“FETÖ ile mücadele bitti” iddiası… Bazı bakanlar ve kurum amirlerine verilen ihraç yetkisinin uzatılmasını bürokrasi mi istemiyor? Bürokraside, bazı bakanlar ve kurum amirlerine verilen ihraç yetkisinin, iktidar değişikliği halinde aleyhlerine kullanılması tedirginliği yaşandığı ileri sürülüyor
GÜNDEM – Bürokraside, bazı bakanlar ve kurum amirlerine verilen ihraç yetkisinin, iktidar değişikliği halinde aleyhlerine kullanılması tedirginliği yaşandığı ileri sürülüyor
Saddam Hüseyin: Adil yargılanmak istiyorum.
Hakim: Bunlar sizin çıkarttığınız kanunlar.
Bu diyaloğun, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in idam edilmeden önce yürütülen yargılamasında geçtiği rivayet ediliyor.
Her ne kadar mahkeme kayıtlarında bu diyaloğa rastlanmasa da uzun seneler ülkeyi yöneten ve ismi katliam ve yargısız infazlarla anılan devrik liderin iktidarını simgeleyen bir anekdot olduğu için doğruluğundan emin olunmasa da hafızalarda yer etti.
Geçmişte çıkarılan kanunların iktidar değişikliğinden sonra da uygulanmasına yönelik bir örnek bu anekdot, Türkiye’deki güncel bir tartışma için de uyarlanabilir.
Silah şirketi kurması spekülasyonlara neden olan emekli hakim Ahmet Zeki Üçok’un, gazeteci Barış Terkoğlu’na verdiği röportajda kullandığı “FETÖ’yle mücadele bitti. Emniyete 30 Haziran’a kadar dosyalarınızı tamamlayın talimatı gitti” sözleriyle başlayan tartışmanın farklı bir boyutu da var.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 21 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), 2 yıl devam etti ve 17 Temmuz 2018’de sona erdi. 2 yıllık süreçte ilan edilen Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile en az 126 bin kişi ihraç edildi.
OHAL’in kaldırılmasının ardından ise, 25 Temmuz 2018’de çıkarılan 7145 sayılı kanun ile bazı bakanlıklar ve kurum amirlerine ihraç yetkisi verildi. Bu kanun, 3 yıllığına çıkartıldı. Daha sonra 1 yıl daha uzatılarak, ihraç yetkisi 4 yıla yükseltildi. Bu süre, iki hafta sonra sona eriyor.
KHK’larla yapılan ihraçlar, Resmi Gazete’de yayınlanırken, OHAL’in kaldırılmasının ardından bazı bakanlar ve kurum amirlerine verilen yetkiyle yapılan ihraçların tam sayısı ise bilinmiyor. Bazı uzmanlara göre, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bugüne, ihraç edilen kamu görevlisi sayısı 200 bini buldu.
Seçimlerin zamanında yapılması halinde en geç 10 ay içinde sandık başına gidecek olan Türkiye’de, muhalefet bu kez hiç olmadığı kadar iddialı. İktidarın seçimi kaybetmesi ihtimali ise, bürokraside tedirginlik yaratıyor. Üçok’un, “30 Haziran’a kadar dosyaları tamamlayın talimatı verildi” sözleri ise kulislerde, bürokrasideki bu tedirginliğin iktidara yansıması olarak yorumlanıyor.
Çünkü, OHAL’in kaldırılmasının ardından bazı bakanlıklar ve kurum amirlerine verilen ihraç yetkisinin, muhalefetin iktidara gelmesi halinde, AK Parti ve MHP’nin dizayn ettiği bürokrasiyi tasfiye etmek için kullanılma ihtimalinin önünü açıyor. Ancak yine kulislerden edinilen bilgilere göre, bürokrasinin tedirginliği, daha önce bir kez uzatılan ihraç yetkisinin tekrar uzatılması önünde bir engel oluşturuyor.
Bürokrasiden iktidara baskı
Bürokrasinin, hükümetten bazı bakanlar ve kurum amirlerine verilen yetkinin uzatılmamasını, iktidarın seçimi kaybetmesi halinde yaşanabilecek ihraçların önünü kesmek ya da yavaşlatmak için talep ettiği de kulislere yansıyan bilgiler arasında.
En başa dönersek, Saddam Hüseyin’in yargılandığı süreçte yaşandığı ileri sürülen diyalog, bugünkü iktidarın oluşturduğu bürokrasinin, kendi kanunlarıyla tasfiye edilme korkusunu metaforik olarak anlatıyor.
Çünkü kanun bir kez daha uzatılırsa, en geç 10 ay içinde yapılacak olan seçimlerden sonra da yürürlükte olacak ve iktidar değişimi halinde, iktidara gelecek olan partinin bakanları, mevcut iktidarın çıkarttığı kanunla yine mevcut iktidarın dizayn ettiği bürokrasiyi kolaylıkla tasfiye edebilecek.
Hukukçu Dr. Levent Mazılıgüney, OHAL’in kaldırılmasından sonra, 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 35. madde ile bazı bakan ve kurum amirlerine 2018 yılında verilen ihraç yetkisini 2022 yılının temmuz ayında biteceğine dikkati çekiyor ve uzatılmayacağı beklentisinin olduğunu ifade ediyor.
“Ben de uzamayacağı kanaatindeyim ancak uzarsa da şaşırmam.” diyen Mazılıgüney, emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok’un “30 Haziran’a kadar dosyaları bitirin sözlerine de atıf yaparak şunları söyledi:
Dosyaları 30 Haziran’a kadar tamamlama talimatlarının nedeni, yetkinin temmuz sonunda bitecek olmasıdır. Oluşturulan komisyon ve elbette bakanlara da karar vermek için süre gerekli.
KHK’lar ve OHAL sonrası bakanlar ile kurum amirlerine ihraç yetkisi verilmesinin siyasetin hoşuna gitmiş olabileceğini ifade eden Mazılıgüney, Sağlık Bakanlığı’nda yaşanan bir örneği hatırlattı:
İdari soruşturmaları yapan ve ihraçlara dayanak olan raporları hazırlayan bürokratlar son derece tedirginler. Sağlık Bakanlığı’nda ihraçlarla ilgili kurulan komisyonun üyeleri, yapılan tebligatlarda isimlerini gizlemişti.
“Bürokrasi, kendi uyguladığı mevzuata maruz kalmak istemiyor”
Kurban Bayramı’ndan iki gün önce yüzlerce kişinin kamudan ihraç edildiğini ifade eden Mazılıgüney, muhalefetin oluşturduğu altılı masanın yaptığı açıklamaların ve hak ihlalleriyle ilgili tazminatları sorumlulara rücu edeceklerine dair söylemlerin bürokraside karşılık bulduğuna değindi ve sözlerini “Bürokrasi kendi uyguladığı mevzuata maruz kalmak istemiyor” diyerek noktaladı.
© The Independentturkish – Can Bursalı