönemi yaşanırken NASA’nın resmi Twitter hesabı üzerinden yayımlanan harita bu tehlikeyi gözler önüne serdi. Paylaşılan haritada yer altı sularının ortalama seviyenin altında olduğu görüldü. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, bahar yağışlarının mevsim normallerinin altında kalması durumunda, hidrolojik kuraklığın, tarımsal kuraklığa dönüşeceğini söyledi. İşte son dakika haberine ait tüm detaylar…
NASA Ulusal Kuraklık Azaltma Merkezi, 11 Ocak 2021 günü GRACE-FO uyduları tarafından kaydedilen, Türkiye’nin yer altı suyu ve toprak nemi ölçümlerine ilişkin iki harita yayımladı. Daha önce Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan meteorolojik haritalarda Türkiye’nin yüzde 80’inden fazla alanında ‘olağanüstü şiddetli kurak ve şiddetli kurak’ verilerinde olduğu gibi NASA’nın yayımladığı benzer iki haritada şiddetli kuraklık tehlikesine işaret edildi…
MSKÜ Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Uzaktan Algılama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, NASA’nın kuraklık haritasını değerlendirdi ve son dakika açıklamalarında bulundu…
Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, NASA tarafından yayınlanan GRACE-FO uydularınca tespit edilen kuraklığın karasal su kaynaklarındaki azalmayı ifade ettiğini belirterek, “NASA‘nın yayınladığı uydu görüntüsü kuraklığın bir sonraki aşamaya ilerlediğini gözler önüne serdi. Tehlike çanları kendini gösteriyor. Bahar yağışlarının, mevsim normallerinin altında kalması durumunda hidrolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönüşme riski belirecek. Bu durum gerçekleşirse, tarımsal ürün rekoltesinde düşüş meydana gelmesi uzak bir ihtimal değil. Sosyal ve ekonomik açıdan sorunların yaşanacağı kuraklık söz konusu” dedi.
Özçelik, kaynak yönetiminin büyük önem taşıdığını belirterek, “İçme suyu, sulama ve enerji için kullanılan baraj ile göllerde bulunan sularımız, kaynak kullanımını sağlayacak biçimde yönetilmelidir. Bahar ve yaz aylarına yönelik beklenen yağış tahminleri ve su kullanım projeksiyonları yapılarak havza bazlı riskler belirlenerek, kuraklık risk ve eylem planları hazırlanmalı. Bununla beraber içme suyu hatlarımızdaki kayıp kaçakların önüne geçilecek önlemler alınmalı, verimi yüksek sulama sistemlerine geçiş sağlanmalı ve sularımızın tasarruflu kullanılmasına ilişkin bilinçlendirme çalışmaları yürütülmelidir. Etkin yönetimle, kuraklığın sosyal ve ekonomik etkileri azaltılabilir” diye konuştu.
İstanbul’un riskte olduğunu ifade eden Doç. Dr. Özçelik, “İstanbul’un nüfusunun yüzde 60’ı Avrupa yakasında yaşıyor. Buna karşın su kaynaklarının yüzde 60’ının Anadolu yakasında olduğu bir durum söz konusu. Toplam suyun yüzde 40’ı Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden temin ediliyor. Bu kaynaklar akarsulardan temin edilen yüzeysel sular olup, hidrolojik kuraklığa ve karasal su kaynaklarındaki azalmaya doğrudan duyarlıdır. Melen Barajı’nın çatlaklar dolayısıyla işletmeye alınamaması nedeniyle, kuraklık sırasında susuzluğa çare olabilecek bir rezervuar ve su depolaması söz konusu değildir. Melen Barajı yeniden inşaa edilinceye veya ekonomik olması durumunda onarılıncaya kadar İstanbul’da su sıkıntısının baş göstermesi muhtemel” dedi.
“DÜNYACA ÜNLÜ İLÇEMİZ BODRUM DA KURAKLIKLA TEHLİKEDE”
Doç. Dr. Özçelik, Muğla’nın dünyaca ünlü turistlik ilçesi Bodrum için ise şu uyarılarda bulundu:
“Bodrum’un yaz aylarında artan nüfusu ve sayıları binlerle ifade edilen iletim hattı patlamaları nedeniyle kuraklıktan nasibini alması muhtemel. Kuraklık etkilerinin devam etmesi durumunda Mumcular barajının ve tahsisli olan miktarıyla Geyik barajının yetersiz kalacağı aşikar. Kurumlar arası sorunlar aşılarak, geyik barajından ilave kaynak sağlanabilmesi durumunda bodrum halkı rahat bir nefes alabileceği kanısındayım.”
GRACE-FO UYDULARI NASIL ÇALIŞIYOR?
Grace-Fo Yerçekimsel Uzaktan Algılama yapan bir ikiz uydu. Birbirinden 220 kilometre uzaklıktaki bu iki uydunun konumları mikrometre mertebesinde GNSS uyduları aracılığıyla ölçülüyor. Öndeki, uydu yüksek yerçekimi olan bölgeye yaklaşınca hızlanıyor, arkadaki uydu ile arasında hız ve mesafe farkı meydana geliyor. Uzaklaşırken de tersine bir davranış söz konusu. İki uydu arasında herhangi bir konumdaki mesafe, yerçekimindeki değişimi ifade ediyor. Karasal su miktarı yerçekimi potansiyelini doğrudan etkiliyor. Bu uydulardaki ivme ölçerler yardımıyla tespit edilen yerçekimi potansiyeli, karasal veya denizel eşdeğer su potansiyelinin belirlenmesinde kullanılıyor.
Kaynak: Sabah Gazetesi