Kılıçdaroğlu: Tiranlar, zorbalar hep giderler; o da 6 ay içinde gidecek CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde AKP ve MHP sıralarına 4 soru yöneltti. Kılıçdaroğlu, “Kolombiya’da yakalanan 5 ton kokainin gerçek sahibi kim? Soylu, Kolombiya’daki makamlarla işbirliğine neden direndi?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik, “Tiranlar, zorbalar hep giderler. O da 6 ay içinde gidecek” dedi.
GÜNDEM – Kılıçdaroğlu: Tiranlar, zorbalar hep giderler; o da 6 ay içinde gidecek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu’nda 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerine CHP adına konuştu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Parayı harcayan irade buraya gelmiyor. Parayı harcayan irade gelmeyince hangi bütçeyi konuşacağız. Çıkın sokağa tam tersi bir tablo var. Sarayda oturan kişi halkın derdini bilemez” dedi.
Türkiye’de ikili bir yapı oluştuğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Sarayda yaşayanlar ve sarayın dışında yaşayanlar. Artık tam anlamıyla iki Türkiye var. Biri saray ve şürekasının, Beşli Çetelerin yaşadığı Türkiye… Orada her şey çok mükemmel, orada yaşyanların bir elleri yağda bir elleri balda” dedi.
“Bu düzenin yarattığı ikinci bir Türkiye var” diyen Kılıçdaroğlu, “Borçlarını ödeyemediği için intihar edenler var. Bu Türkiye’de çocuklar eksik beslenme yüzünden büyüyemiyor” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu açıklamasında 4 soru yöneltti ve “Süleyman Soylu’nun “Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu” dediği operasyonda nasıl oldu da herkes serbest kaldı?” diye sordu.
2023 bütçesine değinen Kılıçdaroğlu, “Bu bütçe, malı götürme bütçesidir” dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamanı AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek, “O da Türkiye’den koptu. Açlığı reddediyor, işsizliği reddediyor, getirdiği göçmenlerin bir sorun olduğunu reddediyor. Onun reddetmeyeceği bir gerçeği söyleyeyim: Tiranlar, zorbalar hep giderler. O da 6 ay içinde gidecek” diyerek bitirdi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bütçe dediğimiz belge maliye açısından bir ülkenin ekonomisi açısından en temel yasadır. Bütçe tasarısının yasalaşması için de özel bir prosedür vardır. Başbakan kendi bütçesini özgüvenle anlatırdı. Şimdi başkan soruyor: Komisyon nerede, komisyon burada. Hükümet nerede? Hükümet yok.
Mehmet Uçum. Cumhurbaşkanı danışmanı. ‘Bu tek kişilik hükümettir’ diyor. Tek kişilik hükumetse parlamentoya gelecek, onuruyla kendi bütçesinin arkasında duracak ve bütçesini savunacak. Parlamentoda, atamayla gelmiş olanların, halkın oy vermediği kişilerin bu kürsüye çıkıp bizden oy istemesi kadar abes bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanı gelecek, ‘benim bütçem şudur, ben şunları yapacağım’ diyecek ve bütçesinin arkasında duracak. Bütçesinin arkasında hükumet yok. Atanmışlar buraya gelmiş bize bütçeyi sunuyorlar.
alimat almadan hiçbir bakan parmağını bile kaldıramaz. Çünkü hiçbirisinin yetkisi yok. Yangın söndürmeye gidiyorlar, ‘Sayın Cumhurbaşkanı’mızın talimatıyla yangını söndürmeye başladık’ diyorlar. Talimat gelmese yangını söndürmeyecek misiniz? Söndürmezler.
Biz paranın nerelere harcandığını bilmiyoruz. Parayı harcayan irade buraya gelmeyince biz hangi bütçeyi konuşacağız? ‘Bütçe’ diye geldiler, burada anlattılar, ağızlarından bal akıyor ama çıkın sokağa tam tersi bir tablo… Sarayda oturan kişi, halkın arasına inmeyen kişi halkın derdini bilemez. İkili bir yapı çıktı ortaya; bir halk, bir saray. Seçilen bir Cumhurbaşkanının parlamentoya gelip kendi bütçesini savunmaması her şeyden önce parlamentoya saygısızlıktır.
Devletin temeli hukuk ilkelerinden yola çıkar, yani belirliliktir. Üç kuralı vardır belirliliğin; hukuk normlarının belirli olması lazım, bilinebilir olması lazım, öngörülebilir olması lazım. Cumhurbaşkanlığı makamı ve Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Devlet İhale Kanunu’na tabi değil, Harcırah Kanunu’na tabi değil, Taşıt Kanunu’na tabi değil, Kamu Konutları Kanunu’na tabi değil, Kamu İhale Kanunu’na tabi değil, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’na tabi değil, hiçbirine tabi değil bunlar. Peki, biz yetki vermişiz, parayı nasıl harcıyorlar? ‘Efendim, yönetmelik var.’ Siz hiç Resmi Gazete’de bir yönetmelik gördünüz mü? Görmediniz.
Sarayda çalıştım diye ayrıcalıklı bir muamele görüyorsa orada bir sorun var demektir. İkili bir yapı oluştu Türkiye’de; sarayda yaşayanlar ve sarayın dışında yaşayanlar. Artık tam anlamıyla iki Türkiye var. Biri saray ve şürekasının, Beşli Çetelerin yaşadığı Türkiye… Orada her şey çok mükemmel, orada yaşyanların bir elleri yağda bir elleri balda. 100 binlerce dolarlık çantalar var, evlatların vakıflar var, evlatlar birbirlerine çekirdek gönderir gibi milyon dolarları gönderiyorlar. Man Adası’nda çil çil paraları var. Bu Türkiye, diğer Türkiye’nin yani halkın 481 milyar dolarını hortumlamış durumda. O paranın bir kısmıyla da inşa ettikleri sistemi ayakta tutabilmek için etrafa atanmışları dizmiş durumdalar, yandaş medyayı yaratmış durumdalar. Kullanılan şarkıcıları, kullanılan türkücüleri var.
Bu düzenin yarattığı ikinci bir Türkiye var. Borçlarını ödeyemediği için intihar edenler var. Bu Türkiye’de çocuklar eksik beslenme yüzünden büyüyemiyor. Bu saray Türkiye’sine karşı başka bir Türkiye vizyonu açıkladık. Bu Türkiye için 70 kişilik ekip 7 gün 24 saat çalışacak ve dünyanın en iyileriyle çalışacak. Bir futbol ligindeki gibi anlatayım size, malum, Dünya Kupası var. Ronaldo ve Messi Türkiye için oynayacaklar ve birinci Türkiye’nin ikinci Türkiye’yi sadakaya bağlama programını yırtıp atacaklar. O Türkiye’de dijital teknoloji, yapay zeka, makine öğrenimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerji var. Herkes daha iyi bir yaşam, daha iyi bir düzen için çalışacak. Çocuklara yeni bir Türkiye hayalini vereceğiz. Yeni bir siyaset üstü anlayışla ve liyakatle Türkiye’yi büyüteceğiz. O Türkiye’nin takımında siyasiler de var, siyaset üstü insanlar da var. Orada Daron Acemoğlu da var, Hakan Kara da var, Jeremy Rifkin de var, Refet Gürkaynak da var, Hacer Foggo da var, bizim bu işin uzmanları ve bilim insanları var.
(AKP sıralarına) Niye ağlıyorsunuz? Bu ağlamanız ne zaman bitecek sizin. Şampiyonlar ligi takımı karşısında gözleri ışıldayan fotoromanlar var, vallahi tam bir amatör küme var karşımızda. Hor gördükleri, üstten baktıkları, vergilerini, en temel haklarını gasbettikleri o ikinci Türkiye, bu yarattıkları saray Türkiye’sini yenecek ve göreceksiniz, daha açık, daha net söyleyeyim; hak gelecek, batıl zail olacak.
Halkıma sesleniyorum. Kara para konusunu anlatacağım. Çok açık konuşacağım. Din iman için oy veriyorum diyen vatandaşım da dinlesin. Dünyanın en aşağılık insanları uyuşturucu kaçakçılarıdır. Uyuşturucu insan onurunu yok eder. Uyuşturucu baronları öldürerek zenginleşirler. Dünya bunlarla mücadele etmek için ne yaptı?
Kazandıkları parayı sisteme sokmaları lazım. Bankaya yasal dayanağınız yoksa yatıramazsınız, başınız belaya girer. Bu baronların milyonlarca doları depolamaları lazım. Hadi depoyu buldun, ama bu para bir şey satın almana yaramıyorsa işine yaramaz. Sisteme sokmadığı sürece baron paranın faydasını görmez.
Saray ve şürekası ülkeyi batırınca, para peşinde koştu. Düzgün kimse yatırım yapmayınca kap karanlık bir şeye izin verdiler. Yeni bir yasa çıkardılar. Paranın nereden geldiğini kimse sormayacak. Parayı getir nasıl getirirsen getir.
Koca Türk devletini mafya bozuntularına çamaşırhane yapanların Allah bin belasını versin. Çünkü bir kere mahsus yapmadılar. 2016’dan beri soru sormayacağım yeter ki getir. MASAK devreye girdi, MASAK’ı devre dışı bıraktılar. Türkiye’yi gri listeye aldılar.
Bu ülkeye sadece para mı girdi? Hayır. Uyuşturucu parası sahibini de getirdi. Siz uyuşturucunun yolunu biliyor musunuz? Afganistan’dan geçen İran’dan giren uyuşturucuyu biliyor musunuz? Bilemezsiniz, çünkü sizin göreviniz el kaldırıp indirmek. Şu soruyu sorun: 10 yaşındaki çocuk uyuşturucuya nasıl alıştırılır?
Mafya lideri geliyor yurt dışından hesaplaşıyorlar. Baronlar burada at koştururken; araya fotoroman malzemesi giriyor. Emniyet güçleri paralize edildi. Emniyet güçlerine baskı yapılıyor. Mert emniyetçilerimiz bu fotoromancıdan bıkmış vaziyette.
Dört soru soruyorum: İçinizde yürekli bir kişi varsa şu kürsüye gelir, İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken ‘Bu soruları Kılıçdaroğlu sordu, cevabını ver’ diye sorar.
1- Süleyman Soylu’nun ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu’ dediği operasyonda nasıl oldu da herkes serbest kaldı? Ne oldu? İddianamede çıkarılan sanıklarla Soylu’nun oğlunun ne ilişkisi var? İstanbul Emniyeti, Soylu’nun oğlunun aracını sanıklara kiraladığı için mi aradı?
2- Soylu’nun ‘Türkiye’den gönderdik’ dediği Sırbistan’daki uyuşturucu çetesi lideri nasıl oldu da İstanbul’un göbeğinde, kendine özel bir hayat kurdu, İstanbul’dan uyuşturucu faaliyetlerini yönetti? Rakip çetesi nasıl elini kolunu sallayarak Türkiye’ye gelip onu öldürdü?
3- Kolombiya’da yakalanan 5 ton kokainin gerçek sahibi kim? Soylu, Kolombiya’daki makamlarla işbirliğine neden direndi?
4- Mustafa Çalışkan, yürekli bir Emniyet Müdürü. Mustafa Çalışkan ile ne derdiniz var? FETÖ’yle, uyuşturucuyla mücadele eden bu kişiyi neden bu konuma getiriyorsunuz?”
AKP ve MHP’li vekillerin iradesi ile bir kanun çıktı buradan, yolsuzlukları meşrulaştıran bir kanun. Sizin haberiniz bile yok. Çünkü siz sadece el kaldırıp indiriyorsunuz. İradesini kiralayan kişi parlamentoda milletvekilliği yapamaz. Kanunun adı Olağanüstü Hal Kapsamı’nda Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK’nin Değiştirilerek Kabul Edilmesi Hakkında Kanun. Buradan geçti bu. Şimdi soruyorum: Aldığınız aylık helal mi arkadaşlar? Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne sesleniyorum. Bu ayıbı kaldırın. Gazi Meclis diyorsunuz, hangi Meclis’te yolsuzlukları meşrulaştıran kanun çıktı? Bu Saray öyle bir kumpas kurdu ki size.
Ne bütçesi ya? Malı götürenlerin bütçesi. 21. yüzyılın Türkiyesi’nde kaç çocuğun yatağa aç girdiğini biliyorlar mı ya?
Alt gelir gruplarından bir avuç insana büyük kaynak transferi var. Bu kaynak transferi o kadar büyük bir rakam ki? Chelsea’ye gidip görün, malikaneleri görün. Paraları görün. Allah izin verirse bütün paraları bu ülkeye getireceğim.
Halktan kopuşu öyle sert oldu ki. Halkı anlamak için enerjiden yoksun. Ne yapacak? Savaş ve din kisvesine daha çok bürünüyor. Bakmayın vatan millet nidalarına. Saray ahalisinden ideolojik hiç bir şey yok. Vatansever olsa dün küfrettiklerinin bugün elini öpmeye gitmezdi. Tiranlar hep böyle davranırlar. Krizleri reddederler. O da Türkiye’den koptu. Açlığı reddediyor, işsizliği reddediyor, getirdiği göçmenlerin bir sorun olduğunu reddediyor. Onun reddetmeyeceği bir gerçeği söyleyeyim: Tiranlar, zorbalar hep giderler. O da 6 ay içinde gidecek.”