Hep yazıyoruz, “ Profesyonel futbol; spor değil, kapitalizmin oyunudur” diye… Her maçta ortaya çıkan hakem rezaletlerini, “VAR” denilen teknoloji skandallarını bir yana koyduk… Beşiktaş’la maça çıkan Galatasaray’da bir tek Türk futbolcu olmamasını bıraktık… Maçları, takımlarını bir yana bırakıp siyasî tezahürata soyunan seyirciyi de geçtik… Hele hele kulüplerin gırtlağa kadar borcunu da görmedik… Zengin iş adamları üç büyüklerin başındayken… Doğru dürüst vergi bile vermeyen futbolcular Ferrarilerle gezerken… “Fener ol” diye bir kampanya…
Rahmi Koç ve İnan Kıraç’ın desteği kesilmiş olmalı ki… Koca koca sloganlarla işbaşına gelen Ali Koç “yardım kampanyası” düzenledi… İnternet sayfalarına da“Kulübümüzün içinde bulunduğu zorlu süreçten, aydınlık yarınlara kavuşması için hep birlikte omuz omuza bir mücadele başlatıyor ve “FENER OL” diyoruz.” diye yazmışlar! Ali Koç’la birlikte Cem Yılmaz, Beyazıt Öztürk ve Acun Ilıcalı başrolde… Ilıcalı, TV’deki 2 programda 60 milyon lira toplamış… Futbol ve Fenerbahçe aşkıyla Anadolu’da dernekleşen taraftarlar para akıtıyor kampanyaya… Forma karşılığında para aktarıyorlar hesaba… FB’li Volkan, takım halinde 10 bin forma alıp Çocuk Esirgeme Kurumuna bağışlayacaklarını açıklıyor. Futbolun “Dört büyükleri”Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un toplam borcu 10 milyar lirayı aşmış… Fenerbahçe, 4 milyar 250 milyon liralık borçla birinci…
İlginç… AKP, kabul edelim ki modern stadyumlar yaptı… Kulüplerin emrinde… Maç gelirleri, yayın gelirleri, promosyon satışları, sponsor destekleri, transfer gelirleri, tesisler… Borsa’da işlem gören anlı şanlı kulüpler batakta… Neden? Özellikle çoğu Anonim Şirket olarak faaliyetteyken ve başlarında iş adamları varken hem de… Koca koca adamlar üye ama aidat ödemediklerini BJK’li Başkan Orman itiraf ediyor… FB’li Başkan Ali Koç da “Fenerbahçe Kulübü olarak mali anlamda desteğe en çok ihtiyaç olan dönemden geçiyoruz. Biz fedakârlık yapacağız ama bununla dönülmez. Bu bir davadır, kurtuluş savaşıdır. Hepimiz imkânlar yettiğince elimizi taşın altına koymak durumundayız. Hem mali bağımsızlık açısından hem de finansal fair play (FFP) açısından ciddi fon oluşturmak durumundayız” demişti. TFF ile TBB kredi için bir anlaşmaya gittiklerinde eleştirmiştik… Bazıları çıkar uğruna kulüp başkanlığına soyunur, bilir camia bunları… Kimi popüler olmak uğruna girer bu işlere… Kulüp başkanları, koca koca holding sahipleri… Aziz Yıldırım şirket başkanı, Adnan Polat ve Yıldırım Demirören holding yöneticisiydi… Ali Koç holding yöneticisi… Fikret Orman öyle… Mustafa Cengiz öyle… Ahmet Ağaoğlu öyle…
Ama hiçbiri kendi şirketlerini yönettikleri gibi kulüpleri yönetemiyorlar… Borç içindeler… UEFA ile başları dertte… Üstelik Türk futboluna katkıları, uluslararası derecede başarıları yok… Altyapıdan Türk çocukları gelmiyor… Neticede Ferrari’ye binen yabancılarla, ligde top koşturuyor, seyirciyi modern statlardan uzaklaştırıyorlar… Şimdilerde kabak gibi siyasetin ve yancılığın içindeler… İstanbul’daki maçta İmamoğlu’na kendine ait olmayan locada gövde gösterisi bile yaptırdılar… Localarda viski yudumlayıp ego şişirenler… Yöneticiler, adaylardan yana demeç vermeye bile kalktı… İnsanımızın, gençlerimizin ümitlerini, geleceklerini istismar etmekten başka bir şey değil yaptıkları… Futbolcusu, antrenörü, yöneticisi, hakemleri, federasyonu ile Türkiye’de futbol sporunun canına okudular… Öyle değilse Ferrari’ye binip mendil açmak neyin nesi beyler?