Fransa’da sarı yeleklilerle güvenlik yasa tasarısı karşıtlarının gösterilerinde olaylar çıktı. Fransa‘da sarı yelekliler ve güvenlik güçlerinin görüntülerinin yayımlanmasını yasaklayan güvenlik yasa tasarısı karşıtları gösteriler düzenlerken başkent Paris ve Rennes’deki eylemlerde olay çıktı.
Ülkede sarı yelekliler, gösterilerinin ikinci yılında Paris’te ve çeşitli kentlerde yeniden sokaklara indi.
Eyfel KulesiParis’te Eyfel Kulesi yakınlarındaki Trocadero Meydanı’nda toplanan binlerce sarı yelekli ve gösterici, tartışmalı güvenlik yasa tasarısını ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetiminin politikalarını protesto etti. Eylemciler, “Özgürlüklerimizi geri verin”, “Silahlarınıza karşı kameralarımız”,
“Hitler Cumhuriyeti’ne doğru yürüyüş”, “Macron ve (İçişleri Bakanı Gerald) Darmanin bizi korumuyor” yazan pankartlar taşıdı. Gösteride polis ile eylemciler arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Polis, uyarılara uymayan göstericilere biber gazı ve tazyikli su kullandı. Protestocular, bir çöp bidonunu ateşe verdi. Eyleme, gazeteciler, bazı sendikalar ve insan hakları alanında çalışmalar yapan kuruluşlar da katıldı.
Paris Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, başkentteki gösteride 23 kişinin gözaltına alındığı ve bir polisin yaralandığı belirtildi. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen eyleme izin verildi.
Rennes’deki eylemde de güvenlik güçleri ile protestocular arasında gerginlik yaşandı. Polis, eylemcilere biber gazıyla müdahale etti.
Fransa’nın Lille, Marseille, Saint-Etienne, Rouen, Annecy, Lorient ve Le Havre gibi kentlerinde de gösteriler düzenlendi.
Sarı yelekli eylemci Maya Duhema, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sarı yeleklilerin taleplerinin değişmediğini, Macron yönetiminden ekonomik koşulların iyileştirilmesini istediklerini söyledi. “Güvenlik yasa tasarısının 24. maddesi temel, basın ve eylem özgürlüklerinin ihlalidir.” diyen Duhema, Macron’u halkın sorunlarına kulak vermemekle suçladı.
Duhema, sadece sarı yelekliler değil Fransız halkının da bu şekilde düşündüğünü belirterek, “Totaliter ve neredeyse diktatör bir devlet haline geliyoruz. Şimdi polis bize kötü muamelede bulunduğu zaman şikayet etme ve kendimizi savunma hakkımız olmayacak.” yorumunda bulundu.
Soyadını vermek istemeyen bir başka sarı yelekli Stephane de özgürlüklerinin ellerinden alındığını ve bunu geri istediklerini vurguladı.
Güvenlik yasa tasarısını protesto eden Alain Trautmann, tasarıyı hazırlayan Macron yönetimini “otoriter” olarak tanımladı. Fransızların bu tasarıya karşı çıktığının altını çizen Trautmann, tasarının güvenlik güçlerinin görüntülerinin yayımlanmasını yasaklayan 24. maddesinin kabul edilemez olduğunu ve özgürlükleri kısıtladığını belirtti.
Trautmann, bunun yasaklanmaması gerektiğini ifade ederek “(Fransa’da) 1832’deki kolera salgınında bir günde 200 kişi hayatını kaybetti ve 250 kişi askerler tarafından öldürüldü. Hükümet için bazı şeyler kötüye gittiği zaman polis ve askere başvurur. Bu konuda eskiye dayanan tarihimiz var.” dedi.
Soyadını vermeyen Mathilde de tasarıyı “tehlikeli” ve “özgürlükleri kısıtlayıcı” bulduğunu anlattı. Bu tasarıyla “baskı uygulama ve polisin işlediği suçları gizlemenin” hedeflendiğine dikkati çeken Mathilde, Macron yönetiminin sağlık alanındaki olağanüstü halden (OHAL) faydalanarak tasarıyı hazırladığını aktardı.
Giuseppe Aviges de özgürlükleri kısıtlayan tasarıyı kınadıklarını vurguladı. Bu tasarının Macron yönetiminin uyguladığı “otoriter siyasetin” sonucu olduğuna işaret eden Aviges, “Ülke genelinde bir siyaset empoze ediliyor. Bu bağlamda, polis şiddetini görüntüleyen vatandaşlar cezalandırılacak, gazetecilerin özgürlüğü kısıtlanacak. (Macron yönetiminin) Nereye kadar gidebileceğini görüyoruz. Bunların hepsi endişe verici.” değerlendirmesinde bulundu.
Aviges, Macron yönetiminin bu tasarıyla “otorite” sağlamak istediğini ve buna tepki gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Güvenlik yasa tasarısının, polislerin yüzleri veya kimliklerinin görüntülerinin yayımlanmasını yasaklayan 24. maddesi, Ulusal Mecliste yapılan ilk oylamada dün kabul edilmişti. Tasarının 24. maddesi, Senato’dan da geçerse son bir kez daha parlamentonun onayına sunulacak.
Yasağa uymayanlara 1 yıl hapis ve 45 bin avroya kadar para cezası öngören yasa tasarısı, basın özgürlüğünü kısıtlayacağı, polis şiddetini artıracağı gerekçesiyle eleştiriliyor. Tasarı aynı zamanda yetkililere güvenlik güçlerinin görev sırasında kullandığı kameralarla insanları izleme, gösterilerde “drone” kameralar kullanma yetkisi veriyor.
Fransa’da sarı yeleklilerin gösterilerinde ve emeklilik reformuna karşı yapılan eylemlerde, polisin protestoculara karşı kullandığı şiddetin görüntülenerek sosyal medyada paylaşılmasının ardından polisler hakkında soruşturmalar açılmıştı.
Fransa‘da akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak başlayan, zamanla Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetimine karşı isyana ve öfkeye dönüşen sarı yeleklilerin eylemleri iki yıldır devam ediyor.
Sarı yelekliler, iki yıl önce sosyal medya üzerinden organize olmasına rağmen çok hızlı şekilde dünya gündemine oturdu ve halkın yüzde 80’inden fazlasının desteğini aldı. Genellikle şehir merkezlerindeki yüksek kiralar nedeniyle kırsal bölgelere yerleşenlerden oluşan göstericiler, ekonomik koşulların iyileştirilmesini talep ediyordu.
Ancak Macron’un ve hükümetin sarı yeleklilerin taleplerine duyarsız kalması ve halkın sorunlarına kulak vermemesi nedeniyle eylemler ülkede toplumsal çalkantılara neden oldu.
Macron’un kabinesinde dönemin İçişleri Bakanı Christophe Castaner’in göstericileri “canavara” benzetmesi Paris yönetiminin sarı yeleklilere karşı tutumunu gösteriyor. Bununla beraber, Macron yönetimi bu gösterilerde yaşanan şiddeti gerekçe göstererek sarı yeleklilerin eylem hakkını sınırlandırmaya çalıştı.
Turistik cazibe merkezi Paris ve simgelerinden alışveriş caddesi Champs-Elysees, sarı yeleklilerin eylemleriyle şiddet olayların yaşandığı gösterilerin adresi haline geldi.
Paris sokakları ve dünyanın ünlü caddeleri arasındaki Champs-Elysees mağazaların yağmalandığı, alevlerin yükseldiği, biber gazının insanları etkilediği, polis şiddetinin yaşandığı, sık aralıklarla ses bombalarının patlatıldığı ve çöp bidonları ile araçların ateşe verildiği karelerle tarihe geçti.
11 kişinin yaşamını yitirdiği protesto gösterilerindeki ölü sayısının Mayıs 1968 olaylarından bile çok olması ise tablonun ciddiyetini gösteriyor. Gösteriler Fransa’nın en uzun süren eylemleri oldu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bir süre eylemlere ara veren sarı yelekliler, yarın sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen Paris başta olmak üzere ülkenin çeşitli kentlerinde sokaklara inecek. Sarı yelekliler, Macron’un ekonomik ve sosyal politikalarına karşı Fransızları yeniden harekete geçirmek istiyor.
Sarı yeleklilerin eylemlerindeki polis şiddetinin bilançosu, ülkedeki güvenlik güçlerinin şiddete meyilli olduğunu ve orantısız güç kullandığını ortaya koyuyor.
Polisler gösterilerde eylemcilere karşı biber gazının yanı sıra gaz el bombası ve plastik mermi kullanmakta sakınca görmüyor.
Yasalara göre, güvenlik güçlerinin plastik mermi ve gaz el bombasıyla kişilerin kafasını hedef alması yasaklanıyor. Buna rağmen, polis sıklıkla gazetecileri ve göstericileri hedef alıyor.
Mediapart internet sitesinin gazeteci David Dufresne ile yaptığı 19 Kasım tarihli çalışmaya göre, polisin kullandığı savunma araçları nedeniyle 127’si gazeteci olmak üzere 770 kişi yaralandı, 5 kişinin eli koptu, 30 kişi gözünü kaybetti.
Toplam 11 kişinin öldüğü gösterilerde 4 kişi polisin kullandığı savunma araçları nedeniyle yaşamını yitirdi. Eylemlerde ayrıca basın özgürlüğü polis tarafından 194 kez ihlal edildi.
Fransız hükümeti ise gösterilerde çekilen görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasıyla da ortaya çıkan polis şiddetini “gizlemek” için yeni adım attı. Hükümetin gündemine aldığı ve bugünlerde Ulusal Meclis’te görüşülen güvenlik yasa tasarısı, güvenlik güçlerinin görüntülerinin yayımlanmasını yasaklıyor.
İlk etapta sarı yeleklilerin protestolarına sessiz kalan Birleşmiş Milletler, polis şiddeti nedeniyle yaralı bilançosunun artmasının ardından hükümete diyalog ve orantısız güç kullanımına ilişkin iddialarla ilgili soruşturma açması çağrısında bulundu.
Öte yandan birçok ülkede düzenlenen protestolara hızlı tepki gösteren ve itidal çağrısında bulunan Avrupa Birliği (AB), üyesi Fransa’nın polis şiddetini görmezden geldi.
Demokrasi, ifade ve toplanma özgürlüğü ile insan hakları savunucusu rolünü üstlenen Avrupa, Fransa’daki polis şiddetine sessiz kalmaya devam ediyor.
Eylemler nedeniyle de ülke ekonomisi büyük yara aldı. Gösterilerin düzenlendiği bölgelerdeki esnafın ciro kaybı, yüzde 20-30 olarak belirlendi.
Alışveriş merkezleri 2 milyar avro, mağaza, ofis veya araçları zarar görenlere ödeme yapan sigorta şirketleri 217 milyon avro ve gıda sektörü ise yaklaşık 13 milyar avro zarar etti.
Macron’un sarı yeleklilerin taleplerine yanıt olarak aldığı önlemlerin bedeli de 17 milyar avro olarak hesaplandı. Ayrıca gösteriler nedeniyle fazla mesai yapan polis ve jandarmaya ödenen ücretlerin toplamı 46 milyon avro olarak belirlendi. Gösterilerde zarar gören yol radarları da 71 milyon avro maliyete neden oldu.
Esnafın eylemlerde uğradığı zarar nedeniyle de 75 bin kişi işsiz kaldı.
Gösteriler, sadece ekonomiyi değil turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Paris’i olumsuz etkiledi. Aralık 2018’de Paris’e yapılan uluslararası uçuşlarda yüzde 5 ile 10 arasında düşüş yaşandı.