GÜNDEM – FETÖ borsasına 5 milyon dolar vermeyen iş insanına 2 gün sonra yakalama kararı T24 yazarı Tolga Şardan, “FETÖ borsası’ davası: ‘Benden 5 milyon dolar istediler’ diyen şüpheli ve savcıya ‘mal varlığında 10 kattan fazla artış’ suçlaması” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Şardan bugünkü yazısında, hakkında HSK tarafından “FETÖ borsası” soruşturması yapıldığını yazdığı eski İzmir Cumhuriyet Başsavcı vekili Okan Bato hakkındaki dosyadan yeni bilgileri aktardı.
Şardan Bato hakkındaki dosyada “Mal varlığındaki artış tasarruf edilebilir rakamın on katından fazla…” olduğunu anlattı.
Soruşturmayı yürüten müfettişler Bato – Durak bağlantısı kapsamında ilginç bir iddiayı daha soruşturdu. İddia; Bato’nun Durak’tan “Patek Philippe marka saat aldığı” konusuydu.
Müfettişler iddia çerçevesinde Bato’nun bilgisine başvurduklarında; “Çağrı Durak’tan Patek Philippe marka saati bedelli ya da bedelsiz olarak kabul ettiğim iddiası iftiradır. Bu marka imitasyon saati İstanbul Kapalı Çarşı’dan 250 dolara aldım” yanıtını aldı. Ancak müfettişler konuyu aynı zamanda Durak’a da sordular.
Durak’ın verdiği yanıt raporda şöyle yer aldı:
“(…) Bu süreçte Okan Bato’nun kendisinin kolunda Patek Philippe marka saat görüp, ‘saatin güzelmiş’ dediği için kendisinde kahverengisi olduğundan evde bulunan siyahı ona verdiğini, verdiği saatin çok iyi yapılmış imitasyon olduğunu ona söylemediğini, zaten böyle bir şeyin beklenmeyeceğini, kendisinin dışarıdan çok zengin göründüğünü, aralarında böyle bir konuşma da geçmediğinden Okan Bato’nun saatin gerçek olduğunu düşündüğünü beyan etmiştir (…)”
Müfettişler raporda, “Çağrı Durak ile ilgilinin yakınlığı dikkate alındığında bu saati verebilecek samimiyet ve yakınlıkta olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır” kanaatine yer verildi.
Bato hakkında FETÖ borsası iddialarına neden olan diğer bir iddia ise; “Çağrı Durak’ın aracılar vasıtasıyla irtibata geçtiği ve hakkında FETÖ üyeliği suçundan soruşturma yürütülen Metehan Kavuk’tan, Okan Bato’nun yeğeni olduğunu söyleyerek hakkındaki dosyaların kapatılacağı vaadiyle para istemesine, ayrıca bu yakınlığı kullanarak adı geçen şirkete duvar reklamı işi yapmak için rayicin üstünde fiyat teklifi götürmesine sebebiyet vermesi” oldu.
Müfettişler iddia çerçevesinde, adı geçen iş insanı Kavuk’un bilgisine başvurdu. İddiayla ilgili gelişmeler raporda şöyle yer aldı:
“(…) Metehan Kavuk ifadesinde; ‘benim serbest bırakılmamdan sonra daha önceden taşeronumuz olan Fatih Özkan isimli kişi bana yeniden tutuklanacağımı söyledi. Ben şaşırdım, neden böyle düşündüğünü sordum. Kendisi Okan Bato’nun yeğeni olan Çağrı isimli şahsın bir aracı vasıtasıyla kendisine ulaştığını, aracı olan şahsın benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben ismini vermek istemediğim aracı ile görüşmeyi kabul ettim.
Fatih Özkan ile birlikte ismini vermek istemediğim aracı evime geldiler. Aracı kişi, Çağrı isimli şahsın Okan Bato’nun yeğeni ve yazlık komşusu olduğunu, Çağrı isimli şahıs ile anlaşılması halinde soruşturmaların kapatılabileceğini, daha öncesinde çok sayıda dosyanın kapatıldığını söyledi. Hatta hafta sonu Çağrı’nın Okan Bato ile yazlıkta görüşeceğini, benim de 5 milyon dolar vermem halinde dosyanın kapanacağını söyledi. Ben o parayı tek kalemde veremeyeceğimi söyleyerek teşekkür ettim. Paranın verilmemesi halinde ne olacağını sorduğumda; Çağrı’nın ‘Metehan bunun sonuçlarına katlanır’ dediğini ilettiler.
Ben, bu görüşme sonrasında Çağrı isimli şahsın gerçekten Okan Bato ile bahsedildiği gibi bir ilişkisi olup olmadığını öğrenmek adına Kuşadası’nda Okan Bato’nun yazlığının olduğu yerde yazlığı bulunan yakınıma hafta sonu böyle bir görüşme olup olmayacağını gözlemlemesini istedim. Gerçekten de o hafta sonu Okan Bato yazlığa gitmiş ve Çağrı isimli şahısla görüşmüş. Bunu öğrendikten sonra daha da tedirgin oldum. Bundan iki gün sonra da benim hakkımda yeniden yakalama kararı olduğunu öğrendim. Kendiliğimden adliye gelerek teslim oldum, hakkımda yeniden yakalama kararı çıkarılmasının benim istenilen parayı vermememden kaynaklandığını düşünüyorum. (…)”
Peki bu durumda müfettişler ne görüş verdi?
HSK kararında yer aldığı şekliyle müfettişler şu değerlendirmeleri yaptılar:
“FETÖ terör örgütüne üye olma suçundan hakkında soruşturma bulunan Metehan Kavuk’tan dosyalarının kapatılacak vaadiyle Fatih Özkan ile birlikte gelen ismini açıklamak istemediği bir aracı vasıtasıyla Çağrı Durak’ın para talebinde bulunması, Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Bürosu’nda Başsavcı Vekili görevini yürüten ilgilinin, Metehan Kavuk’un serbest bırakılmasına ilişkin girişimi, ilgilinin çalışma arkadaşlarında kendisi hakkında şüphe uyandırmasa neden olmuştur.
Metehan Kavuk’un serbest bırakılmasını Sulh Ceza Hâkimi’nin istemesi yine iddiada yer alan Kavuklar şirketinin ortaklarına yönelik tutumun oluşturduğu şüphe dikkate alındığında, Çağrı Durak’ın ilgilinin yeğeni sıfatını kullanarak piyasada iş yapma yönündeki davranışlarını öğrenen ve buna engel olmayan, bu kişilerle olan samimiyet ve yakınl(lık)arının kullanmasına sebebiyet verdiği sonucuna varılmıştır.
Netice olarak, Çağrı Durak’ın ilgili başsavcının yeğeni olduğuna ilişkin söylentiyi çevreye yaydığı, ilgilinin kendisiyle olan samimiyetlerini kullandıklarını 12 Mayıs 2017 tarihinde bildiği halde bu kişilerle ilişkilerini sürdürdüğü, onlar lehine kira sözleşmesi için avukat ile görüşme yaptığı, bu kişilerden bedelsiz olarak bir saati aldığı dikkate alındığında, yakın ilişki içinde olduğu bu kişilerin yapmış olduğu işlerden dolayı menfaat temin ettiğine yönelik şayiaya neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (…)”
HSK İkinci Dairesi, Bato hakkında hazırlanan soruşturma raporunun ikinci bölümünde yer alan “haksız mal edinme” konusunda “kovuşturma izni” verdi. Daire, İzmir Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi’nce kovuşturma, yani yargılama yapılmasını sağlamak amacıyla iddianame hazırlanması görüşünü benimsedi.
Daire, Bato hakkındaki haksız mal edinme konusunda karar verilmesi için adli yargılamadaki sürecin beklenmesi yönünde oy birliği ile karar aldı.
Bu kararın ardından Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı, Bato’nun haksız mal edinme konusuyla ilgili düzenlediği özel iddianameyi Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Geçen nisanda gönderilen iki sayfalık iddianamede şu tespite yer verildi:
“(…) Evrakın tetkikinde; şüphelinin, dosya arasındaki bilirkişi raporları, mal beyannameleri, yapılan yazışmalar, getirtilen bilgi ve belgeler ile gerçekleştirilen tespit ve değerlendirmeler itibariyle, 1 Ocak 2015 ile 31 Aralık 2019 arasındaki ailesinin gelirleri ve asgari giderleri dikkate alındığında, tespit edilen mal varlığındaki artışın, tasarruf edilebilir rakamın (10) katından fazla olduğu, keza bu konudaki bilirkişi raporunun kısaca ve özetle ‘Bir kısım taşınmazların ve taşıtların Okan Bato tarafından verilen 6 Ocak 2020 tarihli genel beyanına ilişkin mal bildiriminde bildirim konusu yapılmakla birlikte edinim tarihinden itibaren bir ay içinde bildirimde bulunulmadığı, kızı A.B.’ye ait taşıtın ve eşi M.B.’ye ait banka hesabındaki 269.146,74 TL’nin Okan Bato tarafından verilen 6 Ocak 2020 tarihli genel beyanına ilişkin mal bildiriminde bildirim konusu yapılmadığı, bir kısım taşıt ve taşınmazın ise, verilen mal bildirimlerinde gerçek değerinin altında bir değerle beyan edildiği,
Okan Bato ve ailesinin 1 Ocak 2015 – 31 aralık 2019 döneminde giderlerinden tasarruf edebileceği en yüksek tutarın 901.362,11 TL olduğu, belirtilen dönemde mal varlığındaki artışın ise, satılan taşınmaz ve taşınır mallar kaynaklı artışlar düşüldükten sonra 9.040.580,75 TL olduğu, mal varlığındaki artışın tasarruf edilebilir rakamın on katından fazla olduğu, bu çerçevede mal varlığında meydana gelen artışın 8.100.000 TL’lik kısmının kaynağını tespit edilemediği‘ hususlarına yer verildiği,”
“Şüphelinin yazdığı savunmalarında ve mal beyanı açıklamalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmeksizin mal varlığında tespit edilen farklılığın kaynağını menfaat temini sonucu elde edilen gayriresmi paralar olmayıp, özellikle kayınpederinden eşine ve uzun yıllardır kendileri ile birlikte yaşayan kayınvalidesine intikal etmiş mirastan kaynaklandığını, eşinin mensup olduğu ailenin İzmir’in en köklü ve variyetli ailelerinden biri olduğunu, kayınpederi ve kayınvalidesinin 1963 Ankara Hukuk mezunları olduğunu, uzun yıllar aile geleneği ile ticaret ile uğraştığını, haksız menfaat temin iddialarını kabul etmediğini beyan ettiği,
Neticeden; şüphelinin bu eylemin 3618 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasında yerini bulan ‘kanunun daha ağır bir ceza gerektirmediği taktdirde haksız mal edinene üç yıldan beş yıla kadar hapis ve 5 milyon TL’den 10 milyon TL’ye kadar ağır para cezası verilir’ hükmüne esas ‘haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme’ suçuna tekabül ettiği anlaşılmıştır. (…)”
Savcılık iddianamesinde Bato’nun birinci sınıf hâkim/savcı olması nedeniyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay’da yargılama yapılması kararının verilmesini mahkemeden talep etti.
Adli yılın başlamasıyla birlikte Bato, eylül sonunda Yargıtay’da yargılanmaya başlanacak.
Kaynak: Yeniçağ