EKONOMİ – Fakirleştirme bilinçli tercih AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, pazartesi günü yaptığı açıklamalarla; döviz kurunun ateşi harlanan döviz kuru yeniden korkulan seviyelere ulaştı. Kurdaki artışı sadece Türk Lirası’ndaki değer kaybı olarak okumak doğru değil. Kur artışı, ekonomisi başta enerji olmak üzere ithalata bağımlı olan, dış borçları bulunan, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile tasarruflara kur garantisi veren, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinde dövize endekslenen ülkede iğneden ipliğe her şeyde zam anlamına geliyor. Böylece gelecek kuşakların sırtındaki yük her geçen gün artıyor.
Erdoğan konuşmasında faizle ilgili, “Bu iktidar faiz artırmayacak, faizi düşürmeye devam edeceğiz” derken kurla ilgili de “Fiyat istikrarını aldığımız diğer tedbirlerin yanı sıra ‘işimize gelen bir döviz kuruyla’ cari fazlayı artırarak sağlamayı planlıyoruz” mesajını verdi.
Erdoğan, konuşmasına başladığında dolar kuru 16,45 liraydı. Dün itibarıyla 17,18 liraya kadar çıkarak kur korumalı mevduatın açıkladığı 20 Aralık sonrası en yüksek seviyeyi gördü. Bu arada kredi risk primi CDS ise 760 baz puana çıkarak zirve yaptı. Risk priminin geldiği seviyeler daha yüksek oranlı borç ödeme anlamına geliyor.
Kurdaki artış tüm ekonomik göstergelere yansıyor. Türkiye’nin 2021 yılsonu itibarıyla 441 milyar 64 milyon dolar dış borcu bulunuyor. Kurdaki bir kuruşluk artış ülkenin kasasından çıkacak olan dış borç yükünü de artırıyor.
Dolar kurundaki 73 kuruşluk artış dış borcun TL cinsinden yükünü 321,9 milyar liradan fazla artırdı.
Kurdaki her 1 liralık artış KKM’nin kamuya maliyetini 53 milyar lira artırdığı hesaplanıyor.
Kurdaki üç günlük artışın KKM’ye ek maliyeti 37,6 milyar lirayı bulabilecek.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Öner Günçavdı, iktidarın uygulamadığı ekonomi modelinde kurların önemli bir gösterge olduğunu söyleydi. Günçavdı’ya göre ekonomi yönetimi net bir pozisyon ortaya koymuş oldu:
“Kurların artışına kontrollü izin verildi. Bilinçli yaptıklarını düşünüyorum. Büyümeden vazgeçmiyorlar. Kurların yukarı çıkışıyla ithalatı kontrol edeceğini düşünülüyor. Ancak çok ciddi bir maliyet artışı var. Yılsonu enflasyonu yüzde 80’leri dahi geçer bu gidişle. Kuru çekmediğiniz sürece enflasyonu gidecektir. Sabit gelirliler geleceğe yönelik kaygılı olmakta çok haklılar. Türkiye’ye taze para gelmeden, yaz aylarında turizm gelirlerinde umduğunu bulunamadığı halde çok daha kötü bir durumu yaşamaya başlayacak. Hayat Pahalılığını artırıcı etki yaratılıyor. Vatandaşın gündemi bununla geçecektir kısa vadede. Kısa vadenin sonu ise seçimdir. Türkiye’ye çok zor bir dönem bekliyor. 2022 zor geçecek ama 2023 çok daha zor bir yıl olacak.”
İktisatçı Murat Kubilay, kurda yaşanan artışla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede “Nihai ve benzersiz bir atak ihtimali öncesinde son virajdayız” dedi.
“Cahillik ve kibir Türkiye ekonomisinin tarihine müthiş bir damga vuracak” ifadelerini kullan Kubilay’ın paylaşımı uyarılarla sonlandırdı:
“Asla döviz cinsi borç almayın. Alacaklarınızın tahsilinden emin olun. İş güvencenizi sağlam tutmaya çalışın. Zorunlu giderleriniz hariç tasarrufta kalın, bunlara daha sonra çok ihtiyacınız olacak. Hepsinden ötesi erken seçimler için elinizden geleni yapın, başka kurtuluş yok.”
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin son iki ayda yaptığı açıklamalar yeniden gündeme geldi. Son olarak AKP’nin 30. İştişare Toplantısında enflasyonu düşürmek yerine büyümeyi seçtiklerini söyleyen Nureddin Nebati’nin
“Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” sözleri tepki çekmişti.
19 Mart 2022: Milli para birimimize lütfen güvenin. Bitti… Türkiye ekonomik modeliyle bundan sonra risklerin bertaraf edildiği, ilk başta yaşanmış olan risklerin artık iyileştirildiği, geleceğe güvenle bakan bir Türkiye’de olduğumuzu lütfen unutmayın. Faiz ve kur odağında sığ bir alan içerisinde sıkışan Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah.
21 Mart 2022: Enflasyon ilgili bir sıkıntımız var. Hiç merak etmeyin, aşıyoruz, aşacağız. Türk lirasına güveni artırıyoruz. Türkiye ekonomisini faiz ve kur sarmalından çıkardık.
22 Mart 2022: Zaten Türk Lirası şu an en zayıf durumunda. Gideceği bir yer yok bir kere. Vatandaş rahat olsun. Yatırımcı niye çıksın. En kötü ihtimalle dövizi sabit devam edecek.
4 Nisan 2022: Enflasyon, faiz ve kur bu önemli bir kıskaç. Bu üç alanda birincisi, kurların stabil hale gelmesiydi. Türkiye’de uzun yıllardan sonra kurun stabil olması noktasında döviz kurunda stabilizasyon sağlandı.
15 Nisan 2022: Sorunları halı altına süpürenlerden değiliz. Döviz kurları kontrol altında, enflasyonun üstesinden geleceğiz. Türk Lirası’na güvenin. Döviz kredisi ve dövizle işlem yapmaktan vazgeçin. Kur stabil hale geldi.
13 Mayıs 2022: Küresel enflasyon sorunuyla karşı karşıya kalmış olsak da ülkemizde enflasyon ataletini hep birlikte yeneceğiz. Enflasyonla mücadelede önceliğimizdir. Para ve maliye politikalarımızın etkin kullanılmasıyla önümüzdeki dönemde tek haneye indireceğiz.
Dolar kurunun 6 ay sonra 17 TL’yi aşması sonrasında akaryakıt fiyatına zam yolu gözüktü. 2022 yılı itibarıyla benzin fiyatlarına 10 TL’nin üzerinde zam uygulanırken, son 7 ayda yapılan akaryakıt zamları yüzde 200’ü aştı.
OECD, Türkiye’nin bu yıl için büyüme ve enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etti. OECD bugün yayınladığı “Ekonomik Görünüm” raporunda, Türkiye için 2022 yılı GSYH büyüme tahmini yüzde 3,3’ten yüzde 3,7’ye çıkarıldı. 2023 yılı için tahmin ise yüzde 3,9’dan yüzde 3’e indirildi.
Yüksek emtia ve gıda fiyatları ile birlikte destekleyici para politikasının tüketici enflasyonunu 2022’de ortalama yüzde 70’in üzerinde tutacağını belirten OECD, ortalama enflasyon beklentilerinde yukarı yönlü sert bir revizyona gitti. Buna göre, bu yıl için ortalama tüketici fiyatları tahmini yüzde 23,9’dan yüzde 72’ye, 2023 yılı tahmini yüzde 21,7’den yüzde 38,9’a çıkarıldı.
OECD, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) bağımsızlığının güçlendirilmesi ve para politikasının sıkılaştırılmasının, toparlanmanın anahtarı olacağı yönünde görüş belirtti.
Kurum, maliye politikalarının önümüzdeki dönemde destekleyici kalmasının beklendiğine işaret etti.
Petrol ve gaz ithalatına olan yoğun bağımlılığı göz önüne alındığında, Türkiye’nin tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye ve enerji verimliliğini artırmaya devam etmesi gerektiği görüşüne yer verildi.
Birgün